Teklifinin görüşmeleri TBMM Adalet Komisyonu’nda devam ediyor. Komisyon’da konuşan Sümer, “2002 yılından bu yana iktidarınızın en vazgeçilmez yönetim felsefi ‘Ya benim olur ya da etkisiz hâle getiririm.’ Yeri ve zamanı geldiğinde, yeterli gücü bulduğunuzda cumhuriyetimizin tüm kazanımları için de bunu yapacağınızdan hiç kuşkumuz yok” dedi. 
Sümer, ekonomi, hukuk ve demokrasinin birbirine paralel hareket ettiğine vurgu yaparak “kriz dönemlerinde ülkeyi ortak akılla yönetmek, krizin aşılması sürecine tüm muhatapları katmak gerekir, bu da ancak ve ancak demokratik bir yöntem anlayışıyla mümkün olur. ‘Ben iktidarımı kimseyle paylaşmam’ zihniyeti antidemokratik olduğu gibi aslında bir korkunun dışa vurumudur. Böyle bir yönetim anlayışı Türkiye gibi tercihini uzun zaman önce demokrasiden yana yapmış, köklü parlamenter sistem geleneği olan dar gelir. Böyle yapamazsınız, böyle yönetemezsiniz” diye konuştu.

“HUKUK OLMASIN, ADALET SÖZLÜKLERDEN ÇIKARILSIN”

Cumhuriyetin temel özelliklerinin 2002’den bu yana adım adım tasfiye edildiğini belirten Sümer şunları söyledi: 
“Saray rejimi istiyor ki ‘hukuk’ denilen bir şey olmasın, mümkünse ‘adalet’ kelimesi sözlüklerden bile çıkarılsın, kendi atadığı hâkimler ve savcılar istediği cezayı versin, savunma makamı yani avukatlar da tüm bunlara ses çıkartmasın. 
Demokratik değer ve hedeflerden uzaklaşan Türkiye büyük bir gerileme sürecine girmiştir. Türkiye artık bağımsız uluslararası kuruluşların yaptığı sınıflandırmalarda ‘demokratik olmayan rejimler’ başlığı altında değerlendirilmektedir.

ÜLKEMİZE YAKIŞMIYOR

Demokrasinin Küresel Durumu 2019 Raporu’nda Türkiye son beş yılda “demokrasisi en çok aşınan ülke” olarak tanımlanmıştır. Türkiye siyasal hak ve özgürlükler bakımından 41 OECD ülkesi arasında son sırada yer almaktadır… 
Yüz yıllık parlamenter sistem geleneği olan ülkemize maalesef bu yakışmıyor. 
Saray rejimi, yıkımı bunlarla da sınırlı değil; hukuk, demokrasi ve adalet tablosu bu olan Türkiye’nin ekonomik durumu da maalesef içler acısı. 
Türkiye’yi gelir adaletsizliği artan, sosyal devlet anlayışı çöken, şirketleri iflas eden, esnafı maalesef kepenk açmakta zorlanan, çiftçisi ürettiğinin karşılığını alamayan, eğitimde gerileyen bir ülke hâline getirdiniz. 
BU KÖTÜLÜĞÜ YAPMAYIN
Tüm bunlara çözüm bulması gereken iktidar, çoklu baro önerisiyle hem ülke gündemini değiştirmeye hem de baroları etkisizleştirmeye çalışıyor. Farkında değil misiniz bu girişimler, hukuksuzluk ve yapay gündemler zaten kötü olan ekonomimizi olumsuz etkiliyor. İnsanlarımız aç, işsiz, kaygılı ve hepsinden kötüsü umutsuz. 
Türkiye’ye bu kötülüğü yapmayın; gelin, ekonomik işsizliği sağlık gibi temel sorunlarımıza çare arayın.