Cumhuriyet Halk Partisi Adana İl Başkanı Orhan Sümer, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü dolayısıyla yayınladığı mesajda, Türkiye’nin İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin insan hak ve özgürlüklerini güvence altına alan hükümlerine uyacağını  belirten beyannameyi ilk imzalayan ülkeler arasında yer aldığını ifade ederek, “Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kabulünün 64. yıldönümünde, Türkiye’de artan hukuksuzluklara karşı mücadele etmenin ne derece gerekli olduğu gerçeği, günden güne berraklaşarak önümüzde durmaktadır” dedi.

Sümer, sözlerini şöyle sürdürdü:  “Türkiye’de insan haklarına saygı, Anayasa’da dahi yer almasına karşın, özellikle son dönemde pek karşılaşmadığımız bir hak oldu. Temel hak ve özgürlükleri ileri götürme konusunda verdiği sözleri unutan AKP, ülkemizde hukukun üstünlüğünü dahi tartışılır hale getirmiştir. Hapisteki aydınlarımız, yazarlarımız, gazetecilerimiz ve öğrencilerimizin durumu ortada. Düşüncelerinden dolayı içeriye atılan yüzlerce insanın bulunduğu ülkemizde, Dünya İnsan Hakları Günü kutlaması maalesef pek mümkün görünmemektedir. Parasız eğitim talebinde bulundukları için aylarca, yıllarca demir parmaklıklar arkasında kalan öğrencilerimizin var olduğu ülkemizde, temel insan hak ve özgürlüklerinin güvence altına alınması konusunda mutlaka harekete geçilmelidir.”  

İnsan hakları ihlalleri konusunda Türkiye’nin dünya üzerindeki konumunun da hiç iç açıcı olmadığını belirten Orhan Sümer : “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde en çok davası görülen ve en çok ceza alan ülkeler sıralamasında Rusya’yla ilk iki sırayı, dönüşümlü olarak paylaşıyoruz. Bu durum ülkemiz adına utanç vericidir. Türkiye’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün hedef gösterdiği muasır medeniyetler seviyesine ulaşmak; ekonomik ve teknoloji bakımından gelişmekle olduğu kadar, insan haklarına saygı ve tam demokrasi ile de mümkün olacaktır. Bu açıdan bakıldığında Türkiye’nin karnesi AKP döneminde son derece zayıftır. Yazarlarını, gazetecilerini, aydınlarını ve öğrencilerini, düşüncelerinden ötürü hapse atan, heykellere, TV dizilerine direk müdahale eden bir anlayışla bu konuda yol almak mümkün değildir. 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nün, temel insan hakları konusunda gelişme kaydedilmesi için bir fırsat olarak görülmesini diliyorum. Düşünceleri dolayısıyla hapse atılan aydın, yazar, gazeteci ve öğrencilerin serbest bırakılması toplum vicdanını başlangıç olarak nispeten rahatlatabilir” şeklinde konuştu.