Güneyli, ATO olarak Adana'nın marka şehir olması için çaba harcadıklarını belirtti. Güneyli, Adana'nın sadece tarımın merkezi olmadığını, sanayinin de doğduğu kent olduğunu anımsatarak, "Bizde sanayi kültürü var. Bu kültürü yeniden alevlendirmeliyiz. Özellikle gıda sanayi kentimize artı değer katar çiftçinin de yüzünü güldürür" diye konuştu.
Adana imar rantıyla büyüme  yolunu seçti
Adana’nın sürekli gerilediği yolundaki düşüncelerin gerçeği yansıtmadığını ifade eden Erdinç Güneyli, şunları kaydetti:
 “Aslında Adana gerilemiyor ama çevre illere göre rekabeti azalmış oluyor. Ben bunu Adana’nın gıda sanayisinden uzaklaşmasına bağlıyorum. Adana imar rantıyla büyüme yolunu seçti, böyle olunca da insanlar sanayiden uzaklaştı. Örneğin Adana’da ciddi anlamda ciro yapan bitkisel yağ fabrikaları vardı, butik kumaş fabrikaları vardı. Yine kumaş fabrikaları var ama birçok tesis kapandı. Bunların yanı sıra makarna fabrikaları, çeltik fabrikaları, mercimek fabrikaları kapandı.”
Tarımda sebzecilik geliştirilmeli
Güneyli, üreticinin sebzecilikten de uzaklaştığını belirterek, “Oysa sebzecilik her zaman sıcak para getiren bir tarımsal faaliyettir. Ayrıca, sebzecilikte kar oranları daha yüksektir. Üretici sebzecilik yaparsa toprağından bir yılda 4 ürün alabilir. Bereketli toprakları, sulama imkanlarıyla Adana, sebzecilik için de altın değerinde avantajlara sahip” dedi.
Tarıma dayalı sanayinin önemi
Güneyli, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Gıda sanayisini canlandırmak adına üniversitenin Gıda Mühendisliği’nden Prof. Dr. Turgut Cabbaroğlu ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr.Azmi Yalçın ile görüştüm. Hem ATO yönetim kurulu üyesi olarak,  hem de Güneyliler adına temaslarım oldu. Ortak bir çalışma yapmayı önerdim. Nitekim İzmir, tarım ve gıda stratejisi ile ilgili bir çalışma yapmış. Tarıma dayalı sanayiyi geliştirmemiz lazım”.  
Sermayedarların düşüncelerini değiştirmesi gerekir
Sermayedarların da “İşçin mi var derdin mi var” psikolojilerinden kurtulmaları gerektiğini belirten Güneyli, şöyle devam etti:
“Arazi alınıyor, arsa alınıyor, oraya kat çıkılması düşünülüyor. Bu düşünceden artık kurtulmamız gerekir. Oysa gururla söylemek gerekir ki örneğin Organize Sanayi Bölgemizde güneş paneli üretiyorlar. Sanayi de mutlaka gelişmeli ama tarıma dayalı sanayiyi ihmal etmememiz gerekir. Dünyanın üçüncü büyük ovasında yaşıyoruz. Toroslar’ın yer altı ve yer üstü suları buradan geçiyor. Şu an bulunduğumuz yeri iki metre kazsak su çıkar. Bu kaynakları dünyanın hiçbir yerinde bulamazsınız. Toprak kalınlığımız çok yüksek ve tarıma elverişli. Bu nedenle bizim daha yoğun tarım yapmamız lazım. Toplulaştırma yapmamız lazım. Bunu da   Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı yapıyor.”