ATO’nun Eylül ayı olağan Meclis toplantısı, Tarkan Kulak başkanlığında gerçekleşti. Toplantının açılışında konuşan Tarkan Kulak, son dönemde çok sayıda asker ve polisimizin şehit olmasına neden olan terör saldırılarını nefretle kınadı. Türkiye Cumhuriyetini ortadan kaldırmaya ve milletin bölünmez bütünlüğüne yönelik saldırıların hiçbir zaman sonuç vermeyeceğinin 15 Temmuz darbe girişiminde bir kez daha kanıtlandığını kaydeden Kulak, alçakça ve kalleşçe düzenlenen saldırılarda şehit düşen kahramanlarımızı minnetle andığını, yaralılarımıza da acil şifalar dilediğini söyledi.

ATO Meclisi’nde terör saldırılarında şehit düşen güvenlik güçlerimizin anısına saygı duruşunda da bulunuldu. 

Ağustos ayı Faaliyet Raporu ve Temmuz ayı mizanının kabul edilmesinin ardından konuşan Yönetim Kurulu Başkanı Atila Menevşe, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's’in, Türkiye'nin kredi notunu ekonomisinin durağan bir seyir izlemesini gerekçe göstererek “yatırım yapılabilir” seviyenin altına düşürmesini değerlendirdi. Moodys’in Türkiye’nin kredi notunu düşürmesine rağmen Türk ekonomisinde olumsuzluk yaşanmadığını söyleyen Menevşe, “Biliyorsunuz bu gibi kuruluşların 1990’lı yıllardaki benzer açıklamalarının ardından Türk ekonomisinde krizler yaşanıyordu. Şimdi ise döviz kurlarında bile kayda değer bir dalgalanma görülmemiştir. Bu durum son derecede sevindiricidir. Türkiye mali disiplini ve güçlü bankacılık sistemiyle artık 1990’ların Türkiye’si olmadığını bir kez daha göstermiştir. Moody’s Türkiye’yi yatırım yapılabilir ülkeler seviyesinde düşürürken, Suriye, İran, Irak ve bu bölge ile yatırım ve işbirliği arayışındaki uluslararası yatırımcıların Türkiye’den partner arayışı içerisinde olmaları ülkemizin istikrarının bir göstergesidir. Ancak Türkiye’nin kredi notunun tekrar yükselmesi beklentisinde olduğumuzu ve Adana Ticaret Odası olarak bu yönde çaba harcayacağımızı da vurgulamak istiyorum” dedi.
Türk ekonomisinde 2016 yılında bir yavaşlama görüldüğünü ancak Hükümetin olumsuzlukların ortadan kaldırılarak göstergeleri yükseltmeye dönük Merkez Bankası faizlerinin düşürülmesinden, kredi kartı borçlarının 72 ay vade ile yapılandırılmasına, tüketici kredilerinde vadenin 48 aya kadar çıkarılmasına ve vergi borçlarının yapılandırılmasına kadar birçok önlemi hayata geçirdiğini vurgulayan Menevşe sözlerini şöyle sürdürdü:

“Türkiye’yi 2016 yılında olumsuz etkileyen faktör, sanıldığının aksine 15 Temmuz’da yaşanan FETÖ darbe girişimi değil, küresel piyasalardaki dalgalanmalardır. Ancak Türkiye bu sıkıntıların aşılması, daralan piyasaların canlandırılabilmesi bakımından dünyaya göre daha avantajlı güçlü bir ülkedir. Ancak biz ekonomide tüketime dayalı büyümeden ziyade yatırım, üretim ve istihdama yönelik büyümeden yanayız. Bunun için de yatırım harcamalarının, ihracatın artırılması gerekiyor. Yatırımların artması, yatırım ortamının iyileşmesi, ekonomiye olan güvenin artması, yapısal reformların devreye girmesiyle Türkiye ekonomisinin geleceğine olan güven artacaktır. Ekonomiye olan güven yatırımlarla doğru orantılıdır.  Ekonomide yatırım harcamaları, üretim demektir. Üretim ve tüketim at başı gitmelidir. Çünkü tüketime dayalı büyüme devamlılık arz etmiyor. Bunun için teşvik tedbirleri geldi. Buna göre proje bazlı yatırımlar teşvik edilecek. Hükümetin hazırladığı Üretim Reformu Yasa tasarısının bir an önce yürürlüğe girmesini bekliyoruz. Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu yapısal reformların aynı hızla hayata geçirilmesine devam edilmelidir.”

‘ATO, 122 YILLIK BİR ÇINARDIR’

Konuşmasında son dönemde Adana Ticaret Odası’nı yıpratmaya yönelik faaliyetleri ve açıklamaları büyük bir üzüntüyle izlediğini, bu şekildeki karalamalara meydan verilmemesi bakımından Meclis toplantısının basına kapalı olarak gerçekleştirilmek zorunda kalındığını kaydeden Menevşe, bu konudaki duygularını şöyle özetledi:
“Değerli arkadaşlarım, hepinizin tanık olduğu gibi geçen ayki Meclis toplantımızda maalesef istemediğimiz bazı hadiseler cereyan etti. Ben 70 yaşındayım, çok şeyler gördüm ama geçen toplantımızdaki bir konuşmaya hayatım boyunca maruz kalmadım. Gerçekten çok üzgünüm, inşallah bu son olur. Savcılığa intikal ettiğinden, bu konuyu tekrar irdeleyip polemik yaratmak istemiyorum. ATO çatısı altında hizmet veren Meclis üyeleri olarak, Adana Ticaret Odası’nın 122 yıllık bir çınar olduğunu ve bu çınarı hepimizin korumak mecburiyetinde olduğumuzu özellikle vurgulamak isterim. Adana Ticaret Odası bir markadır ve bu markaya hiçbir koşulda zarar vermemek gerekmektedir. Bu açıdan ben ve Yönetim Kurulum Adana Ticaret Odası markasını korumak için hiç durmadan çaba harcıyoruz. Bu anlamda bir teşekkür beklerken böyle haksız ithamlarla karşı karşıya kalmak bizi son derecede üzmektedir. Yönetim Kurulu Başkanı olarak Adana Ticaret Odası’nın itibarsızlaştırılmasına şiddetle karşıyım. Lütfen bu konuda hassas olalım, konuşmalarımıza dikkat edelim. Aslında bu kanunen de hepimizin görevi ve sorumluluğudur. Ticaret Odamızın birbirimizin üzerinden yıpratılmaması için üzerimize düşen görev ve sorumluluklarımıza son derece dikkat etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Şunu da özellikle belirtmek isterim ki, Ticaret Odasının Yönetim Kurulu Başkanı olarak ben dimdik ayaktayım ve hiçbir şey beni yıpratamaz. Şu anda moral ve motivasyonum en üst noktada ve ölünceye kadar Adana Ticaret Odamıza hizmet etmeye devam edeceğim.”

AKIN’DAN 15 TEMMUZ KONUŞMASI
Toplantının son bölümündeki dilek ve temenniler bölümünde konuşan Meclis Üyesi Cemal Akın da, ATO’nun Ağustos Ayı Meclis toplantısında yaşanan tartışmalardan duyduğu üzüntüleri dile getirirken, böylesine olumsuzlukların bir daha yaşanmaması dileğinde bulundu. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Türkiye’nin zorlu bir süreçten geçtiğini vurgulayan Akın, “15 Temmuz günü bu saldırılar Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısına uyarak meydanlara inen milletimiz tarafından püskürtülmüştür. Temennim odur ki, ülkemiz bir daha bu ve benzeri girişimlerle karşı karşıya kalmaz. Çünkü sonuçta kaybeden ülkemiz, milletimiz oluyor. 17/25 Aralık 2013 darbe girişiminden bu yana FETÖ terör örgütü ile kararlı bir mücadele yürüten Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın haklılığı 15 Temmuz gecesi bir kez daha ortaya çıkmıştır. Milletine hizmet için hayatını adamış dünya liderine karşı her birimizin sorumlulukları vardır. O milletine ve devletine hizmet ederken zaten saygıyı hak etmekle birlikte temsil etmekte olduğu ülkemizin en yüksek makamı dolayısı ile de ayrıca saygı hak etmektedir” dedi.