Söz konusu tasarının yasallaşması halinde, işyerinde çalışan sayısının yüzde 25’ne kadarının ‘Kiralık İşçi’ olmasına olanak sağlandığını ifade eden Ağar, “Ancak 1 ila 10 arasında çalışanı bulunan KOBİ’ler için bu sınırlama da bulunmamaktadır. Bu da istihdamın yüzde 60’ını oluşturan KOBİ’lerin istediği kadar kiralık işçi çalıştırmasının yolunu açmaktadır. Büyük işletmeler de dikkate alındığında mevcut çalışanların yaklaşık 10 milyonunun çalışma biçimi değiştirilerek ‘Kiralık İşçi’ yapılmasının yolu yasal olarak açılmaktadır” diye konuştu. 
“SOSYAL TARAFLARIN GÖRÜŞÜ ALINMADI”
TBMM’ne gönderilen tasarı ile ilgili olarak sosyal tarafların görüşlerinin alınmadığını da dikkat çeken Türkiye Yol-İş Sendikası Genel Başkanı ve Türk-İş Genel Mali Sekreteri Ramazan Ağar, sözlerini şöyle sürdürdü: 
“TBMM’ye gönderilen tasarıda, işveren ‘Kiralık İşçiyi’ istediği koşullarda çalıştırmasının yolu açılmakta ve çalışanın yasal güvenceleri ortadan kaldırılmaktadır. Buna göre işveren ‘esaslı bir gerekçesi’ varsa, kiralık işçiyi emsal işi yapan işçilerden farklı olarak çalıştırabilecektir. ‘Siparişlerim var’ gerekçesine sığınan bir işveren, kiralık işçisini fazla mesai, dinlenme hakkı, haftalık izin gibi haklarından mahrum bırakarak çalıştırabilecektir. Bu tür suiistimallerin önlenmesine yönelik olarak hiçbir düzenleme tasarıda bulunmamaktadır. Avrupa Birliği ülkelerinde dahi sıkıntılı uygulamalara neden olan ve bu nedenle tartışılan kiralık işçilik düzenlemesi, Türkiye gibi çalışma hayatındaki kuralları henüz oturmamış bir ülkeye uygulandığında çok daha vahim sonuçlara yol açacaktır. Taşeronluk uygulamasını dahi çalışanlar için aratacak olan bu düzenleme, modern dünyanın adeta ‘Paralı Kölelik’ sistemidir. Çalışanları bu tür yasal güvenceden koparıldığı bu sistem, çalışma hayatındaki dengelerin işçiler aleyhine ciddi biçimde bozulmasıyla sonuçlanacak ve çalışma barışı tehlikeye atacaktır. Türk-İş olarak birçok çalışan için ‘mayınlı alanlar’ oluşturacak ‘Kiralık İşçi’ düzenlemesine karşı duracağımızı açıkça beyan ediyoruz. Kamuoyunu ve siyasi partileri bilgilendireceğiz. Hükümetin sosyal tarafların uyarı ve ikazlarını dikkate alacağını ve bu yanlıştan döneceğini umut ediyoruz.”