Kapitalizmin tarım ve gıda üretimine girmesi sonucu tarım ve gıda üretiminin belirli ellerde toplanmaya ve tüm dünyaya bu yaklaşımı egemen kılmaya çalışıldığına vurgu yapılan panele CHP Adana Milletvekilleri Zülfikar İnönü Tümer, İbrahim Özdiş, CHP Adana İl Başkanı Ayhan Barut, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Özden Güngör, TMMOB Kimya Mühendisleri Odası Genel Başkanı Ali Uğurlu, STK temsilcileri ile çok sayıda vatandaş katıldı.

KAPİTALİZM META ÜRETİR

Panelin açılış konuşmasını yapan TMMOB Kimya Mühendisleri Odası Genel Başkanı Ali Uğurlu, küresel sermayenin tarımsal üretimin tüm aşamalarında; yani tohum üretiminden, zirai mücadeleye, gıda üretiminden bu gıdaların tüketimine kadar tüm süreçleri kontrol etmek istediğine dikkat çekerek “Kapitalizmin amacı insan ihtiyaçlarının karşılanması değildir. Bu yolla bir değişim değeri yaratmaktır. Bundan dolayı özünde ihtiyaç maddesi değil meta üretir. Bu nedenle kapitalizm sorgulanmadan, Dünya Ticaret Örgütü, Dünya Bankası, İMF gibi kurumların işlevi anlaşılmadan ne hayvancılığı, ne tarımı, ne de gıdadaki gerçeği anlamak mümkün değildir.”

ÜRETİCİ VE TÜKETİCİ YARARLARI ORTAKLAŞTIRILMALI

Tarım sektörü, yarattığı etkiler bakımından, üstün kamu yararı anlayışıyla düzenlenmesi gerektiğini ifade eden Doç. Dr. Gökhan Günaydın, “Su ve gıdanın giderek stratejik önemini artırdığı dünyada, üretici ve tüketici yararlarının ortaklaştırılması ve bu anlamda en uygun bileşkeyi yansıtacak düzenlemelere gidilmesi yaşamsal önem taşımaktadır. Tarımsal üretimin sürekliliği, kalite ve miktarının planlanarak garanti edilmesi, diğer yararları yanında, toplumun gıdaya erişimi, toplumu oluşturan bireylerin fiziki ve düşünsel kapasitelerinin geliştirilmesi açısından da stratejiktir. Tarımda tekelleşme olgusunun, bu çerçevede, teorik olarak tanımlanması ve sektör-alt sektör bazında deşifre edilmesi, toplumun ortak geleceği açısından bir aydın sorumluluğudur.”


DEVLET TEKELLEŞMEYİ TEŞVİK VE DESTEKLEMEK KONUMUNDA

Anayasa’nın 167.  maddesinde Devlet, para, kredi, sermaye, mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlayıcı ve geliştirici tedbirleri alır; piyasalarda fiili veya anlaşma sonucu doğacak tekelleşme ve kartelleşmeyi önler dediğini söyleyen Dr. H. Yalçın Köksal, “Anayasanın bu hükmü üretici ve tüketiciyi korumak ve aynı zamanda tekelleşme yolu ile zarara uğrayan üretici, yetiştirici ve tüketici haklarına sahip çıkmak amacını taşır. Oysa bugün gıda, tarım ve hayvancılıkta uygulanan politikalar sonucunda adeta devlet tekelleşmeyi teşvik ve desteklemek konumundadır.

Gelişmekte olan ülkelere karşı uygulanan politikalar ticaretin serbestleştirilmesi kamusal düzenlemelerin azaltılması ve kaldırılması yabancı sermayeye eşit muamele hatta avantajlar sağlamak şeklinde özetlenebilir.”

OBEZİTE PİYASA EKONOMİLERİNİN BİR SONUCU

Obezitenin çok geniş bir perspektiften bakıldığında tüketimi artırarak büyümeye dayalı piyasa ekonomilerinin bir sonucu olduğunu belirten Dr. Bülent Şık, “ Günümüzde küresel ölçekte faaliyet gösteren dev gıda şirketleri gıda üretim ve tüketim süreçleri üzerinde geçtiğimiz 30-40 yıl içinde olağanüstü büyük bir kontrol sağlamıştır. Dünya genelinde 5 büyük şirket buğday ticaretinin %90’ını; üç ülke mısır ihracatının %70’ini ve 30 büyük gıda perakende şirketi dünya bakkal ve market satışlarının üçte birini kontrol etmektedir. Bu kontrol sadece bu şirketlerin sermaye birikimlerinin büyüklüğü ya da teknolojik üstünlüklerinden kaynaklanmamaktadır. Burada sadece bazılarına değineceğimiz sistematik ama küresel ölçekte etkili bir dizi politik müdahalenin de çok önemli rolü olmuştur.”