Gönlümüz engin, başımız dik ve sabırla düştük yollarınıza. Yüreğimizi besleyen sevgi, hoşgörü, barış, affetme duygularıyla çıkacağız yine karşınıza. Yakılıp yıkılsak ta, vurulup yok edilmeye çalışılsak ta, onlarca kez  zorlansa da sınırlarımız “incinsen de incitme” diyeceğiz her defasında. Yok öyle onlar gibi olmaya niyetimiz. Ademi insan merkezimizdedir. Bizde her şey insanın, doğanın, evrende yer alan tüm mahlukatın eşit önemde, ortakça barış içinde yaşamı adınadır. Hem arıdır cümlemiz, hem de arıtıcı…

Geçen sene bu günlerde, Hünkar Bektaş-ı Veli ile ilgili bir yazı yazmıştım. Hatırlatma anlamında bu yazımdan bazı bilgileritekrar aktaracağım. “Hünkar13. yüzyılda yaşamış bir halk düşünürüdür. Horasan'ın Nişabür şehrinde doğduğu, ilk eğitimini AhmedYesevinin halifelerinden olan Şeyh Lokman Perende’den aldığı rivayet edilmektedir. Zahir ve batın ilimlerinde derin bilgiler edinmiştir. Eğitimini tamamladıktan sonra Anadolu'ya gelmiştir. Alevi – Bektaşi anlayışını öğretip, halka doğru yolu göstererek, hayatlarını şekillendirmeye başlamış ve kıymetli talebeler yetiştirmiştir.  Hünkar Bektaş-ı Veli, Anadolu’da kısa zamanda tanınarak halktan büyük kabul görmüştür. Bu yıl 52. Ulusal 26. Uluslar arası Hacı! Bektaş-ı Veli’yi Anma Kültür ve Sanat etkinlikleri 16 Ağustos Pazar günü itibarı ile başlamıştır. Alevi Bektaşi inancına sahip yüz binler, her yıl bu tarihlerde Nevşehir’in Hacı Bektaş ilçesinde bir araya gelip, inanç ve kültürlerinin gereğini yerine getirmeye çalışmaktadır. Sazlar çalınıp semahlar dönülür, kurbanlar kesilip sofralar kurulur. Yasal olarak tanınmayan inançlarını yerine getirmeye çalışırlar. Eğitim sistemleri boyunca Sünni inanca göre yetiştirilen Alevi gençleri, kısa süreliğine de olsa kendilerini yaşarlar. Dönemsel olarak soykırıma uğramış, yakılmış, yıkılmış; kültürel olarak katledilmiş bir toplumdur Aleviler ülkemizde. Tüm yurttaşlardan toplanan vergiler ile sadece bir inanç sisteminin desteklendiği, Ehli Beyt soyundan gelenlerin dışlandığı, yok sayıldığı herkesçe bilinmektedir. Bunca olumsuzluklara rağmen Aleviler, Hünkarın güzel öğretilerini yaşamlarında uygulamaya çalışmıştır. İncinseler de incitmemişlerdir.”

Yani ne bu taraf beyaz, ne karşı taraf siyah demişlerdir. Yapılanları bir topluma değil, dönemsel zihniyete bağlamışlardır. Eskiden olduğu gibi şu anda bizi yönettiğini düşünen zihniyetin, Alevi toplumuna karşı onlarca kez olumsuz görüş beyan ettiği de ortadadır. Alevilerin inanç merkezi olan Cem Evlerine “cümbüş evi” diyen, “senin mezhebin ne mezhebin” diyerek, Alevi inancına bağlı olan liderleri meydanlarda yuhalatan, küçümseyen, ötekileştiren ve daha nice olumsuzluklar dile getiren bir zihniyet bu. Aleviler yinede yapılan tüm olumsuzluklara rağmen onların seviyesine inmemiş, edep veerkanlarından taviz vermemiş; “Bizim erkanımız; ahlakı Muhammed’i ve edebi Ali’dir” demişlerdir.

1993 yılında Sivas’ta kutlanan Pir Sultan Abdal şenliklerine katılanlar; hem merkezi hem de yerel idarenin içinde olduğu, gerici güruhla ortaklaşa gerçekleşen katliamı yaşamışlardır. Nesimi Çimen’de Sivas katliamında hayatını kaybetmiş değerli bir ozanımızdır. Ona ait şiirle Alevi düşünce ve inanç tarzını anlamaya çalışalım.

Azm-ı rah eyledik yollarınıza

Sizleri sormaya geldik erenler 
Hasret kaldık tatlı dillerinize 
Gönülden görmeye  geldik erenler 

Sızladı bu özüm sizi aradı 
Nesli Muhammedsin, Ali evladı 
Yüz sürmekti gönlümüzün muradı 
Didara ermeye geldik erenler 

Ehlibeyt bendesi güruhu naci 
Yaramın merhemi derdim ilacı 
Dostun didarıdır dostun Mihracı 
Hakka yüz sürmeye geldik erenler 

Nesimi’mi yazın dost ayağına

Leyla’yım yürüdüm Mecnun dağına

Kerem kıl kabul et gönül bağına

Gülünü dermeye geldik erenler.