Atatürk diyor ki: “Hiçbir mazeret başarının yerini tutamaz.”

Gerçekten de öyle değil mi?

Onca uğraşı, fedakârlık, maddi-manevi bedel sonrasında, var mı zafere ulaşmanın mutluluğu gibisi?

Hani bu mealde, halk arasında kullanılan, biraz da amiyane bir tabir de var: “Oynamaktan maksat ütmek”, öyle değil mi?

Evet, siyasi partileri fikir kulüplerinden ayıran husus, partilerin iktidara talip olmaları, çalışmalarını buna göre düzenleyip yönlendirmeleridir.

Oysa “Fikir (Düşünce) Kulüplerinin “seçim kazanma” gibi bir hedefleri olmadığından, onlar, “eşyanın tabiatı” icabı, kendilerine nazaran daha faydacı davranan siyasal partilerden değişik hareket edebilirler.

Partiler, hele CHP gibi “Kitle Partileri” bütün seçmenlerin oylarına taliptirler.

Evet, her partinin farklı programı, değişik yönleri vardır ancak, hiçbir parti öteden beri kendisiyle olanlar dışındaki seçmenden oy istemiyor olamaz.

Hele bugünün Türkiye’sindeki gibi seçmen, kabaca “%70 sağ-% 30 sol” olarak kümelenmişse, bir “Sosyal Demokrat” Parti, % 70’e kapalı olarak ne oranda başarılı olabilir ki?

Hiç “iktidar istemeyen” bir parti düşünülebilir mi?

İşte Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, bu gerçeklerin farkında ve akıl yolunu takip ederek CHP’yi, önce yerelde ardından da genelde iktidara taşıma uğraşında.

Üstelik içinde bulunduğumuz tablo öyle ki CHP’nin de kurucusu olan Atatürk’e ısrarla “Mustafa Kemal” deyip, asla “Atatürk” sözcüğünü ağzına almayan RTE’nin AKP’sinin iktidarında, Cumhuriyet’e “karşı devrim” izlenimi giderek kuvvetleniyor.

Bütün bu tablo, muhakkak ki, CHP ve Sayın Kılıçdaroğlu’na sürekli, Atatürk’ün “Hiçbir mazeret Başarının yerini alamaz” vecizesini anımsatıyor. Zira CHP Lideri Sayın Kılıçdaroğlu, aşikâr, “kazanmaya odaklanmış”; Çalışmaları “Başarısızlığa mazeret” arayışlarına, aday araştırmaları “Nafile gayretlere” kapalı; Kemal bey “Başarının” peşinde; yanlış yapmamakta kararlı.

Yaptırılan bütün Kamuoyu yoklamalarında “Seçimi kazanacak aday” olarak çıkan DURAK gerçeğini de es geçmemiş CHP Lideri.

Sayın Kılıçdaroğlu’nun Büyükşehir’e AYTAÇ DURAK’ı CHP Adayı düşündüğü haberi Adana’da dengede, hatta 2011 sonuçları itibarıyla AKP lehindeki durumu kökünden değiştirmenin kuvvetle muhtemel olduğunu gösteriyor.

CHP Sayın Liderinin bu yolda çalışmalarının sonucu medyaya yansıyanlar, günün şartlarında “AKP’den kurtuluş yolu” arayan Adanalıları da heyecanlandırmış; Çünkü hedef ortak.

Bu nedenledir ki “Ömrü boyunca oyu CHP’ye nasip olmamış Adanalılar”ın,

Kimi “söz konusu Vatansa gerisi teferruat” diyerek,

Kimi de 1991’i anımsayıp, “Bu kere de sıra bizde, bu sefer de biz ‘Sol’a ödünç oy vereceğiz” diye, CHP Büyükşehir Adayı olacağı belirtilen Aytaç Durak şahsında CHP’ye oy vermeye hazırlanıyor.

Durak’a 5 Kez seçim kazandıran “Kişisel oylarına” bu kez bir de “Mağduriyeti” nedeniyle oluşan, önemli miktardaki “Hukuksuzluğa tepki” oyları da eklenmiş.

Bilindiği üzere Adana Büyükşehir Belediyesi, 4.5 yıldır, “Seçilmiş”, “Asil Başkan” tarafından yönetilmiyor.

Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde olmayan “İdari Vesayet” yetkisine dayanılarak, Durak, 4.5 yıl önce “Geçici” kaydıyla uzaklaştırıldığı makamından uzakta tutuluyor.

Böylece, bir yandan Evrensel Hukuk İlkesi “Kimse hakkında kesin hüküm oluşmadan suçlu değildir” prensibi çiğnenirken, öte yandan “Seçimle gelen, seçimle gider” demokratik prensibi ayaklar altında!

Bu “Yargısız infaz” devam ederken, Durak, hakkında İçişleri Bakanlığınca “soruşturma izni” verilen 272 dosyadan 266’sında DANIŞTAY, verilen soruşturma iznini kaldırarak, Durak’ı akladı.

Durak, hakkında açılmış 18 davadan 15’i sonuçlandı; Durak hakkında “Seçilme engeli” olacak bir Yargı Kararı oluşmadı.

Durak hakkında açılmış davalardan kalan 3 dosya ise, doğal seyrini sürdürüyor; Hukuktan anlayan herkes, bu dosyalarında da, evvelce sonuçlananlar doğrultusunda, Durak lehine sonuç çıkacağını, dosya kapsamında beyan ediyorlar.

Esasen Türkiye’yi yönetmeye talip CHP’nin Liderinin de, “Adaylık önerisi” götüreceği kişi hakkında en ince ayrıntısına dek araştırıp, değerlendirme yapmadan adım atması düşünülebilir mi?

Bütün bunlar gerçeğin ta kendisi iken son günlerde birileri düğmeye basmışçasına başlatılan bir kampanya gerçek CHP’lileri hayret ve dehşete düşürüyor.
Çünkü 1989 yılından bu yana Adana Büyükşehir Belediyesini kazanamamış CHP, bu kez başarıya çok yakın!

Durak’ın adaylığı kesinleşmeye yaklaştıkça, AKP, büyük tedirginlik duyuyor.

Çünkü belli ki 30 Mart günü Adanalı, sandıkta, kendisinin hür iradesini tanımayan, 4.5 yıl “Yargısız İnfaz” yapan ve bir de hiçbir şey olmamış gibi “Ben o şehri istiyorum” diyebilen Sayın Tayyip Erdoğan’a karşı onur mücadelesi verip başaracak!

Hiç kimse saptırmasın, kıvırmasın, 30 Mart günü Adanalı, AKP İktidarına, despotik anlayışa, “Dediğim dedik” tavrına ders vermek üzere sandığa gidecek.

AKP baskıcılığının, hukuk tanımazlığının Durak’ın kişiliğinde somutlaşan uygulamasına nispet, Adanalı ALTIOK’a mühür basarken, Tayyip beye de “Demokrasi tokadı” vuracak.

AKP güdümlü, bir merkezden organize “Durak’ı İstemezük”çüler, aslında “CHP Büyükşehir’i Kazanmasın diyenler!

Ancak gören gözler gerçeği görüyor.

Kim neden bağırıyor, kimin gerçek korku ve niyeti ne biliyor.

Hem unutulmasın, korkunun ecele faydası yok.

Atatürk’ün ALTIOKU, Ahtapotun kollarını da gövdesini de delecektir…