Güpe gündüz yada, gecenin kör karanlığında. Ne kentleri uykusundan kaldırdılar, kaç gecede uykusuz kaldılar. Sıcakta; eridik bittik, soğukta; üşüdük donduk demediler. Kah ellerinde bir kazma kürek, yerin yedi kat dibine girdiler, kah ellerinde bir keserle, yedi kat göğü deldiler. Ne çıkardıkları kömürleri yaktılar, nede binaları kendileri için inşa ettiler. Alın teri dökerek, emek harcayarak, hayata karşı bir mücadele verdiler. Ekmek için. Yarını görünmeyen ülkede günü kurtararak, çoluk çocuğa sıcak bir yemek götürüp, çok şükür demek için.
Ülkemizde; taşeron firmalar eliyle yürütülen iş sağlığı ve güvenliği işinde, uzmanlar maaşını denetledikleri firmalardan almaktadır. Buda; kusur ve hataları kılıfına uydur, görmezden gel demektir. Denetlenen firmalar; yoksa seninle değil, dediklerimi yapacak başka bir firma ve uzmanla çalışırım deme lüksüne sahiptir. Denetimler ise her alanda olduğu gibi burada da sermayeden yana, onları zora sokmayacak şekilde, hatta onların istediği gibi yapılmaktadır.
Makinalara yağ koyarsınız, düzenli ve rahat çalışsın diye. Kapitalizmin çarklarına ise kan. Kısaca; işçi sağlığı ve iş güvenliğinin bir hikayeden ibaret olduğu ülkemizde; ne olursa olsun ama iş aksamasın diyen, dünyaya sadece semirmeye ve tüketmeye gelmiş, emek düşmanı kalantorların unutmaması gerekenler var. Hayat boyu binemeyeceği lüks yatları, uzun yol gemilerini; oturamayacağı lüks binaları inşa edenlerin, satın alıp giyemeyeceği kıyafetleri dikenlerin, yani hayatımızı şekillendiren emekçilerin;
Madencilerimizin, inşaat işçilerimizin, vardiyalarda ter döken tersane ve fabrika işçilerimizin, katlettiğiniz canlarımızın, ahı ve hesabı var daha.
Sanmayın ki unuttuk. UNUTMADIK…
Makinaya kaptırılan kollarımızın, kör edilen gözlerimizin, kesilen ayaklarımızın, soluduğu nefesleri kesilenlerimizin, paramparça edilen, söndürülen hayatlarımızın; Armutçuk'un, Kozlu'nun, Bartın'ın, Amasya'nın, Yozgat'ın, Karaman'ın, Kastamonu'nun, Balıkesir'in, Bursa'nın, Zonguldak'ın, Tuzla'nın...
SOMA'nın ahı ve hesabı var daha.
Biz UNUTMADIK.
Sizde Unutmayın.
Günü geldiğinde...
Bu yazımı Somada yaşanan iş cinayetinden sonra kaleme almıştım. İstanbul’da, rezidans inşaatında ihmal ve tedbirsizlik sonucu hayatları katledilen emekçileri, anımsamak adına tekrardan yeniledim. Bu güne kadar madenlerde ve iş cinayetlerinde yitirdiğimiz canlarımıza binlerce selam olsun. Işıklar içinde uyusunlar.
Günmü bana ömrüm gecemi
Yerin derinliklerin deyim
Hayat kısacık bir hecemi
Herkes birkez ölürdü hani
Ben hergün ölmeliyim öylemi...