Yaşamak zor günümüzde.

Her an ölümle karşı karşıyayız.

Sokakta köşeyi dönerken karşınıza çıkar bir gaspçının bıçağıyla, ya da ateşlediği silahtan çıkan mermiyle yaşama veda edebilirsiniz.

Köşeyi sağ salim dönebildiyseniz karşıdan karşıya geçerken trafik kurallarının varlığından haberdar olmayan ehliyetli ya da ehliyetsiz bir sürücünün kullandığı aracın altında ezilerek can verebilirsiniz.

Karşıdan karşıya kazasız belasız geçebildiyseniz, bu sefer de kaldırımda yürürken asker uğurlaması yaparken sevincinden deliye dönen bir magandanın silahından çıkan kaza kurşununa kurban gidebilirsiniz…

Bu badireyi de atlatacak kadar şanslıysanız mahallede yolu araç ve yaya trafiğine kapatıp kır düğünü konseptini yaşama geçirmek isteyen bir gelin ve damadın düğününde içtiği içkilerden kafayı bulmuş bir başka magandanın silahını ateşlemesi sonucu Hakk’ın rahmetine kavuşabilirsiniz.

Yine mi kefeni yırttınız, çok sevinmeyin bu sefer de evinize giderken kavga eden iki grubu ayırma gafletine düşüp bir bıçakla ya da silahla vurularak öteki tarafı boylayabilirsiniz.

Çok şanslı olduğunuzu düşünmeyin. Bu badireyi de atlatmış olabilirsiniz ama yolda yürürken dikkat edin. Kimseyle gözgöze gelmeyin. Çünkü her an “Ne bakıyorsun lan” diyen birinin bıçağı kalbinizde bir delik açabilir.

Kimseyle göz göze gelmeseniz dahi yürürken kazara birine çarpabilirsiniz bu seferde omuz atma meselesinden diğer tarafın kapısını çalabilirsiniz.

Özetle, her an Niyazi olabiliriz.

Tabi daha beteri var.

Asgari ücretle hem aile geçindirip, çocuk okutup, elektrik, su, telefon, yol parası ödeyip sürünerek yavaş yavaş ölmek de var.

Şaka olmadığını bal gibi biliyorsunuz.

Burası bir Afrika ya da Uzakdoğu ülkesi değil, Türkiye.

Herşeyin mümkün olduğu ya da oldurulduğu yer.

Aman yolda yürürken dikkat edin başınıza bir şey düşmesin.