Altının eridiği, giderek değer kaybettiği yeryüzünde ki
tek toprak parçası Adana !
Büyük Mirasın nasıl Adana'dan uzaklaştığının
filmini izledik beş gün boyunca...
Demek ki bazı işler parayla pulla olmuyormuş!
Yada kapalı kapılar ardında, birilerinin evcil 
egosunu besleyerek...
Gerçekten sevmek,kent için hareket etmek yeterliymiş.
Öyle 15 Milyoncuklara falan da gerek olmuyormuş. 
Film festivalleri içerisinde en çok para harcanan,
buna rağmen Antalya,Ankara ve İstanbul'dan, hatta Bursa'yı bile 
geçemeyen, Mardin ile Kayseri Film Festivalleriyle
yarışan Bir "Altın Koza" var artık...
Abartmıyorum, girin İnternete dolaşın festivalleri.
Ben yaptım, sayıları artan film festivalleri,
kentiyle nasıl vücud olmuş.
Altın Koza'yı da diğer belediyeler ve sivil toplum örgütleri el atmalı.
Uluslararası ve ulusal medyada nasıl tepkiler almış bir bakın.
Geçen yıl da yazmıştım, bizim festival başlamış,
fakat web sayfasında programı dahi yoktu.
Altın Koza amatörlerin elinde değer kaybetmeye devam ediyor.
Gazeteniz Ekspres'in dünkü manşeti,
habercilik ve yaşayan kent adına,
çok yerinde tespitler içeriyordu.
Halkından uzaklaşan, 
birilerine göre dizayn edilen,
filmden çok,başka atraksiyonlarla gündeme gelen,
sürekli  daha az bütçeyle yapılmasına rağmen,
"Altın Portakal" ın altında ezilen, 
Altın Koza Film Festivali" var.
Geçen yıldan başlayarak, tarihleri geriye doğru epeyce
çevirdiğimizde görüyoruz ki, duyuyoruz ki,
hissediyoruz ki, "Altın Koza" Adanalının olmaktan çok uzakta.
Her köşeden benzer sesler çıkıyor, 15 milyon lira harcanıyor,
birilerinin kesesi doluyor, Ekspres'in dediği gibi,
"Pahalı bir oyun" oynanıyor...
Halkından uzak, kent ekonomisine otellerin dışında,
hiç bir katkısı olmayan, milyonluk bir hiç...
Film sektörüne de bir tuğla koyamıyor oysa.
Konserler, özel davetler, sağda solda bir kaç 
minik erkinlik.
Özel davetiyeler, kendine has misafirler içeride,
Adanalı dışarıda.
Birkaç magazin dergisi,tv programı, o da hatır ve duygusal
bağlantılarla lütfediyor.
Hatırlayın, bir hamam böceği geçtiğimiz yıllarda Altın Koza'yı
tekrar gündeme oturtmuştu !
Kadir İnanır'ın omuzunda gezintiye çıkmasıyla,
Festivalin haberlere,gazetelere konu olma serüveni vardı. 
Çok acı, çok...
Adanalıdan çok, belli bir siyasi düşüncenin, üç beş kişinin dudakları etrafında,
gönüllerinde, zevklerinde, egoların da şekillenen Altın Koza,
beş yıldız otellerden, lüks restoranlardan, anlamsız konserlerden,
para harcanan bir festival olmak çıkmadığı sürece 
sanırım Adana'yla anılması da doğru olmayacak bu saatten sonra.
Zira Türkiye'de ilk olmasına rağmen gerçekleşen "Portakal Çiçeği Karnavalı"
bir kentin nasıl sahiplendiğini bir kez daha gösterdi.
Yüzbinlerce Adanalı katıldı, her köşe de bir ulusal kanal mikrofonu,
kimse getirtmemişti oysa...
Fakat bu haberdi ve gerçekten Adana'yı sarmalayan bir Karnavaldı.
Kentin her köşesinde, her belediyenin sahiplendiği,bir koca etkinlik.
Türkiye konuştu,kıskandı...
Demek ki parayla pulla olmuyormuş.
Sevgiyle,dostluklarla,şehri sevmekle oluyormuş...