VURAL KÖSE / GÜNAYDIN ADANA GAZETESİ


Adana’da kan bankası olarak çalışan ve kan toplamaya yetkili Kızılay Kan Merkezi’nde de Balcalı Hastanesi Kan Merkezi’nde de Ramazan ayının ve yaz mevsiminin gelmesi nedeniyle bağışlarda düşüş yaşanıyor. Medikal Direktörlüğünü Prof. Dr. Birol Güvenç’in yaptığı Çukurova Üniversitesi Balcalı Hastanesi Kan Merkezi’nin Teknik Sorumlusu Uzman Biyolog Gülser Karaboğa, merkezdeki gönüllü kan bağışçısı oranının yüzde sekiz olduğuna dikkati çekerek, yılın her döneminde kan bağışına ihtiyaç olduğunu söyledi. Karaboğa, “Tüm vatandaşlarımızdan gönüllü kan bağışçısı olmalarını rica ediyoruz” dedi.

 

Türkiye’nin yıllık 2 milyon ünite kana ihtiyacı bulunduğunu belirten Karaboğa, Balcalı Hastanesi’nin yıllık ihtiyacının ise 50 bin ünite civarında olduğunu kaydetti. Bağışların çoğunluğunun hasta yakınlarının bulduğu ya da kendilerinin yönlendirdiği donörler olduğunu dile getiren Karaboğa, gönüllü bağışçı oranının artmasının büyük önem taşıdığını vurguladı. Kan bağışı sırasında kullanılan sağlık setinin bir başka donörde kullanımının sözkonusu olmadığını kaydeden Karaboğa, “ Eğer ihtiyacımız olmadan kan bağışı yaparsak ihtiyaç olduğunda da hiç kimse sıkıntı çekmeyecektir” diye konuştu.

 

Çukurova’nın en büyük, donanımlı ve önemli hastanelerinden biri olan Çukurova Üniversitesi Balcalı Hastanesi, sağlık hizmetlerindeki kalitesiyle adından söz ettiriyor. Balcalı Kan Merkezi de kalite konusunda yakaladığı yüksek standartlar dolayısıyla iki yıl önce TQCSI Uluslararası Belgelendirme Şirketi tarafından sağlık alanında; 2012 yılı için dünyada yılın işletmesi seçildi. Her gün binlerce kişin şifa bulmak için adeta akın ettiği hastanede yıllık 50 bin ünite kana ihtiyaç bulunuyor.  Havaların aşırı sıcak olması ve Ramazan ayının da gelmesiyle birlikte kan bağış oranlarında da önemli bir düşüş yaşanıyor. Bazı hasta yakınları hastalarına kan bulabilmek için gazetelere dahi ilan vererek kan ihtiyacını gidermeye çalışıyor.

Balcalı Hastanesi Kan Merkezi Teknik Sorumlusu Uzman Biyolog Gülser Karaboğa’nın kapısını çaldık ve kan bağışı konusunu konuştuk.

 

Türkiye’nin ve Balcalı Hastanesi’nin yıllık kan ihtiyacı ne kadar?

Ülkemizin yıllık 2 milyon ünite kana ihtiyacı var. Balcalı’nın yıllık ihtiyacı ise 50 bin ünite civarında.

 

Kan merkezinde gönüllü kan bağışı oranı nedir?

Merkezimizin bir kalite yönetim sistemi var ve bu sisteme göre gönüllü kan bağışı oranını yüzde 10’a çıkarmayı hedefledik ancak yüzde sekizde kaldık. Yani 100 kan bağışından sadece sekiz tanesini gönüllü karşılıksız bağışlar oluşturuyor. Diğerlerini de bir şekilde yönlendirilen donörler oluşturuyor.

 

Yönlendirilmiş donörden kastettiğiniz nedir?

Hasta yakınlarının ve bizim “Şu hastaya kan verir misiniz” diye rica ettiğimiz ya da hasta yakınlarının kendilerinin bulup getirdiği kişiler.

 

Yüzde sekiz çok düşük bir oran değil mi?

Evet. Gönüllü bağış oranımız çok düşük. Bu oranı artırmak için üniversite içinde kampanya yapıyoruz, iki gezici kan alma aracımızla imkanlarımız el verdiği ölçüde köylere, işlek yerlere gidiyoruz, çarşının belli yerlerinde stant açmaya çalışıyoruz ama yine de bağış oranı konusunda yeterli seviyede değiliz.

 

Sözlerinizden insanların hastası olmadan gelip kan bağışında bulunmadığı anlamı çıkıyor. Doğru mu?

Evet. Kimse başı derde düşmeden gelmiyor. Kanın temini konusunda karşılaşılan zorlukları bizzat yaşamadıkları sürece kafalarında canlandıramıyorlar. Bu yüzden altını çizerek söylüyoruz: Sadece şu an değil her zaman için kan ihtiyacımız var.

 

İnsanlar neden kan vermek istemiyor?

Korkuyorlar ve bilmiyorlar.

 

Neden korkuyorlar?

Çünkü “kan verirken bir hastalık bulaşır mı” diye endişe ediyorlar.

 

Bulaşır mı peki?

Hayır, bu konuda korkulacak bir şey yok. Çünkü kan alırken kullanılan setler tek kullanımlıktır. Sadece kişiye özeldir. O kişi için açılıp kullanılır ve sonra çöpe atılır. Aynı seti bir başka kişide kullanmak sözkonusu değil.

 

Bir de “Bilmiyorlar” dediniz. Bunu da açar mısınız?

Evet. İnsanlar kan vermenin, gönüllü bağışın önemi hakkında çok bilgili değil. Küçüklükten itibaren bu konuda iyi yetiştirilmedikleri için çok bilgi sahibi değiller. Yeni yeni bu konulara giriliyor ve bu, bir anda olabilecek bir şey de değil. Toplumu bilinçlendirmek, kan bağışı bilincini oluşturmak gerekiyor. Bu da yıllar alan bir şey ama umuyoruz ki gelecek yıllarda çok daha farklı olacak.

 

Balcalı’nın yıllık ihtiyacı 50 bin ünite dediniz. Bu kadar kan kaç donörden elde ediliyor?

25-30 bin civarında donörden elde ediyoruz. Aldığımız kanı eritrosit, plazma ve trombosit olarak ayırıyoruz. Yani bir kişiden alınan kan üç kişiye farklı olarak verilebiliyor ama dediğim gibi sıkıntılıyız. Keşke herkes duyarlı olsa, gelip kan verse biz de hasta yakınlarına “Bize bağışçı yönlendirin” demesek.

 

Ramazan’ın etkisi oldu mu?

Evet, her Ramazan ayında sıkıntı yaşıyoruz. Çünkü Adana oldukça sıcak bir kent. Ramazan ayı da yaza denk geliyor. Doğal olarak insanlar nefes almakta bile zorluk çekiyor. Böylesi bir durumda da gidip kan bağışı yapalım demiyorlar.

 

Kan vermek orucu bozuyor mu?

Hayır bozmuyor. Çünkü damarından herhangi bir şey vermiyoruz, sadece kanı alıyoruz ama kan veren kişinin aç olmaması gerekiyor. Açlık kişide baygınlık gibi yan etkilerin görülmesine neden olabiliyor. Bu kadar sıcak havada kişi aç olmasa dahi baygınlık hissi oluşabilir. Onun için Ramazan ayında özellikle oruç tutmayanları kan bağışı yapmaya davet ediyoruz.

 

İftar sonrasında kan verebilirler mi?

İftar saati 20.00’yi geçiyor.  Kızılay da biz de donörlerin güvenliği açısından belli bir saate kadar kan alma işlemi yapabiliyoruz. Zaten kişi bütün gün aç kalıyor ve akşam birden yemek yediği için sağlık açısından da uygun olmuyor. Ramazan ayında ne yazık ki böyle bir sıkıntı yaşıyoruz.

 

Burada saat kaça kadar kan alınıyor?

Saat 18.00’e kadar. Bu keyfi bir uygulama değil. Hem donörlerin güvenliğini sağlamak için hem de personel yetersizliğinden kaynaklı bir durum. 24 saat boyunca personel çalıştıramıyoruz çünkü elimizdeki kaynaklar yetmiyor.

 

Balcalı’nın ne kadar gönüllü bağışçıya ihtiyacı var?

Bakanlık, kan bağışının gönüllü ve karşılıksız yapılması gerektiğini söylüyor. Bizim de hedefimiz kan ihtiyacımızın tamamını gönüllü karşılıksız bağışçılardan elde etmek. Yani 25-30 bin civarında gönüllü bağışçıya ihtiyacımız var. Bunu sağlayabilirsek gelen kişilere hiç sıkıntı yaşamadan “Kaç ünite? Hangi grup istiyorsanız hemen yönlendirin” diyebiliriz. Temel hedefimiz bu ama bugünkü koşullarda ne yazık ki bu aşamada değiliz.

 

Neden bu aşamaya gelinemiyor?

Bu çok da bizim elimizde olan bir durum değil. Çünkü kaynağı insan olan bir ürün sözkonusu ve bunu bir yerden satın alabilmek gibi bir durum da sözkonusu değil. İllaki bir donörün olması, onun da belli kriterleri taşıması gerekiyor ki sağlıklı bağışçı olarak kabul edip kanını alalım.

 

Gezici ekiplerin çalışması işe yarıyor mu?

Evet, tabiî ki. Mitinglere katıldık, bir cami organizasyonumuz oldu. Cemevinde aşure günü etkinliğinde yer aldık. Oralarda günlük 30-40 ünite topladık. İnsanların toplu olarak bulunduğu yerlerde gidip kendimizi tanıtmaya çalışıyoruz. İnsanlar gördüğü zaman “Gidip kan verelim” diyebiliyorlar ama “Bir kan bağışı yapılan yere gidip kan verip geleyim”i pek demiyorlar. Biz de ayaklarına gitmeye çalışıyoruz. Bu hizmeti ayaklarına götürdüğümüzde onlar da memnun oluyor biz de oluyoruz. Ben kan aldığım için, o da vicdani sorumluluğunu, bir hastayı kurtarma hazzını yaşıyor.

 

Üniversitedeki kampanya etkili oldu mu?

O kampanyayı kış dönemi boyunca üniversitede düzenledik. 18-25 yaş arasındaki gençleri hedef aldık. Tanıtım yaptık, birazcık eğitim verdik. Gönüllü kan vermeleri için ricada bulunduk. Katılım yüksek olmadı ama bir kaybımız olduğunu düşünmüyoruz. Çünkü onların kafasında bir yer oluşturdu. Bir dahaki sefere kan verme konusunda belki daha meyilli olacaklar.

 

Donörlerin hangi kriterlere uyması gerekiyor?

Kana ihtiyacı olan hastada olduğu gibi kan verecek kişinin de sağlığını güvence altında tutmakla, her ikisini de korumakla yükümlüyüz. Kişinin gerekli formları doldurduktan sonra kan sayımına, tansiyonuna bakılması gerekiyor. Kan sayımı uygun değilse kanı alınmıyor. Çünkü kanını aldığımız kişinin de sağlığını düşünmek zorundayız. Kişi kan grubunu öğreniyor ve kan alındıktan sonra da kanda tarama testleri yapılıyor.

 

Hangi testler?

Hepatit B, C ve AIDS, Sifiliz testlerinin yapılması zorunluluk.

 

Bu testleri yaptırmak için de kan bağışı sözkonusu olabilir o zaman?

Kişinin şüpheli bir durumu varsa ve “Gidip kan vereyim de bu çıksın” şeklindeki bir anlayış da bu anlayışla kan toplamak da etik değil. Yanlış ve riskli bir durum.

 

Balcalı Kan Merkezi’nde alınan kanlar daha çok hangi hastalıklarda kullanılıyor?

Bizim hazırladığımız kanların yüzde 65’ini onkoloji ve hematoloji hastaları kullanıyor. Bu bölge biliyorsunuz talasemi gibi kalıtsal kan hastalıkların yoğun olduğu bir yer. Bu hastalıkları taşıyanlar ne yazık ki hayatları boyunca ayda bir kan almak zorundalar. Onlar için de çok kötü. O kanı almazsa hayatlarını idame ettirmeleri sözkonusu değil. Bu nedenle ihtiyaç olmadan kan bağışı yaparsak ihtiyaç olduğunda hiç kimse sıkıntı çekmeyecek. Geçen gün acile bir vaka geldi. Karaciğer yaralanması vardı. 30 ünite kan verildi. O kadar kan olmasaydı nasıl olacaktı?