Sinaps Kişisel Gelişim ve Kurumsal Danışmanlık Merkezi  Kurucusu, Aile Danışmanı Dr. Reha Çetin Yurdaer, günümüzde erkek ve kadınlarda cinsel isteksizlik sorununun gözle görülür şekilde arttığını söyledi. Evli çiftlerde de cinsel isteksizliğin oldukça sık görülmeye başladığını kaydeden Dr. Yurdaer, “ Bu durum iş ve sosyal hayatı oldukça olumsuz etkilemektedir. Cinsel yaşamındaki düzensizlik kişiyi daha gergin ve mutsuz yapmaktadır. Diyabet, kalp, tansiyon gibi hastalıkların kontrol altında tutulmaması, hormonal bozukluklar, alkol ve sigara kullanımının bu sorunun artışında nedeni olsa da, en sık rastlanan neden stres ve ruhsal durum bozukluklarıdır.

Yüksek stres düzeyi, gerginlik, endişe hali ve öfke, erkeklerde sertleşme sorunu, erken boşalma ve cinsel isteksizlik gibi pek çok soruna zemin hazırlıyor.

Kadınlarda da son yıllarda cinsel istek azalması (cinsel isteksizlik, cinsel soğukluk), cinsel tiksinti bozukluğu, cinsel uyarılma bozukluğu gibi cinsel işlev problemleri artmaktadır. Halk arasında tam karşılığı olmasa da ‘frijidite’ veya ‘cinsel soğukluk’ olarak da adlandırılmaktadır. Halk arasında cinsel yönden soğuk olan kadınlar ‘frijit’ olarak tanımlanmaktadır.
Cinsel istek azlığı kişilerde yoğun iş hayatı, stres gibi nedenlere bağlı olarak ‘dönemsel’ olarak da görülebilmektedir” dedi.

CİNSEL İSTEĞİ AZALTAN NEDENLER

Cinsel isteğin az olmasının, kadınlarda cinsellikle ilgili en yaygın şikayetlerden olduğunu belirten Dr. Reha Çetin Yurdaer, “Cinsel isteksizlik toplumun % 20'sinde görülen bir cinsel işlev problemidir. Kadınların yaklaşık üçte birinde hayatlarının bir döneminde cinsel ilgi ya da istek azalmasıyla karşı karşıya kalacağı tahmin edilmektedir. Cinsel isteksizliğin % 1'i fiziksel, % 99'u psikolojik nedenlere bağlıdır.

Bazı durumlar ve kullanılan maddeler cinsel isteksizliklere yol açmaktadır. Bunlar;

ağrı kesici ve antidepressan ilaçlar, allerjik bir bünye, ağır diyetler, yeme bozuklukları

yorgunluk, alkol ve sigaranın aşırı kullanımı, iletişimsizlik, teknolojik ürünler ( cep telefonu- Iped , bilgisayar kullanımı eşler arası iletişimi bozmaktadır ve kişileri ruhsal olarak da antisosyalliğe yöneltmektedir. Sanal dünyada hayallerindeki gibi ve çoğunlukla gerçek dışı biçimde bulunmayı normal yaşama tercih eden kişiler bir süre sonra kendilerinden ve çevrelerinden tamamen soyutlanarak ruhsal bazı bozuklukların pençesine yakalanmaktadırlar.) Tüm bunların dışında büyük oranda cinsel isteksizliği tetikleyen en önemli konu ise aşırı strestir” diye konuştu. 
İLİŞKİYİ CANLI TUTMANIN EN ÖNEMLİ YOLLARINDAN BİRİ CİNSEL YAŞAM

Yoğun iş planından, çocuklarla ilgilenmekten, ev işlerinden, günlük alışkanlıklardan seks düşünmeye çoğunlukla vakit kalmadığını ifade eden Dr. Reha Çetin Yurdaer, şöyle devam etti: “Stres bizi ele geçirdiyse seks için uygun halde hissetmeyiz kendimizi. Kendimizi mutlu ve rahat hissetmemizin en büyük düşmanı stresdir. Stresi çözemediğimiz sürece eşimizle aramızdaki ilişkiyi canlı tutacak tüm bağları zayıflatırız. İlişkimizi canlı tutacak bu bağlardan en önemlilerinden birisi de cinsel yaşamdır. Cinsel yaşamı ayakta tutmak için de cinsel isteğimizin olması gerekir. Bu isteği olumsuz etkileyen en önemli neden de strestir. Toplumsal mutsuzluk, şiddet eğilimindeki artış ve iletişim yanlışlarının temelinde cinsel yaşamdaki bireysel yetersizlikler yatmaktadır. Cinsel yetersizlikler de %99 hastalık düzeyine ulaşmış yoğun stresten kaynaklanmaktadır. Bu konuda alınacak profesyonel bir danışman desteği hem bizim hem çevremizin mutluluğuna ve iyiliğine katkı sağlayacaktır.”