Adana Osmaniye Tabip Odası yönetimi, SES Adana Şube Başkanı Muzaffer Yüksel ve üyeleri, hekimler ve sağlık çalışanlarının katıldığı panel de Şehir Hastanelerinin Türkiye Sağlık ortamını, Kamu hastanelerini, diğer özel hastaneleri nasıl etkileyeceği, Başta hekimler olmak üzere sağlık çalışanlarını nasıl etkileyeceği, Sağlık hizmetlerinin niteliğini, ulaşılabilirliğini ve halkın sağlığını nasıl etkileyeceği sorularına yanıt arandı.

 

Yaptığı açılış konuşmasında Sağlıkta dönüşüm programının en son halkasının kampus hastaneleri olduğunu belirten Adana Osmaniye Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Halit Atik,” Türkiye’nin sağlık açısından tüm geleceğini ipotek altına alan bir konuyu tartışmak için buradayız. Ondan önce ülkemizde neler olduğuna kısaca bir göz atmak istiyorum. Haziran 2013 den bu güne o kadar çok biber gazı kullanıldı ki Uluslar arası Af Örgütü, Türkiye yetkilileri protestocuların barışçıl bir şekilde toplanma ve ifade özgürlüğü hakkını güvence altına alana kadar bütün ülkelerin Türkiye’ye biber gazı, zırhlı araç ve diğer çevik kuvvet cephane teçhizatı sevkiyatını durdurması gerektiğini söyledi. Gezi soruşturmasında hâkim cebinden çıkardığı flaş diski çıkardı PC’ye taktı ve kararı okudu. Tutukluluk hallerinin devamına karar önceden verilmişti hukuksuzluk bu boyutta. Son dönemde salt ülkemizin değil tüm dünyanın tanıklığında vahşi bir polis şiddeti yaşanmaktadır. Polis, göz yaşartıcı kimyasal kullanarak barışçıl gösterileri hedef almış, milyonlar doğrudan ya da dolaylı olarak bu şiddetin hem mağduru hem de tanığı olmuştur. İçişleri Bakanlığı 4 bine yakın insanın yaralandığı söylemiştir. Hepimiz biliyoruz ki gezi olaylarında 6 tane genç çocuğumuzu kaybettik. 11 kişi gözünü kaybetti, yaralıların sayısı belli değil. Suriye’den gelen sığınmacılar sorun olarak Türkiye’nin her yerinde karşımıza çıkmaktadır. Başta barınma, beslenme, iş, gelir olmak üzere sağlık ve eğitim alanında da ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Geçen yıl yaşadığımız kızamık, sıtma, şark çıbanı salgınlarının daha da artarak karşımıza çıkması kimseyi şaşırtmamalıdır. Tifo, dizanteri, polio gibi hastalıklarında ortaya çıkma potansiyeli mevcuttur. Sığınmacılara yönelik koşulların düzeltilmediği takdirde bebek, çocuk, anne ölümleri ve kronik hastalıkların komplikasyonları kaçınılmaz olacaktır. Bir an önce tüm sığınmacıları gözeten, bütüncül bir sağlık hizmetini yerinde sunma anlayışına geçilmelidir. Suriye’deki savaş nedeniyle kaçakçılık, kaçak mazot meselesi gündemde ve 16 yaşındaki bir çocuk “Savaş Ticarettir” bunu bize Türkiye öğretti demektedir. Özel hastaneler tıp fakültelerine dönüştürülmekte tıp öğrenci kontenjanları artırılmaktadır. Tıp eğitimi iktidarın elinde oyuncak olacak bir konu değildir. Bu yanlıştan hızla dönülmeli, tıp eğitiminde yaşanan nitelik kaybı üzerine gerekli çalışmalar yapılmalıdır. Başbakan’a çağrıda bulunuyoruz; Bırakın dokuz yıllık rüyanız, rüya olarak kalsın. Bu ülkenin yurttaşlarına, sağlık çalışanlarına, kamu maliyesine zarar verecek bu rüyayı gerçekleştirme inadından vazgeçin. Bu ülkenin sağlık çalışanları ve sağlık hakkına sahip çıkan yurttaşlar herkese eşit, ücretsiz, ulaşılabilir, nitelikli sağlık hizmeti için mücadeleye devam edecek. Bu mücadele insanlık mücadelesidir, bu mücadele hak ve adalet mücadelesidir”

 

Panele konuşmacı olarak katılan Türk Tabipler Birliği(TTB) Merkez Konsey Üyesi Dr. İsmail Bulca, Liberal Dönem, Neoliberal Dönüşüm Dönemi, Dönüşüm Nasıl Oluyor, Kamu Hastane Birlikleri, Genel Sekreter ve hastane yöneticilerinin yetkileri, 3359 Sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu ve Hizmet Bedelleri konularına açıklık getirerek katılımcıların sorularına yanıt verdi.