DP Adana İl Başkanı Meral Öner yaptığı basın açıklamasında şunları söyledi:
"Medya üzerinde uzun süredir var olan baskıların yeni bir aşaması. Uzun süredir Türkiye bir diktatörlük gibi yönetiliyor. 
Her alanda baskı var ama galiba en çok basında hissediyoruz. Bugün gerçekleşen operasyon da onun önemli bir aşaması. 
Artık sesini beğenmediği medya organına el koyup başına kendi yandaşın getirecek kadar pervasızlaşmış bir iktidarın yeni bir adımı." diyen Meral Öner "Bu baskılara karşı birlikte mücadele edeceğiz. Yılmayacağız. Biz hep burada olacağız. Teslim olmayacağız. 
Görüşü ne olursa olsun, sicili ne olursa olsun, hangi hükümete partiye destek verirse versin, dayanışma duygularımızı ifade etmeye geldik. 
Hiçbir korkumuz yok ama onlar korkuyor. Bir korku sonucu bunu yapıyorlar zaten. Bu kadar korkutmuş olmaktan da memnunum, siz de memnun olun.  Bu korkuyu yaratabildiyseniz, doğru yoldasınız demektir."dedi. 
DP Adana İl Başkanı Meral Öner "Beni asıl korkutan, bu baskı karşısındaki sessizlik. Bazı medya organlarını hala bunu görmemesi ve sıranın kendilerine gelmesi. Artık o noktayı geçtik. 
Herkesin, sırasının kendisine gelmemesi için harekete geçmesi. Herkesin bu sahiplenmeyi yapması lazım. Sen ben yok, topluca göğüslememiz gerekiyor bunları. 
Bunun devam ettiğini de görüyorum. Ama herkes biliyor ki, 1 Kasım'dan sonra bu baskıların bedelinin ödendiği günler başlayacak.  Zaten korkunun temelinde de bu yatıyor." açıklamasını yaptı.
DP Adana İl Başkanı Meral Öner yaptığı basın açıklamasının devamında "Hiçbir dönemde iktidarın iki dudağının arasında bir medya olmadı. Askeri dönemi de gördük, ama bu kadar uzun sürmemişti.  Tahakküm bu kadar pervasızlaştığını görmedim. Eğer sağlam durabilirsek, dayanışma sergileyebilirsek özgür bir Türkiye bekliyor bizi ileride. 
Tek bir partinin, kişinin, zümrenin baskıcı anlayışına karşı 69 sene evvel “millet” diyerek yola çıkan Demokrat Parti, bugün, tek bir kişinin şahsi hülya ve ihtiraslarına ve muhalefet zırhına bürünmüş siyasal partilerin çözümsüzlük üreten, milleti kendilerine mahkum hissettiren tavrına karşı,  “Mahkum değilsin!... Başka bir Türkiye Mümkün” demektedir.
Sevdası millet, sevdası memleket olan, dün sevdası için yargılanan, zindanlara, dahası darağaçlarına yollanan bu Demokrat gelenek, yine aynı adanmışlık ruhu içinde millet davasının dışında bir kaygı gütmeden milletin hizmetkarı olmaya taliptir. Ve maalesef, 69 yıl önce varlık nedeni haline gelmiş tehlike ve riskleri Türkiye için yeniden görmekte ve kaygılanmaktadır. 
Temel hak ve hürriyetlerimizin her geçen gün yeni bir yöntem ve söylemle gasp edildiği ülkemizde gayemiz, ifade hürriyetinin, inanç hürriyetinin ve  girişim hürriyetinin sağlandığı korkularından arınmış, huzur içinde yaşayan insanların var olduğu bir ülkenin yeniden inşasıdır.
Demokrat Parti, geçmişten bugüne sahip olduğu kurumsal hafızası, kadro ve fikir derinliği ile Türkiye’nin muasır bir medeniyet olması yolunda kat ettiği mesafedeki emeği ile “Yeni Nesil Türkiye Programı” ile adaleti, huzuru, barışı, birlik ve beraberliği, hayatın her alanında fırsat eşitliğini, güvenli bir toplumu, yeniden “üreten”, kendi kendine yetebilen “Büyük Türkiye”yi ve demokrasiyi vaadetmekte ve tarihe bir not düşmekte, söz vermektedir." dedi.