Kaynak: Cumhuriyet
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, İktidarın demokratik parlamenter sistem yanlısı ‘Hayır’cıları dağıtmak istediğini belirten CHP lideri “Bu demokrasi pastasını bizim büyütmemiz gerekiyor” dedi.

Kılıçdaroğlu, referandum sonrasında partisinin içinden yükselen “olağanüstü kurultay, cumhurbaşkanı adaylığı, tek adamlık” eleştirileri ile ilgili başlayan tartışmaların artık “geride kaldığını” belirterek, “Biz hayal kırıklığı yaratmadan, bu birlikteliği güçlendirerek, paydayı büyüterek yolumuza devam etmeliyiz. İlkeleri belirleyip, o çerçevede adaylar belirlersiniz. O, A kişisi mi olur, B mi, C mi olur, bugünden bilemeyiz. Doğmamış çocuğa don biçmek gibi olur” dedi. Kılıçdaroğlu, Deniz Baykal’ın açıklamalarını ise “Siyasetteki birikimini kamuoyuyla paylaştı” diye değerlendirdi.

CHP’nin dünkü grup toplantısı sonrasında Meclis’te görüştüğümüz Kılıçdaroğlu, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin dünkü grup toplantısında bir kez daha gündeme getirdiği “idam” tartışmasıyla ilgili “Doğru bulmuyorum” yanıtını vermekle yetindi. Kılıçdaroğlu’nun sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:

- Hiç beklenmeyen bir anda parti içinde genel başkanlık tartışması başlatılmasında sizce niyet, kasıt nedir?

Bu tartışmaların geride kaldığını düşünüyorum samimi olarak. Arzu eden arkadaşların elbette en doğal hakkıdır genel başkan olabilirler, onlara salon da tutarım, isterlerse delegeleri davet ederim, gelip konuşma yapsınlar. Benim demokratik standardımda bu var. Yani böyle kavgaya yer yok. İnsanlar gelirler, genel başkanlığa aday olurlar saygı gösteririz, kazanırlarsa genel başkan olurlar saygı duyarız.

- Olağanüstü kurultay tartışması kapandı o zaman...

Zaten olağanüstü ile olağan arasında 5-6 ay fark var. Kurultaylar partisi CHP diyorlardı, şimdi AKP kurultaylar partisi oldu. Son dönemde kaç tane kurultay yaptılar. Benim genel başkanlığım döneminde sadece bir tane olağanüstü kurultay oldu.

- CHP’deki parti içi tartışmalarda Saray’ın parmağı var, dediniz...

Ben kapalı bir toplantıda bana gelen duyumları milletvekili arkadaşlarımla paylaştım. Yüzde 49’dan resmi olarak yüzde 49, bize göre yüzde 50’nin üzerinde. İktidar kanadının rahatsızlık duyması kadar doğal bir şey yok. Dolayısıyla demokrasiyi, demokratik parlamenter sistemi hedefleyen bu yüzde 49’luk kitleyi dağıtmak isteyecektir 2019’u hedefleyerek. Bu yüzde 49 sadece bizim değil, diğer partilerin de, sivil toplum örgütlerinin de bu konuda duyarlı olması lazım. Bu demokrasi pastasını bizim büyütmemiz gerekiyor. Bu konuda herkesin çaba harcaması gerekiyor. Bizim de çaba harcamamız gerekiyor.

- Sizin hedefiniz, milletvekili seçimine seçimine odaklı bir çalışma yürütüp, bunu cumhurbaşkanlığına taşımak mı, yoksa cumhurbaşkanı seçimine odaklı bir şekilde parlamenter sistemi savunmak mı?

Benim tek başıma biz böyle yapacağız demem ve onların düşüncelerini almadan düşünce beyan etmem doğru da olmaz, şık da olmaz. Ben mesela cuma günü Temel Karamollaoğlu ile görüşeceğim. Oturup konuşacağız. Sonra diğer siyasi partilerin genel başkanları ile de oturup konuşacağız. Yani demokrasi paydasında, demokratik parlamenter sistem paydasında görüş alışverişi yapmanın çok değerli olduğuna inanıyorum. Bu hem ilişkilerin güçlenmesini sağlayacak. Hem Türkiye’deki demokratik standartların yükselmesi konusunda ortak söylem geliştirmelerine katkı sağlayacak. Onun için değerli sayıyorum.

- Size inanan bir kitle var, siz o kitleyi konsolide ettiniz sonuçta, sizden başka da temsil ettiğiniz kesimde başka bir aday yok?

CHP olarak temsil ettiğimiz kesim ama diğer kesimler de var. Onlar da bu süreçte düşünecekler, oturup konuşacaklar. Hayır paydasında nasıl buluştuk? Demokratik parlamenter sistem konusunda ortak görüş birliği vardı. Şimdi bu görüş birliğinden bizim yola çıkmamız lazım, tek adam rejiminden Türkiye’yi kurtarmamız gerekiyor. Asıl referandum çalışması bana göre 16 Nisan’dan sonra başlamıştır. Çünkü bizim söylemlerimize hep, Kılıçdaroğlu doğruları söylemiyor, diye kamuoyuna duyurdular. Şimdi benim doğruları söylediğim aşama aşama görülüyor. Cumhurbaşkanı’nın partiye gelmesi, üye olması, yarın genel başkan olması... Ortada etik bir sorun var. ortada etik bir sorun var. Cumhurbaşkanı seçilirken tarafsız olacağım diye seçildi, tarafsız değil artık dolayısıyla halka verilen söz tutulmamıştır, halk aldatılmıştır bu süreçte.

- Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimi öncesi bir ittifaklar süreci başlar mı?

Onu bilemem o sorunun cevabını ben veremem, bugün veremem. Günün koşulları ne olur, bilemem. Rahmetli Süleyman Demirel diyordu ya, siyasette 24 saat çok uzun süredir diye... Hayırda bir ittifak oldu. Hayırlı parti diye Meral hanım bunu tanımladı. Doğal ittifak yani. Sonuçta ortaya çıkan tablo, partilerin seçim bildirgeleri hepsi zaman içinde bakılır görülür.

- CHP geçmişte ‘kutsal ittifak’ denilen yöntemlere kapalı kaldı....

Toplumu ayrıştıran ve kutuplaştıran ittifakları doğru bulmuyoruz. Bu bir ideoloji bağlamında olabilir, etnik bağlamda da olur, bunu doğru bulmuyoruz. Demokrasi paydasında bu bir ittifak olmanın ötesinde bir olay, uygar dünyayla bütünleşmenin yolu o. Dolayısıyla burada yapılacak birliktelik bizim için çok değerli. Bunu alıp geçmişteki ittifaklara benzetmek de doğru değil. Oradaki anlayış, koşullar farklıydı, buradaki farklı.

- Deniz Baykal, 7 Haziran’dan sonra Cumhurbaşkanı’nı ziyaret etmişti, referandumdan sonra da parti içinde çıkışıyla tartışma başlattı. Baykal’ın zamanlaması size ilginç geliyor mu?

Deniz Bey siyasetteki birikimini kamuoyuyla paylaştı.

‘Görüş değil, çalışmayı ekledik’

Kılıçdaroğlu, referandum sonuçlarıyla ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski başdanışmanı ve Ombudsmanlık Kurumu Başkanı Şeref Malkoç’tan görüş aldıkları yönündeki haberlerle ilgili de basına serzenişte bulundu. Kılıçdaroğlu, “Ombudsmanlık kurumunun yaptığı çok güzel bir çalışma var, o çalışmayı biz alıp dilekçeye ekledik. Bize verilen görüş değil. Kaldı ki ombudsmanlık kurumuna başvurabiliriz, bu yanlış mı? Daha önce Cumhurbaşkanı’nın tarafsızlığı ile ilgili başvuru yapmıştık, uzun süre cevap vermediler, sonra da ‘görev alanımızda değil, bu konuya giremeyiz’ cevabı verdiler” dedi.

‘Adaylık için çok erken’

- Siz genel başkanlık ve cumhurbaşkanlığı adaylığı konusundaki tavrınızı ayırdınız. Net soralım, cumhurbaşkanlığına aday olacak mısınız, olmayacak mısınız?

Bu soruya tek başıma benim cevap vermem kadar yanlış bir şey olamaz. Hayır oyunu kullanan demokratik parlamenter sistemi savunan bir kitle var. Bunlar toplumun yarısını oluşturuyor. Siz bu kitleyi tamamen bir tarafa bırakıp, CHP genel başkanı olarak çıkıp, yüzde 49 sadece size aitmiş gibi bir hava yaratıp aday belirleme sürecine girerseniz yanlış olur. Biz hayal kırıklığı yaratmadan, bu birlikteliği güçlendirerek, paydayı büyüterek yolumuza devam etmeliyiz. Daha çok ilkelerden yola çıkarak çaba harcamamız gerekiyor. Kişilerin isimlerini bugünden telaffuz etmek kadar yanlış bir şey yoktur. Biz ilkelerden yola çıkmalıyız. O ilkeleri çerçevesinde adaylar da belirleriz. O A kişisi mi olur, B mi, C mi olur, bugünden bilemeyiz. Hani derler ya doğmamış çocuğa don biçmek gibi. Böyle bir tablo yok bugün...

‘Fransa’daki sonuç ilginç’

- Fransa seçimini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bağımsız aday çıktı partiler üstü kimlikle seçilebildi, Türkiye’de de olabilir mi? Aşırı sağın zemin kaybettiği düşüncesindeyim. Her seçimi ve sonucunu dikkatle izlemek gerekiyor. Fransa kendine özgü bir ülke, demokratik standartları bir hayli gelişmiş bir ülke. Dolayısıyla bütün partilerden bağımsız bir kişinin çıkıp başkanlık koltuğuna oturması gerçekten ilginç. Demek ki verdiği mesajlarla pek çok siyasi partiden oy alabiliyor. Önümüzdeki süreç içinde cumhurbakanı adayları da büyük ihtimalle Fransa’daki, uygulamaları dikkate alacaklardır. Önemli bir deneyimdir.

‘Yaklaşık 7 milyon işsiz var’

CHP grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye’de ekonominin çöktüğünü söyledi. Kılıçdaroğlu “Yeni düzenleme ile AKP’lileri hakim yapacaklar” derken ‘parti devleti’ uyarısını yineledi.

Kılıçdaroğlu’nun grup toplantısında verdiği mesajlar özetle şöyle:

Ekonomi çöktü herkes bilsin: Referandum sürecinden geçtik, Türkiye’yi uçuracaklardı. Fiyatları uçurdular. Enflasyon uçtu. İşsizlik 7 milyona yaklaştı. Ankara’da ki beylerin çocuklarının bir eli yağda bir eli balda, iş aramıyor. Sanıyorlar ki tüm gençler öyle. Ekonomi çöktü, bunu herkes bilsin. Devletin bütün kurumlarında büyük bir çöküş yaşıyoruz. Liyakat sona erdi. Ya bir partiye ya bir cemaate mensup olacaksınız. Bilgi, birikim, deneyim yok.

Mağdurlara destek vereceğiz: Şimdi bir sürü insanı KHK’larla görevlerinden attılar. İçinde hakimi savcısı var, üniversite hocası var, iki tane genç arkadaşımız ölüm orucu tutuyorlar, onları buradan saygıyla ve sevgiyle anıyorum. Barış bildirisini imzaladı diye eğer bir öğretim üyesini görevinden atıyorsanız veya ona devlet olarak sahip çıkmıyorsanız, biz bu sürecin karşısındayız. Bu sürece destek vermeyeceğiz. Onlar haklarını geri alıncaya kadar onların her türlü mücadelesine her türlü desteği vereceğiz.

AKP’lileri hakim yapacaklar: Özel bir düzenleme var. Avukatlık mesleğinden de hakim alınabiliyor. Şimdi yapılan sınav ve atamalarda farklı bir tablo var. İktidar partisinin mensupları hakim savcı olarak atanıyor. 7 Haziran seçimlerinde AKP Adana, İstanbul, Adıyaman, Nevşehir milletvekili adayları, Taşköprü ilçe başkanı... uzun bir liste. Bunları getirip hakim yapacaklar. Düşünün seçime girmek için istifa edip kazanmadığı zaman dönemiyor, fakat bir partinin kimliğini taşıyanı hakim yapıyoruz. Buradan HSYK’ya seslenmek istiyorum. Siz yargının saygınlığını korumak istiyorsanız, ve her biriniz onurlu bir görev yapıyorsanız bu tabloya izin vermemeniz lazım.