Yaptığı açıklamada Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına bariyer kurularak engellenmesini de hoş karşılamayan Öztanrıöver,” Başbakan, ‘19 Mayısta kutlamalarını isteyen istediği gibi kutlasın halkı statlara mahkûm etmeyin millet nerede istiyorsa orada kutlasın’ demişti. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramında ise  ‘sokaklarda kutlayacağınıza  neden hipodroma gelip kutlamadınız’ diyor. ‘Öyle hileyle ve cebren eski Meclisin önünde toplanıp eski cumhuriyete sahip çıkamazsınız’ diyor. Başbakanın Eski Cumhuriyet söylemi bir gaftır. Eğer gaf değilse Başbakanın kafasında Mustafa Kemal’in kurduğu Cumhuriyetten başka bir Cumhuriyet mi vardır? Ülkemizde Cumhuriyet Bayramını görsel şovlarla değil, yürekten kutlanmasını istiyoruz. Cumhuriyet kutlamaları devlet ve milletin kucaklaşması ile kutlanır”.

 

CUMHURİYETE SAHİP ÇIKANLAR İLLEGAL ÖRGÜT DEĞİL

Öztanrıöver, Başbakanın ‘Hipodrom da hem devlet hem de millet vardı’ diyor. Peki, meydanlardaki 100 binler millet değilmiydi? Halk değilmiydi? Bu insanlar kimlerle, ne ile kucaklaşmak istiyorlardı. Bu insanların ellerinde başka ülkelerin bayraklarımı vardı? Başka bir rejimin arkasından mı gidiyorlardı? Ağızlarında küfür, ellerinde silah mı vardı? Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurucusu Mustafa kemal Atatürk’e sahip çıkanlar, devlete baş kaldıranlar illegal örgüt mensuplarımıydı? Yoksa devletin Bağımsızlığı ve Cumhuriyet rejiminin tehlikede olduğunu düşündüklerinden artık yeter mi diyorlardı? Bu yaşanan olaylar veya yaşatılmak istenilenlerden anlaşılıyor ki iktidar, bu milleti çok hafife almıştır. Milletin tevazusunu, sessizliğini yanlış değerlendirmiştir. Bu millet mazlum bir millettir. Devletine, idaresine bağlı bir millettir. Ancak Vatanın Bütünlüğü, Milletin Bağımsızlığı, Cumhuriyet Rejiminin devamlılığı ve Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün devrimleri ile kazanımları söz konusu olduğunda, birer damla olan insanlar bir gecede bir araya gelerek, sel olurlar. Çanakkalede de Milli Mücadele böyle olmuştur. Bu millet devletine, Cumhuriyetine ve Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’e nerede, nasıl, ne zaman sahip çıkacağını kimseye sormaz ve izin almaz. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan her yurttaşın bu servetlere sahip çıkmak ve canı pahasına korumak yükümlülüğü ve mecburiyeti vardır”.