AK Parti Adana Büyükşehir Belediye Başkan Aday Adayı Şekip Karakaya, AK Parti İl Binasında resmi adaylık başvurusunu yaptı, ardından basın toplantısı düzenledi. Kalabalık partili grubun eşlik ettiği toplantıda Karakaya, Adana’yı, yaşanabilirlik ve gelişmişlikte dünyanın 15. kenti yapmak için halka ve şehir dinamiklerine birlikte çalışma çağrısı yaptı. 


Adana’da kavgayı bir kenara bırakıp, kentin potansiyelini doğru projelerle, Adanalılar lehine harekete geçirmek için 6 aylık psikolojik bir hazırlığa ihtiyaç olduğunu söyleyen Karakaya, “Ömrümün son 32 yılını kentlerle uğraşarak geçirdim. Kent geliştirme uzmanıyım. Benim profesyonel işim kentleri akıllandırmak, kentlere marka değer kazandırmaktır. Adana’nın sadece 6 aylık psikolojik dönüşüme ihtiyacı var. Kent içinde de en az 12 kentsel dönüşüm gereksinimi mevcut. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı da dönüşüm projelerine büyük destek veriyor.  Adana’nın sürekli geriye gitmesi kader değildir.  Sorunları kendimizin yarattığını kabul ederek, çözümünü  de kendimizin gerçekleştireceğine inanarak çalışmalıyız. Adana’nın çıtası Konya, Kayseri, Trabzon, Gaziantep olmaz. Bu kentin çıtası dünyanın 15. kenti olur. Hepinizi gelişmişlikte ve yaşanabilirlikte dünyanın 15. sırasına gelmiş bir kent için birlikte çalışmaya davet ediyorum. Mitolojideki Phoenix kuşu gibi küllerimizden yeniden doğacağız. Türkiye, Adana’nın dev adımlarla gelişme sürecini şaşkınlıkla, hayretle, imrenerek izleyecek” dedi.

OLUŞTURDUĞUMUZ SORUNLARI, KENDİMİZ ÇÖZECEĞİZ

“Sorunların çözümünü başkalarından beklemeden, nedeninde bizim eylem ya da eylemsizliklerimizin de bulunduğunu problemlerin çözümü için birlikte hareket etmeliyiz” diyen Karakaya, “Rahmetle andığım Turgut Özal’dan bu yana başlayan kentleşme hareketi, iç göç olgusunu başlattı. Göçle gelen insanlara iş veremezseniz, siz kentleşmek isterken, kentlerinizi de köyleştirirsiniz. Varoşlaşma ve gettolaşma Türkiye’nin en temel sorunlarından birisi haline dönüştü. Adana, Türkiye’de çeşitli gerekçelerle bu harekete maruz kalmış, bu hareketin olumsuzluklarını çok yoğun yaşamış kentlerden birisi. 1983’ten bu yana Adana’ya göç eden kardeşlerimiz var. Bu kent için yeni bir durum ortaya çıkmış. Biz Adana’da ortak yaşam değerleri oluşturma konusunda ve kentin ortalama toplam değerler sistemini yükseltme konusunda ne yazık ki bir yığın gerekçeyle bu meselenin altından kalkamamışız. Adana gibi 1839’da tarımsal faaliyetlerine başlayan, 1890’da Türkiye’de ikinci olarak sanayileşen, bugün bankalarında 16.3 milyar dolar ekonomi dışı kaynak bulunan bir  kentte bir takım sorunlar, şehrin gelişimini engelleyici bir duruma dönüşmüş” şeklinde konuştu.

DÜNYANIN EN GELİŞMİŞ ŞEHİRLERİNDEKİ YAPIYI ADANA’DA OLUŞTURABİLİRİZ

Adana’nın tarımında, ekonomisinde, sosyal yaşamında, günlük yaşamında sorunlar bulunduğunu anlatan Karakaya, “Aslına bakarsanız Adana bu sorunların hiçbirisine muhatap olacak bir kent değil. İşim gereği ekibimle birlikte dünyanın her yanına gittim. Dünyanın en gelişmiş kenti Avusturya’nın Viyana ve Kanada’nın Vercauteren’ şehirleridir. Buralarda oluşturulan yapıyı Adana’da oluşturmak için çok bir çabaya gerek yok ama siz bilgi teknolojilerini ve bilgiyi sonuna kadar kullanmayı kararlaştıracaksınız. Yaptığınız hiçbir faaliyet  bilginin, aklın dışında olmayacak. Bakarsanız bugün dünyada yaratılan bütün değerler kentler üzerinden inşa ediliyor. Kent ekonomileri, kentlerde oluşturulan marka değerler, o kentin yapısını ortaya çıkarıyor. Adana’ya bir yandan baktığınızda sorunlu bir yapı görüyorsunuz kuşkusuz, fakat bir tarafa da baktığınızda Adana’da, Berdan’ı da sayarsanız debisi yüksek 3 nehrin her gün aktığını görüyorsunuz. Nehirler akıyor, siz bakıyorsanız, nehirler sadece akmaya devam eder. Bir diğer taraftan bakarsanız Adana 35-40 bin kişilik bir bilim yuvasına sahip. Bir çok gösterge bakımından Çukurova Üniversitesi Türkiye’nin en önemli bilim yuvalarından birisi. Ancak şehirden kopuk bir üniversite olduğunu da görüyorsunuz. Halbuki 40 bin kişilik bir gençlik ordusunun doğru bir projeyle kent yaşamına aktarıldığını düşünün . Bütün sorunlarla ilgili müthiş çözümler üretebilecek bir kaynak var orada” diye konuştu.


BÖLGENİN HAKİMİ VE PATRONU ADANA OLMALI

Normalde Adana’nın Malatya’dan Mersin’e kadar olan bir bölgenin hakimi ve patronu olması gerektiğini vurgulayan Karakaya sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu gerçeğe bölgedeki iller karşı çıkmaz. Ancak siz bunu unutur Konya’yı, Kayseri’yi örnek almaya, onlara gıpta etmeye ve hedefe onların geldiği noktayı koymaya başlarsanız moral gücünüzü kaybederseniz. Adana’nın hedefi Konya, Kayseri olamaz. Adana’nın hedefi dünya kenti haline gelmek olmalıdır. İnsan gücü var fakat yetiştirdiğiniz üniversite mezunu çocukları artık bu kentte tutamıyorsunuz. Onlar için gerekli altyapıyı ve sosyal olanakları sağlayamıyorsunuz. Halbuki başka kentlerin çocukları ‘Adana gibi harika iklimi olan şehir, nisan ayında şehir güzel kokulardan insanın başını döndürür, bir gül fidanının yanına diktiğiniz sopa, gül yeşermeden önce yeşerir’ desinler istersiniz.”

AKIL TERİ DE LAZIM ARTIK-ADANA İÇİN 1 YILDA 150 PROJE YAZDIM

1 yıldır Adana için 150 proje yazdığını anlatan Karakaya, “Oturdum dedim ki; ‘Tam 30 yıldır kentlerle uğraşıyorsun. Türkiye’de 38, Avrupa’da 3 ödül aldın. Peki insanlara daha fazla nasıl katkısı olur?’ Buradan hareketle oturdum akıl projeleri yazdım. Projelerin çoğunu tescil ettirdim. Çünkü artık kentler akıllanmalı. Kentlerde siz, insanı odaklayarak, insanın yaşamını etkileyen bütün unsurları, onun artık bir belediye binasına gitmesine gerek kalmadan, hazırlanmış 30-40 yıllık mastır  planlarla, ama insanı odaklayan, bütün sosyal katmanları kucaklayan bir yapıyı oluşturmalısınız. Onun için düşündüm ki; akıl teri çok güzel ve aktığı zaman mutlu olursunuz, fakat akıl teri de lazım artık” dedi

TÜRKİYE, 1 TÜNEL İÇİN 5 BUÇUK MİLYAR DOLAR HARCAYABİLECEK SEVİYEYE GELDİ

Türkiye’nin gelinen noktada önemli aşama kaydettiğine değinen ve İstanbul Boğazı’nın altına yapılan bir tünel için 5 buçuk milyar  dolar harcayacak seviyeye ulaştığını bildiren Şekip Karakaya, şöyle devam etti: “Aday olurum ya da olmam, bu benim taktirim değil. Başvurumu yapıyorum. Bu çatı altında olmaktan da mutluluk duyuyorum. Ben bir Mülkiyeliyim, ekonomistim. Bu rakamın önceki dönemlerde 8 bakanlığın toplam bütçesinden fazla olduğunu biliyorum. Buradan bakarak bu hareketin neresinde olursak olalım, Türkiye’nin kalkınmasına katkıda bulunabilirim diye düşündüm. Doğduğum, tozunu yuttuğum , feyz aldığım, bana göre gerçek aşk Adana için ‘Yaz kardeşim projeleri. Aday olup olmamanın önemi yok, yaz ve kim aday  olursa, uygulayacak olana ver ve yardımcı ol’ dedim kendi kendime. Bu projeleri açıklayacağım.”

DEMOKRASİNİN BÜTÜN YÖNLERİYLE UYGULANDIĞI BİR KENT OLMALI ADANA

Adana’nın yerel demokrasinin bütün yönleriyle uygulandığı örnek bir kent olması gerektiğinin altını çizen Karakaya, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Adanalı kavramının öne çıktığı, hiçbir etnik, sosyal grubun, hiçbir alt kimlik yaklaşımının söz konusu dahi olmadığı, hepimizin Adem’le Havva’dan beri kardeş olduğumuz gerçeğinin altını çizerek, Adanalı üst kimliğinin bir onur, iftihar vesilesi olduğu bir kent haline getirmek lazım Adana’yı. Bunun için, Adana’yı herkesin gıpta ettiği bir kent haline getirmek için çalışmak gerekiyor. Adana’yı ve bütün kentleri, Ankara’nın desteğinden, yardımından muhtaç kaldığında, biçare halde olmaktan kurtarmak gerekiyor. Bu; şehirdeki kent dinamiklerinin, ekonomik, sosyal, kültürel dinamiklerin, eğitsel faaliyetlerin, demografik analizlerin üst seviyede yapılması ve Adana’nın kendi olanaklarıyla, Türkiye ve dünyanın önemli kentlerinden biri haline gelmesini sağlamak demektir. Türkiye’deki açılım politikasının en rahat uygulanacağı bölgenin bu bölge olacağını ben biliyorum. Adana Güçbirliği Vakfı Başkanlığım döneminde arkadaşlarla birlikte bu konularda çok çalıştık. Diğer bölgelerde ‘Adana bu sorunu böyle çözdü. Biz de aynısını yapalım’ denilmeli, örnek teşkil etmeli. Temel hedeflerimizden birisi de budur.”

BİR ZİNCİR, EN ZAYIF HALKASI KADAR KUVVETLİDİR

Bütünşehir statüsüne kavuşan Adana Büyükşehir Belediyesi’nin bütün ilçeleri birlikte değerlendirilmesi gereken bir yapı oluştuğunu söyleyen Karakaya, “Bir zincir en zayıf halkası kadar kuvvetlidir. Ceyhan’ın, Karataş’ın, ücra köyümüzün sorunu, hepimizin temel sorunudur. Bu düşünceyi kafamıza kazımamız lazım. Kötü olan yerlerden, iyi olan yere göç artıyor. Sorunların çözümünü yerinde yapmak en doğru ve akılcı olan yöntem. Soy ağacına bakarsanız 200 yıllık Adanalıyım, fakat kente yeni gelmiş ve geleceğini burada şekillendirecek, bu şehrin ekmeğini yiyecek, havasını soluyacak, suyunu içecek kişilerden kendimi farklı görmüyorum.” diyerek görüşlerini açıkladı.