CHP'li Bulut Şunları söyledi:
“Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde 600 bin kamu işçisine dayatılan düşük zam teklifi üzerine Türk-İş’in anayasal hakkını kullanarak aldığı grev kararını, ‘milli güvenlik’ gerekçesiyle 60 gün süreyle ertelemiştir.
Bu karar; emekçiye verdiği sözü tutmayan, kamu işçisini 7 aydır masada oyalayan iktidarın, yıllardır işçi sınıfının en temel hakkı olan grev hakkını çeşitli bahanelerle gasp etmesinin son örneğidir.
Soruyoruz:
Yoksulluk sınırının altında yaşamaya mahkûm edilen işçilerin ekmek mücadelesi mi milli güvenliği tehdit ediyor?
Yoksa o işçilerin alın terini sömürenler mi asıl tehdidi oluşturuyor?
İktidar, yıllardır ‘milli güvenlik’, ‘genel sağlık’, ‘ekonomik ve finansal istikrar’ ya da ‘şehir içi toplu taşıma hizmetlerinin bozulması’ gibi bahanelerle grevleri yasaklamakta; sendikaları susturmakta ve emeğin sesini zorla boğmaktadır.
Ancak aynı iktidar, maden ocaklarında patlayan grizuyu, göçükleri, asansörlerden düşen işçileri, iş kollarının hemen hemen her sektöründe yaşanan ölümleri, taşeron cehennemini ve denetimsiz ve güvencesiz çalışma koşullarını görmezden gelmektedir.
Bugün Türkiye, iş cinayetlerinde Avrupa’da birinci, dünyada ise en üst sıralardadır.
Soma’da, Ermenek’te, Amasra’da, Bartın’da ocaklar mezara dönmüş; yüzlerce can karanlığa gömülmüştür. Her facianın ardından aynı yalan tekrar edilmiştir: ‘Kader.’
Oysa bu katliamlar kader değil; örgütsüz ve sahipsiz bırakılan emeğin, denetimsizliğin ve açgözlülüğün sonucudur!
Grev hakkı da sendikal örgütlenme özgürlüğü de toplu pazarlık hakkı da Anayasa’nın güvencesindedir.
Hiçbir keyfi karar, hiçbir siyasi bahane bu hakları gasp edemez.
Bugün milyonlarca emekçi açlık ve yoksulluk sınırında hayatta kalmaya çalışırken, grev hakkının ‘milli güvenlik’ bahanesiyle engellenmesini kabul etmiyoruz. Emekçinin gerçek düşmanı, grev hakkını ‘tehdit’ görenler ve alın terini çalanlardır.
Hangi bahaneyi üretirlerse üretsinler, ne kadar yasaklarlarsa yasaklasınlar; emeğin onuru için verilen mücadele sürecektir.
Çünkü bu ülkenin gerçek gücü; sarayların ihtişamında değil, işçinin nasırlı ellerinde biriken alın terindedir.”