Eminim ki, an itibariyle okumaya başladığınız makalenin başlığı dikkatinizi çekmekle kalmayıp kafanızda farklı soruların oluşmasına da sebep olmuştur. Kendisi ile çelişen bu başlıkta nasıl bir kısırdöngüye girdiğinizi çözmeye çalıştığınızı görür gibiyim. Evet! Yanlış duymadınız. İnsanlık(!) için insan eti projesi, bir hayal ürünü değil. Günümüz dünyasının bir gerçeği(!) olarak sunulmaya başlandı bile. Sizden insanlık(!) için bedeninizi ve organlarınızı bağışlamanız isteniyor.

"Human Meat Project" ( https://humanmeatproject.com/ ), yani "İnsan Eti Projesi" adlı sitede bu çalışmaya ait detaylar yer almakta ve "People For People", yani "İnsan İçin İnsan" sloganı ile kendilerini masum ve insanlık için bir kurtarıcı olarak lanse eden kapitalist, kan emici bir güruh bulunmaktadır. 
Zamanla dünya çapında insan nüfusunun hızla artmasının gıdada, özellikle et ürünlerinde daha yüksek bir talebe yol açtığını belirten bu güruh, bu gerekçelerle neden bağış yapılması gerektiğini kendince haklı(!) temellere dayandırmaktadır. Artan bu taleple birlikte, yerleşim alanları için arazi bulmanın daha zor hale geldiği ve çiftliklerden kaynaklanan karbon gazı salınımının her yıl aratarak devam ettiği ve bu durumun da insan hayatını sürdürülemez hale getirdiği ifade edilmektedir. Bu ifadelerle birlikte, insanların beden ve/veya organ bağışı yaparak kendilerinin alternatif et tüketim seçenekleri yaratarak değişiklik yapabileceklerine inandıklarını belirtmektedirler.

Kendi acizliklerinin farkında olmayan bu güruh, ancak yaratıcıya ait olan yaratma sıfatını dahi kendilerinde mevcut olduğunun izlenimini vermeye çalışmaktadırlar. Tıpkı bir Firavun gibi davranıyorlar ama Hakk karşısında Kızıldeniz'de boğularak helak olacaklarını tahmin dahi edemiyorlar. Tıpkı bir Nemrut gibi davranıyorlar ama Hakkı savunanlar karşısında kendilerini kanadı kırık bir sivrisineğin alt edeceğini düşünemiyorlar bile.     

Bu güruh o kadar insancıl(!) ki, bağış yapmak isteyen kimselere farklı seçenekler dahi sunmaktan kendini alamamaktadır. Eğer bir bağışçı iseniz; iç organlarınız, kanınız, kemik iliğiniz, deri dokularınız ve üreme sisteminiz dahil olmak üzere tüm vücudunuzu ya da yalnızca belirli vücut bölümlerinizi ve/veya belirli organlarınızı bağışlamak konusunda sizlere tercih hakkı tanımaktadırlar. Bağışlamak istediğiniz belirli vücut kısımlarını veya organlarını da seçme hakkınız mevcut bulunmaktadır. Örneğin bir böbrek veya yarım akciğer...

Bağışlamak istediğiniz kadar çok ve az organ seçme hakkını sizlere bırakmaktadırlar. Ne kadar da cömertler! Sizce de öyle değil mi? 
Her şey, sadece insanlık(!) için! İnsan için insan sloganı ile yola çıkan İnsan Eti Projesi kapsamında kimlerin bağış yapabileceği konusu da açıklanmış bulunmaktadır. Bu kapsamda, sağlıklı yaşayan her insan, yaşının kaç olduğuna bakmaksızın vücudunu tüketim için bağışlayabilmektedir. Fakat her bağışçı insan, bulaşıcı hastalığın yayılmasını önlemek için tıbbi olarak değerlendirmeye tabi tutulmaktadır. Bulaşıcı hastalık tespit edilmesi durumunda bağış için başvuru yapan kimsenin başvurusu reddedilmektedir. Her anlamda kendilerini haklı göstermenin yolarını arayan ve insanlık(!) adına çalışmalar yaptığını ifade eden bu kimselerin yine insanlık adına hiçbir proje ve düşüncelerinin olmadığı elbette çok iyi bilinmektedir. İnsanlığa savaş açan bu azınlık, elbette insanlık karşısında kaybetmeye mahkumdur.

İnsan Eti Projesi, insanlara "yaşayan donör" olma imkanı da tanımaktadır. Bu düşünce kapsamında, bir donörden ancak doğal bir ölüm meydana geldikten sonra bağışçının bedeni, onların standartlarına uygun olup olmadığını görmek için değerlendirilmekte ve tüm vücudu böylece alınmaktadır. Eğer ki bağışçı, hayattayken belirli vücut kısımlarını bağışlamak istiyorsa, bağışçıya ömür boyu sürecek sakatlığı göz önünde bulundurması tavsiye edilmektedir. Böylece insan, hayattayken de vücudunun belli kısımlarını onların masalarına bir aş olarak servis edilmesine rıza gösterip ömrünün geri kalanını eksik geçirebilmektedir.

Bir bağışçı hayattayken vücudunun belirli kısımlarını bağışlamak istiyorsa eğer, bunun belli kıstasları bulunmaktadır: Bir bağışçı vücudunun veya organlarının, beyin ve kalp gibi hayati organları hariç olmak üzere belirli bölgelerini bağışlayabilmekte ve bağış yaptıktan sonra yaşamına devam edebilmektedir. Ancak canlı donör olmak bu kimselerin hayatını sonsuza kadar etkileyebilmektedir. Bu kimselerde belli rahatsızlıklar olabilmekte ve bu kimseler, bedensel ve ruhsal olarak bazı zorluklarla bağlı olarak yaşam biçimlerinde değişikliklere maruz kalabilmektedirler. Bu ve buna benzer uyarlılar yapılmakla birlikte, canlı donör olacak kimselerin girdikleri bu yolda ne tür zorluk, risk ve sıkıntılarla karşılaşacaklarını anladıklarından emin olmaları tavsiye edilmektedir. Buna ek olarak da, bu tür olasılıkların bağışçının neyi ne kadar bağışlamak istediği ile ilgili bir durum olduğunun altı çizilmektedir. Bağış yapacak kimseden ciddi bir hayati tehlike oluşturabilecek herhangi bir parça veya organın alınmayacağı da belirtilmektedir. Ne kadar da insancıl(!) bir yaklaşım. Sizce de öyle değil mi? 

Elbette onlar yaptıkları her şeyi, sizin rızanız dahilinde olduğunu gösteren bir sözleşme imzalatmakta ve bu sayede kendilerini garanti altına almaktadırlar. Aslında düşündükleri insanlık değil, elbette kendilerinin sonu gelmeyen menfaatleridir. Kapitalist sistemin vahşi yaratıkları, ellerinde tuttukları küresel güç ile insan nüfusunu azaltma çabasında bulunmaktadırlar. Elbette bunun için kendilerinin bir hesabı, bir planı var. Fakat alemlerin Rabbi olan Allah Azze ve Celle'nin de bir planı var elbet.
        وَإِذْ يَمْكُرُ بِكَ الَّذِينَ كَفَرُواْ لِيُثْبِتُوكَ أَوْ يَقْتُلُوكَ أَوْ يُخْرِجُوكَ وَيَمْكُرُونَ وَيَمْكُرُ اللّهُ وَاللّهُ خَيْرُ الْمَاكِرِينَ

"İnkarcılar seni etkisiz hale getirmek veya seni öldürmek veya seni sürmek için planlar yapıyorlar. Onlar plan kuruyorsa Allah da plan kuruyor. Allah plan yapanların en hayırlısıdır." (Enfal Suresi, 30. Ayet)  

Yakın zamanda yaşanan Covid-19 Salgını, pandemi dönemi, mRNA aşıları, yapay et, Karbon Ayak İzi, nakitsiz yaşam ve benzeri uygulamalar, Küresel Güç sahiplerinin insanlık adı altında insanlık dışı icraatlar peşinde olduklarını ortaya koymaktadır. Kapitalist Küresel Yapı toplumsal ahlak ve düzeni bozan LGBT ve benzeri çalışmaları  desteklenmekle kalmayıp kısırlık olayının hızla arttığı dünyada, kadınların doğum olayını da sonlandırma çabaları içinde bulunmaktadır. Bu kapsamda insansız olarak yapay rahimde üretilen çocuklar kadının doğurganlığına karşı açılmış savaştan başka bir şey değildir. İnsanı özünden uzaklaştıran bu köhne sistem, elbette yok olmaya mahkumdur. Çünkü Hakk gelecek ve batıl yok olacaktır. Hiç şüphesiz batıl yok olmaya mahkumdur. 
وَقُلْ جَٓاءَ الْحَقُّ وَزَهَقَ الْبَاطِلُؕ اِنَّ الْبَاطِلَ كَانَ زَهُوقاً

"De ki: '(Artık) Hakk geldi, batıl zail oldu. Hiç şüphesiz batıl yok olmaya mahkumdur. (Çünkü Hakk gelince batıl batacak, Güneş doğunca karanlık kaybolacaktır.)" (İsra Suresi, 81. Ayet)