Programda, Bulgaristan’da Türk toplumuna yönelik uygulanan asimilasyon politikaları ve yaşanan insan hakları ihlalleri bir kez daha kamuoyunun gündemine taşındı.
Dernek binasında gerçekleştirilen anma programına siyasi parti temsilcileri, sivil toplum kuruluşlarının yöneticileri, dernek üyeleri ve vatandaşlar katıldı. Program, Şehit Türkan Feyzullah ile kısa süre önce hayatını kaybeden Sarıçam Balkan Türkleri Derneği Başkanı Hasan Çetintaş ruhuna ithafen okunan Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı.

Programda konuşan Adana Balkan Türkleri Derneği Başkanı Aziz SAĞIROĞLU, 26 Aralık 1984 tarihinde Bulgaristan’da Todor Jivkov rejiminin askerleri tarafından henüz 18 aylıkken katledilen Türkan Feyzullah’ın, yalnızca bir bebek değil, Bulgaristan Türklerinin kimliğinin, onurunun ve direniş ruhunun sembolü olduğunu ifade etti.
SAĞIROĞLU, 1980’li yıllarda Bulgaristan’da Türk toplumuna yönelik isim değiştirme zorlamaları, Türkçenin yasaklanması, dini vecibelerin engellenmesi ve kültürel baskıların sistematik bir devlet politikası hâline getirildiğini hatırlatarak, bu uygulamalara karşı çıkan birçok soydaşın hukuksuz şekilde cezaevlerine gönderildiğini ve Belene başta olmak üzere işkence kamplarında hayatını kaybettiğini belirtti.
Kırcaali’ye bağlı Kirkova ilçesinin Mogilyane köyünde, asimilasyon politikalarını protesto eden sivillerin askerler tarafından ateş altına alındığını ifade eden SAĞIROĞLU, bu saldırıda Türkan Feyzullah, Musa Yakub ve Ayşe Hasan’ın şehit edildiğini, çok sayıda kişinin ise yaralandığını söyledi.

Konuşmasında duygusal ifadelere de yer veren SAĞIROĞLU, “Biz Balkanlardan bu topraklara yalnızca göç etmedik; acılarımızı, hatıralarımızı, mezar taşlarımızı ve yarım kalan ninnilerimizi de beraberimizde getirdik. Türkan Feyzullah adı, o yarım kalan ninnilerin en acı sembolüdür” dedi.
Anma programında, Balkan coğrafyasında barış, demokrasi ve insan hakları mücadelesinin kararlılıkla sürdürüleceği vurgulanırken, benzer acıların bir daha yaşanmaması için birlik ve dayanışmanın önemine dikkat çekildi.
Program, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün muhacirler hakkında söylediği, “Muhacirler, kaybedilmiş ülkelerimizin milli hatıralarıdır” sözlerinin hatırlatılmasıyla sona erdi.




