Öğlen saat 12:30 gibi çok mutluysan bir sorun var demektir. Çakmak caddesinde yürürken çok gülüyorsan harbiden sorunlusun. Etrafa baktığında seyyar esnafları görürsün. Görürsün ekmek parası mücadelesini… Şarkılarda, şiirlerde geçen haysiyetin en harbisini seyyar esnafın öğle yemeğinde bir buçuk ekmekli tavuk dönerini yerken görürsün… Gece rahat uyumak bizim oralarda iyi bir şey sayılmaz. Kafaya takmamışsan hiçbir şeyi insanlarla beraber değilsin demektir.
Taş köprüde seyyar satıcıların zabıta korkusuyla akşam eve para götürebilmenin telaşını gözünden anlarsın. Taş köprüde yaşlı amcanın baskül koyup önüne 25 kuruşa insanların tartılmasını beklemesini görürsün. Ankara metrosunda olduğu gibi mendil satarken mendillerin yanında uykuya kalan bir küçük kız çocuğuna belki Adana da rastlayamazsın. Ama pembe pamuk şeker satan çocuğu yeni camiden çakmak plazaya giden ara sokakta görebilirsin. İşte kahkahayı unutmalısın bence. Hiç yüzünden düşmeyen unutman gereken alaycı gülümsemeler gibi.
O mahallelerde hala kömür sobasının üzerinde kestane yemenin zevki vardır. Portakal soyulduğunda o sobanın üzerine konur içeri güzel koksun diye. Ve hala mangal yakılırken o evde herkes mangal yakma ustası kesilir. O sokaklarda yürürken gözün isten yanar, burnun duman solur. Oralara varoş denilir Taş köprüden geri kalan mahallelere. Kimine göre belediye hizmeti uğramamış, kimine göre ise Adana kuzeye taşınmıştır. Diğer ilçelerden merkeze götüren otobüsler bile lüks kokar. Ama buradan çarşıya otobüs hep böyle doğal gitmiştir. Buralarda Şahin, Doğan ve Hacı Murat arabalarına sık rastlarsın. Jantları hep Ferrari’ye özenir. Arkasında muhatap alacağın yazı haysiyetimiz var yazısıdır. Memursan hep buradan memur olarak gidersin merkeze ama evine işçi dönmek zorundasın. Akşamın geç saatinde erkekte olsan kadın da yolda tek başına yürüyemezsin. Çünkü parklar akşamları sevda bağımlılarına teslim edilir.
Mutlaka her görünen duvarın bir yerinde ortada kalp ve kalpten çıkan iki okun ucunda iki tane harf yazılır. Çok yerde de Ads yazısını görürsün. Halkın takımı olarak bilinir Adanademirspor. Her tarafta olduğu gibi seçim zamanı “Tek çare …” yazılır, kaldırım taşlarının yoldan tarafına. Seçim yaklaştıkça duvarlarda kaldırımlar gibi çıldırır.
Boğaz köprüsündeki gibi kalabalık değildir Seyhan ile Yüreğir’i bağlayan köprünün üstündeki balıkçılar… Balık tutmak kadar onu tutarken yakılan sigaranın görüntüsü de çarpar gözüne. Merkez parkın çimlerini aydınlatan lambaların mutlaka çoğu kırılmıştır taş atma yarışına giren çocuklar yüzünden. Ya da cono denilen ve Adana’nın hep üzerinde kalmış bir imaj yaratan kişiler tarafından yapılmıştır kimi ne göre…
Kebabın diyarı olan bu şehrin hep adı başka hayvanların etinin karışmasıyla işin içine lekelenmiştir. İki üç serserinin cinayetleriyle hep yanlış tanınmıştır bu şehir. Yazın sıcaklığıyla hep itici durmuştur güzel Adanam. Ama öyle bir sahiplenmiştir ki garibanları, Şehr-i Gariban olmuştur.
Şehr-i Gariban saat 12:30 da işte böyle…