Sevgili okurlar, eskiden bir insanı ortadan kaldırmak için, siyasi suikastler düzenlenirdi.
Hedefteki kişi için kahpe bir tuzak kurulur, kurban ya çapraz ateş, ya da aracına yerleştirilen bir bomba ile ortadan kaldırılarak toplum terörize edilirdi..
Şimdi yöntemler değişti.
Artık adam öldürmede kullanılan en etkin silah “uçkur” kasetleri oldu.
Birini “yok” etmek “gömmek” ve hatta mezarsız bırakmak istiyorsanız eğer, elinize silah ya da bomba almanıza hiç gerek kalmadı.
Kasetli tuzak kurun yeter !
Okyanus ötesindeki profesyonel bir ekip tarafından hazırlanıp servis edilen bu iğrenç kasetler inanın atom bombası etkisi yaratıyor.
Hedefler teker teker imha ediliyor.
Siz ortaya atılan “bunlar partilerin iç sorunlarıdır” gibi, demagojik söylemlere aldırmayın.
Bu söylemler hedef saptırmaktan öteye gitmez.
Sorun, İttihat-Terakki sürecinde başlayan, Türkeş’le günümüze kadar gelen Türk Milliyetçiliği sorunu ile, Cumhuriyet sürecinde geniş halk kitleleri tarafından benimsenen Kemalizm’i tasfiye sorunu.
Onun için de, küresel karanlık güçler, bu iki idelojinin yılmaz savunucularına yöneldiler.
Öncelik CHP Lideri Deniz Baykal’a verildi.
Kemalizm’in parlamento temsilcisi, Deniz Baykal devre dışı bırakıldı.
Cumhuriyet ile yaşıt 90 yıllık CHP, bu karanlık güçlerin hazırladığı “kaset suikastiyle” çok süratli bir şekilde nitelik değişimine uğradı. CHP içindeki tüm Kemalistler temizlendi.
“Kaset suikastçileri” bu kez de MHP’nin peşine düştü.
Daha doğrusu “Milliyetçi” ideolojinin peşine !
Açık hedef Devlet Bahçeli…
Kapalı hedef milliyetçi ideoloji !
Bu nedenle ortaya atılan suikast kasetleri Bahçeli’nin liderliği bırakmasına yönelik.
Adam uçkurunu tutamamış, çenesini tutamamış ama kalkmış Bahçeli’ye “sen git” diyor.
Bu durum size de biraz tuhaf gelmiyor mu ?
Aslında değil.
O gizli ve karanlık ellerde biliyor ki, Bahçeli MHP lideri kaldığı sürece,
Milliyetçileri kontrol etme şansları yok.
Ülkücü gençliği kendi çirkin emelleri uğruna kullanama şansları yok.
Ülkücüleri gaza getirip, sokağa dökme şansları yok !
Çünkü Bahçeli, Genel Başkan olduğu gün Ülkücü gençliği sokak kavgalarının dışında tuttu. Provokasyona gelmelerini önledi.
12 Eylül sonrası ortaya çıkan “Ülkücü mafyayı” MHP’nin kapısından sokmadı.
Bahçeli, kaset suikastlerine prim vermedi ve kararlılığını bozmadı.
Tüm tehditlere boyun eğmeden, yoluna devam edeceğini ısrarla söyledi.
Ama…tehditler hız kesmedi.
Yandaş medyanın köşe kadıları , suikast kasetlerinin bu kez Bahçeli’yi hedef aldığını açıkladılar.
Bir yandan Star gazetesi yazarı Ergun Babahan, bir yandan Zaman Gazetesi yazarı ve Fetullah’ın Türkiye sözcüsü Hüseyin Gülerce, Notradamus’luğa soyunup “yeni çıkacak kasetlerden sonra, MHP seçimlerden çekilecek” kehanetini geliştirdiler.
“Kasetlerin devamı gelebilir, MHP seçimden çekilmek zorunda kalabilir” varsayımları geçtiğimiz haftanın gündeminden hiç düşmedi.
Suikast maşalarının kendilerinden oldukça emin bir halleri var.
Peki ya Milliyetçiler , onlar da kendilerinden bu kadar emin mi acaba ?
Daha açıkçası, milliyetçiler, ideolojilerine ve liderlerine sahip çıkabilecekler mi ?
Yoksa, harcanmasına izin mi verecekler ?
Devlet Bahçeli’nin, Okyanus ötesinde kurgulanan bu kaset suikastlerine kurban edilmesine göz yumulursa eğer, yazıklar olsun onların milliyetçiliğine de insanlığına da…
En başta Enver-Talat Paşa, sonra da Başbuğ Türkeş mezarında ters döner her halde.