Cumhuriyet Halk Partisi Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu, Türkiye-Suriye ilişkilerini Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine taşıdı. Loğoğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını istemiyle verdiği soru önergesinde, “Hükümet izlenen Suriye politikasının ülkemiz ve bölge halkımıza ciddi ekonomik zararlar verdiğinin ve sosyal mağduriyetlere yol açtığının farkında mıdır?” diye sordu.

Faruk Loğoğlu, AK Parti Hükümeti’nin Suriye’deki gerginlik öncesinde Suriye Yönetimi ile ilişkilerinin iyi olduğunu hatırlatarak, “AKP Hükümeti, karşılıklı olarak vizeleri kaldırdığımız, ortak Bakanlar Kurulu toplantıları düzenlediğimiz ve Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi kurduğumuz Suriye’ye karşı bugün bir dizi yaptırım uygulama noktasına gelmiştir” dedi.

Suriye ile yoğun ekonomik ilişkileri bulunan illerden Suriye’ye yönelik ihracatın ve ithalatın azaldığın, bazı illerde de tamamen durduğunu anımsatan Loğoğlu, soru önergesinde şu görüşlere yer verdi:

“2010 Aralık’ta 258 milyon dolar olan ihracatımız 2011 Aralık’ta 92 milyona gerilemiştir. İthalatımız 2010 yılında 32 milyon dolar iken 2011’de 10 milyon dolara gerilemiştir. Nakliye sektörü de Türkiye-Suriye ilişkilerinden kötü etkilenmiş, 2 binden fazla tır ve kamyon şoförü işsiz kalmış, Suriye’ye geçişler daha riskli ve maliyetli hale gelmiştir. Suriye üzerinden Lübnan’a yapılan transit ticaret de durma noktasına gelmiştir. Cilvegözü Gümrük Kapısından geçen tır ve kamyon sayısı 2011 yılında bir önceki yıla göre yüzde 13 gerilemiştir. Nakliyecilerden Suriye sınırında ortalama bin 500 dolar para alınmaya ve kendilerine kötü muamele yapılmaya başlanmıştır.

Resmi rakamlara yansımakla beraber, hacmi yıllık en az 3 milyar doları bulan bavul ticareti sayesinde Mardin, Şanlıurfa, Gaziantep, Kilis ve Hatay illerimizde yaşayan binlerce vatandaşımız aile ekonomisine katkı sağlamaktaydı. Bavul ticareti yaşanan gelişmelerle birlikte durma noktasına gelmiş, binlerce aile zor durumda kalmıştır. Turizm sektörü de iki ülke arasındaki kötü ilişkilerden olumsuz etkilenmiştir. 2011 yılında Suriye başta olmak üzere diğer Arap ülkelerinden gelen turist sayısı yüzde 70’lik bir düşüş göstermiştir. Deniz sınır kapılarından giriş yapan Suriyeli turist 2010 yılında 32 bin kişiyken, bu rakam 2011 yılında 4 bin 300’e gerilemiştir.”

CHP’li Loğoğlu, Suriye ile olan sosyal ve kültürel ilişkilerin de kötü etkilendiğini belirterek, bölge halkının Suriye’deki yakınlarını ziyaret edemediklerini, bölgenin sosyal dokusunun zedelendiğine dikkat çekti.

Loğoğlu, önergesinde “Vatandaşlarımızın kayıpları takip edilmekte midir? Bu kayıplar nasıl telafi edilecektir? Nakliyecilerimizin sorunlarını gidermek için hangi önlemler alınmaktadır? Suriye sınır kapılarının durumu nedir ve bu durumun bölgeye etkileri nelerdir? Suriye sınırında geçimini bavul ticareti ile sağlayan binlerce vatandaşımızın mağduriyetlerinin giderilmesi için yürütülen bir çalışma var mıdır?” sorularını yöneltti.

 

BAŞBAKAN ERDOĞAN TARAFINDAN VERİLEN YAZILI YANIT

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından verilen yazılı yanıtta, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu yana etrafında barış, istikrar, güvenlik ve refah kuşağı oluşturulmasını hedeflediği kaydedilerek, “Bu hedef, ülkemizin stratejik ve ulusal çıkarlarının gereğidir. Ülkemiz bu doğrultuda yakın çevresine sorun yaratma anlayışıyla değil, fırsat penceresinden bakmakta; başta komşularıyla olmak üzere bölgesinde işbirliği anlayışını ikili ilişkilerin temeline yerleştirmek için çaba sarf etmektedir. Bu doğrultuda, Suriye de dahil olmak üzere tüm komşularımızla ilişkilerimiz ve bu ülkelere yönelik politikalarımız, ulusal çıkarlarımız, bölgesel vizyonumuz ve benimsediğimiz evrensel değerler temelinde şekillenmektedir.

911 km kara sınırına sahip olduğumuz Suriye’deki gelişmelerin, dış politika boyutunun yanı sıra ülkemizi ilgilendiren insani ve iç güvenlik boyutları da bulunduğu ortadadır. Bu bakımdan, kamu düzenimiz ve ulusal güvenliğimize muhtemel yansımaları ışığında Suriye’deki olayların en kısa sürede barış ve istikrar odaklı bir seyir kazanması ülkemiz açısından büyük önem taşımaktadır. Tüm çabalarımız bu hedefe yönelik olarak sürdürülmektedir. Ancak Suriye Yönetiminin kendi halkını hedef alan şiddete dayalı politikalarını sürdürmesi, buna bağlı olarak can kayıplarının artması ve insani krizin derinleşmesi nedeniyle ülkedeki durum her geçen gün daha da kötüye gitmektedir. Dolayısıyla bölge istikrar ve güvenliğine tehdit oluşturan Suriye’deki kriz, esasen mevcut rejimin uluslararası toplumun tüm çabalarına rağmen girdiği çıkmaz yolda yürümekte ısrar etmesinden kaynaklanmaktadır.

Suriye’de halihazırda akan kanın derhal durdurulması, insani krizin aşılması ve halkın arzuladığı hür ve demokratik bir Suriye’ye giden siyasi geçiş sürecinin önünün açılması için uluslararası meşruiyet temelinde yoğun gayret gösteren Türkiye, bundan sonra da aynı yönde kararlılığını sürdürecektir. Dost ve kardeş Suriye halkına içinden geçmekte oldukları bu sıkıntılı dönemde yardım elinin uzatılması Türk halkı için vicdani bir borçtur.

Öte yandan, Suriye’deki gelişmelerin vatandaşlarımız üzerindeki olumsuz etkilerinin asgari düzeyde tutulması için her türlü çaba sarf edilmektedir. Bu çerçevede, özellikle nakliyecilerimizin Körfez ve diğer Orta Doğu ülkelerine yönelik mal taşımacılığında karşılaştıkları sorunun aşılması ve Suriye’ye alternatif bir güzergah oluşturulması için gerekli girişimlerde bulunulmuştur. Nitekim, 23 Nisan 2012 tarihinde imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Mısır Arap Cumhuriyeti Arasında Ro-Ro ve Karayolu Transit Taşımacılığına İlişkin İşbirliğine Dair Mutabakat Zaptı” sayesinde söz konusu alternatif güzergah oluşturulmuştur. Ayrıca 12 Mart 2012 tarihinde yürürlüğe konan 2012/2941 sayılı “Doğal Afetler ve Olağanüstü Politik Risk Nedeniyle Meydana Gelen Mücbir Sebeplere İstinaden 6111 Sayılı Kanunda Yer Alan Taksit Sürelerinin Yeniden Belirlenmesine İlişkin Karar” uyarınca Ekonomi Bakanlığımız Libya ve Suriye’yi 2011 yılında meydana gelen olaylar nedeniyle politik riskin gerçekleştiği ülkeler olarak tespit etmiş ve bu çerçevede anılan ülkelerde faaliyette bulunan vergi mükelleflerinin ülkemizdeki alacaklı tüm idarelere ödemeleri gereken tespitler yeniden yapılandırılmıştır. Türkiye ile Suriye arasındaki hudut kapılarının durumuna ilişkin olarak gelinen aşamada25 Temmuz 2012 tarihi itibariyle Suriye ile olan sınır kapılarımız ticari giriş ve çıkışlara kapalı olup, Suriyelilerin ihtiyaçlarını teminen gümrük hizmetleri sürdürülmektedir.” Denildi.