Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili Dr. Müzeyyen Şevkin, Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülüğünde 17 Şubat 1926’da hayata geçirilen Türk Medeni Kanunu ile Türk kadınlarının önemli kazanımlar elde ettiğini vurguladı.
Medeni Kanun’un kabul edilişinin 96. Yıldönümü nedeniyle yazılı bir açıklama yapan Dr. Şevkin, bu kanun ile erkeğin çok eşliliği ve tek taraflı boşanmasına ilişkin düzenlemelerin kaldırıldığını, kadınlara boşanma, miras hakkı, velayet ve malları üzerinde tasarruf hakkı tanındığını hatırlattı.

“TÜRK KADINI YÜKSELMEYE LAYIKTIR”

Öte yandan kadınların siyasi hayatta var olma mücadelesinin de ilk kez 1923 yılında başladığını kaydeden Dr. Şevkin, “Kadınlar, ilk kadın partisi Kadınlar Halk Fırkası’nı, Nezihe Muhittin’in başkanlığında 1923 yılında kurmak istedi ancak partinin kuruluşuna, kadınlara oy hakkı tanımayan 1909 tarihli Seçim Kanunu gereğince valilikçe izin verilmedi. Bu nedenle parti girişimi dernekleşme ile sonuçlandı. Atatürk, bundan tam 96 yıl önce Türk kadınının yerlerde sürünmeye değil daima omuzlar üzerinde, göklerde yükselmeye layık olduğunu tüm dünyaya gösterirken 2022 yılında TBMM’ye sunulması planlanan 6. Yargı Paketi’nde yer alan süresiz nafaka düzenlemesi çaresiz kadınlar için tam bir hayal kırıklığı olacaktır. Zaten yokluk, yoksulluk, ötelenmişlik içerisinde yaşayan, fiziksel, cinsel saldırılara, taciz, tecavüz ve cinayetlere maruz kalan, kadını koruyan yasaların yetersiz kaldığı, sadece kadını değil her türlü saldırıya maruz kalan aile içi fertleri de koruyan İstanbul Sözleşmesi’nin bir gece ansızın anlamsız bir şekilde feshedildiği bu süreçte kadının yeni bir çaresizliğe itilmesi kabul edilemez” dedi.

“VİCDANA DAVET EDİYORUM”

Mahkemelerin erkeğin maddi durumunu göz önüne alarak zaten çok düşük miktarlarda nafaka bağladığını, bu ücretlerin bile çoğu zaman tahsil edilemediğini kaydeden Dr. Şevkin, “Kadınların bir çoğu boşanmaların ardından çocuklarıyla birlikte yeni bir dramla karşı karşıya kalıyor ve yoksulluk içerisinde yaşıyor. Yasayı meclise getirmeye çalışanları sizlerin aracılığıyla vicdanlarının seslerini dinlemeye davet ediyorum” diye konuştu.

“ZİHNİYET BULANIKLIĞI TÜM ALANLARA YANSIYOR”

Kadınlara siyasetin kapısının Belediye Yasası ile 1930 yılında açıldığını, böylece kadınların belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı kazandığını vurgulayan Dr. Şevkin, şu görüşlere yer verdi:
“1934’deki Anayasa değişikliği ile 8 Şubat 1935'te bu kez 17 kadın milletvekili, ilk kez meclise girdi. 1950 yılında ise ilk kadın belediye başkanı Müfide İlhan, Mersin’den seçildi. İlk kadın bakan Türkan Akyol, 1971 yılında göreve atandı. Yaklaşık 100 yıl önce başlayan kadın hareketi, kadınların kazanılmış hakları bu iktidar tarafından adım adım geriye götürülüyor. Ancak kadınlar kazanılmış haklarından asla vazgeçmeyecek. Özellikle son 20 yıllık süreçte kadın istihdamı azaldı, kadın cinayetleri, taciz ve tecavüzler arttı. Ülkeyi yönetenlerin zihinlerindeki bulanıklık ne yazık ki yaşamın tüm alanında kadınlara tam bir hüsran yaşatıyor.

“KADINLAR ADETA TECRİT EDİLİYOR”

“Kadın gülmez, kadın kahkaha atmaz, üniversite mezunu kadın çalışmak zorunda değil, işsizlik oranını kadınlar artırıyor” gibi akıl fukarası bir zihniyet nedeniyle özellikle Anadolu’daki kadınlar, girişimci kadınlar, iş yaşamında, siyasette, ekonomide, kültür-sanatta,  eğitim dünyasında kendine yer bulamıyor.  İşte kadını öteleyen zihniyet nedeniyle; 15 yaş üzeri 30 milyon 695 kadın nüfusundan sadece 10 milyon 723 bini iş gücüne katılabiliyor. 15 yaş üzeri 20 milyon kadın iş yaşamı dışında kalıyor. 9 milyon 635 bin ev kadını hiçbir şekilde iş yaşamına dahil edilmiyor ve adeta tecrit edilmiş vaziyette yaşam mücadelesi veriyor. İş gücünde olmayan kadın oranı yüzde 70’lere dayandı.

“KADINLAR HAYATA YENİK BAŞLIYOR”

Kadın cinayetlerinde yüzde 1400 artış yaşandı. Daha dün ailesi tarafından zorla nişanlandırılan 16 yaşındaki bir kız çocuğumuz bir cani tarafından boğazı kesilerek öldürüldü. Sadece geçen yıl 367 kadın cinayete kurban gitti. Eğitimde kadının adına çok rastlayamaz olduk. Taşımalı eğitim sistemi nedeniyle özellikle kız çocuklarımız bir çok köyde okula gidemiyor. Yerinde eğitimden mahrum bırakılan çocuklarımız hayata yenik başlıyor. Kadın milletvekili, kadın öğretim üyesi, kadın rektör, kadın muhtar, kadın bakan sayısı da oldukça yetersiz. Türkiye’deki toplam 209 üniversitede sadece 17 kadın rektör var. 13 üniversitede kadın profesör bile yok. Türkiye’de toplam 50 bin 157 muhtarın sadece 1071’i kadınlardan oluşuyor.

“HÜKÜMETİN BAKIŞ AÇISINI DEĞİŞTİRMESİNİ BEKLEMİYORUZ”

Türkiye’nin kalkınmasında kadın hareketi ve kadın gücü asla yadsınamaz. Anadolu’daki güçlü kadınlar elbet bir gün kendilerini ifade edebilecekleri alan bulacaktır. Türkiye, her alanda yeni bir kalkınma hamlesine sahne olmak istiyorsa eğitimde, iş yaşamında kadınların gücüne ve becerisine inanarak hareket etmek zorundadır. Hükümetin, artık kadına bakış açısının değişmesini beklemiyoruz. Bu çarpık ve kara düzeni hep birlikte, el ele yürek yüreğe vererek bizler değiştireceğiz. Türkiye’nin aydınlık yarınlara, Mustafa Kemal Atatürk’ün gösterdiği muasır medeniyetler seviyesine ancak ve ancak kadınların gücüyle ulaşacağına inanıyorum.”