Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili Ayhan Barut, Türkiye'de kayıp 100 bin silahın bulunması için Meclis Genel Kurulu'nda iktidarı göreve çağırdı. Geçmişte yaşanan faili meçhul cinayetler ve katliamlardan ders alınmasını isteyen Barut, "Türkiye'de 2014'te 14 bin silah kayıpken, bu sayı 15 Temmuz darbe girişiminin ardından 100 bini aşmış durumda. Bu namluların yarın kime döneceği meçhuldür. Bu korkunç konuyla ilgili derhal adım atılsın" dedi.

ayhan-barut-6kasim

ŞEHİTLERİ ANDI, TERÖRÜ KINADI

TBMM Genel Kurulu'nda CHP Grubu adına kürsüye çıkan Ayhan Barut, Karkamış'taki terör saldırısında yaşamını yitirenleri anarak başladığı konuşmasında, "Onca yokluk, yoksulluk ve imkansızlığa rağmen canıyla ve kanıyla bu vatan için bedel ödeyen Ulu Önderimiz Atatürk başta olmak üzere aziz şehitlerimizi ve kahraman gazilerimizi minnetle anıyoruz. Karkamış'taki hain saldırıda kaybettiğimiz yurttaşlarımızı bir kez daha anıyor, hain terörü şiddetle lanetliyoruz" diye konuştu.

"ŞEHİTLER ARASINDA AYRIM YAPILMASIN"

Şehit ve gazi yakınlarını ilgilendiren yasa teklifiyle ilgili düşüncelerini paylaşıp önerilerini sıralayan Ayhan Barut, şöyle devam etti:

"Biliyorsunuz şehitlik inancımızda çok önemli bir mertebedir. Şehit şehittir, gazi gazidir, aralarında ayrımcılık olmaz. Ancak AKP iktidarı şehitlerimiz ve gazilerimiz arasında bile ayrımcılık yapıyor. AKP bir grubun sorununu çözerken diğerini mağdur ediyor. Şehit ailelerimiz yakınıyor. 'Ona sağlanan imkanla bana sağlanan arasında dağlar kadar fark' diye sitem ediyorlar. Şehit yakınları ve gazilerin devletle bütün işlerini görmek üzere Şehit Yakınları ve Gaziler Yüksek Kurulu'nun kurulmasını istiyoruz. Şehitlerin anne-babalarına bağlanan aylıkların en düşük memur aylığına eşitlenmesini talep ediyoruz. Şehitlerimizin ve gazilerimizin hepimize emanet ettiği çocuklarının bütün eğitim masraflarının devlet tarafından karşılanmasını istiyoruz. İşsiz çocuklarının da sayı sınırlaması olmadan devlette istihdam edilmesini bekliyoruz. Gaziye protez veriyorlar, bozuluyor ama yenisi için bin dereden su getiriyorlar. Bu ve benzeri tüm sorunların çözümünü istiyoruz.

"100 BİN SİLAH KAYIP"

Meclis Genel Kurulu'nda kayıp silahlar konusuyla ilgili görüşlerini paylaşan Ayhan Barut, şunları kaydetti:

"2014 yılında 14 bin silahın kayıp olarak açıklandığı Türkiye'de 15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından bu sayının 100 bini aştığı raporlarda yer alıyor. Bu çok vahim bir durumdur. Türkiye, geçmişte büyük acılar yaşadı ancak bunlardan hala gerekli derslerin çıkartılamadığı görülüyor. Geçmişinde faili meçhul cinayetlerin, suikastların ve katliamların yaşandığı güzel ülkemizde bu vahşetler tam olarak aydınlatamazken, kayıp silahlarla ilgili tüyler ürpertici iddialar karşısında sessiz kalınıyor. Biliyoruz ki devletin ilgili birimleri tarafından hazırlanan raporlar, korkunç gerçeği tüm çıplaklığıyla gösteriyor. Geçmişte yaşanan acıların tekrarlanmaması, ülkemizde kaosun egemen olmaması için bu iddiaları araştırıp soruşturup gereğini yapmayan iktidar, başını kuma gömmesin artık. Milletimizin bu Yüce Meclisi'nde bir kez daha İçişleri Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığını göreve davet ediyoruz. Türkiye'de 2014'te 14 bin silah kayıpken, bu sayı 15 Temmuz darbe girişiminin ardından 100 bini aşmış durumda. Bu namluların yarın kime döneceği meçhuldür. Bu korkunç ve vahim konuyla ilgili derhal adım atın! Yaşanacak her olumsuzlukta sorumluluk sizindir."

POLİSLER İÇİN ÇÖZÜM İSTEDİ

Yasa teklifi görüşmesinde polislerin yaşadığı sorunlara da dikkat çekerek çözüm isteyen Ayhan Barut, şöyle konuştu:
"Polisler derinleşen sorunlara çözüm için feryat ediyor. Seslerini duyurmak, haklarını almak istiyor. Sonunda intihar notları bırakıyorlar. Ağır çalışma koşulları, baskı ve mobbinge dayanamıyorlar. Haftada 40 saat çalışması gereken polislerimiz 60 saatten fazla çalışıyor. Ağır çalışma şartları nedeniyle polislerin psikolojileri bozuluyor. Yetersiz özlük hakları, ekonomik haklarının kötülüğü sorunu büyütüyor. Fransa'da polis günde 8 saat çalışıyor, Danimarka'da 8 saat çalışıyor, İtalya'da 6 saat çalışıyor. Gelin polislerimizin hakkını verelim, özlük haklarını ve çalışma koşullarını iyileştirip onları yaşama bağlayalım."