Bugün çok büyük önemine atfen bugünkü köşe yazımı, bir uluslararası deneyim harikası olan Sayın Banu Avar’ın kaleminden oldukça istifade ederek tamamladım. Sayın Avar’dan alıntı yaptığım yazı; “BİR YILDAN AZ BİR ZAMANDA” adlı makaledir. Şimdi olup bitenleri daha iyi anlayabilmemiz dileğiyle, bu dikkate şayan yazı ile köşemi zenginleştirmiş oldum. Müsaadelerinizle sizlerle paylaşıyorum. Buyurunuz efendim.

               Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 24 Eylül’de New York’ta CFR (Dış İlişkiler Konseyi) adlı örgütün yuvarlak masasındaydı. Ve bu gizli, masonik, ‘dünyayı işgal’ amacı güden Siyonist oluşumun toplantılarına 3. kez katıldı. 1997’de katıldığı toplantıda bu Siyonist oluşumun CFR’nin konusu Refah Partisi idi. Bu toplantı sonrası Refah Partisi içinden AKP doğacaktı. Nisan 2001’de Abdullah Gül yine bu masonik  Siyonist örgütün masasındaydı. Bu toplantıdan sonra AKP iktidara çıkacaktı. AKP sahneye çıkmadan önce yollardaki taşlar CHP ve MHP’ye temizletilecek, bunun için özel bir görevli Kemal Derviş Türkiye’ye gönderilecekti. Ve 9 yıl sonra Abdullah Gül, Türkiye’nin ‘tarihi virajında’ yine CFR (Council on Foreign Relations) Dış İlişkiler Konseyi masasına oturdu. Görüşmeler GİZLİ olduğu için, toplantı konusu hakkında Türk milletine bir açıklama yapılmadı.            

                CFR de nedir? Emperyalizmin soyut bir kavramıdır. Emperyalizmin eli kolu kafası yok. Görülebilir değil. Görülenler, CFR, Bilderberg, Trileteral mensupları. Küresel şirketlerin ağababaları, CIA’nin başındakiler, NATO’nun Rassmussen’i, BM’nin Ban Ki Moon’u, IMF’nin Strauss–Kahn’ı, Brooking Enstitüsü’nün Kemal Derviş’i, psikopolitikin Vamık Volkan’ı, dünyayı parçalama uzmanı Martti Ahtisaari, AB başkanı Rompuy ve bunların ülke içindeki uzantıları…

               Bu gizli örgüt, ilk paylaşım savaşı sonrası örgütlendi. Dev şirketlerin sahipleri ve dünyanın en büyük kan emicileri çekirdek bir yapılanmada birleşti. Başkanı, Avrupa’nın en zengini Lord Rothshields’tir. En büyük patlayıcı yapan fabrikalar, tüm savaş oyuncakları bu ailenindir. Hedefleri tarih boyu diğer istilacılarınki gibiydi: Dünyaya ‘Yeni bir düzen’ kurmak, bunun için ulus devletleri ‘bölüp parçalamak!’ 1927’de Amerika’nın en zengin adamı Rockefeller de onlara katıldı... Dünyayı bir ağ gibi saracaklardı. NATO ve BM genel sekreterleri de, IMF, Dünya Bankası başkanları da, AB yönetimi de, bazı devlet ve hükümet başkanları da bu gizli örgüt tarafından ‘atanmaktaydı’. CFR yani Dış İlişkiler konseyi, Bilderberg ve Trileteral adlı bu gizli örgütlerin mottosu: ‘Her şey tek dünya devleti için!’dir. Bunun tercümesi, ‘Her şey çok uluslu şirketlerin çıkarı için’dir.

               Örgüt’ün onursal başkanı olan David Rockefeller hedefi şöyle açıklamıştır: ‘Dünyada 200 civarında olan devlet sayısı yakın gelecekte 1000’e çıkacaktır. Dünyada ulus devletlerin modası geçmiştir. Gelecekte devletler, finans sektörü tarafından idare edildiğinde dünyaya barış ve huzur gelecektir. Demek ki, küresel çetenin bekası için, ulus devletlerin tasfiyesi gerekiyor. Küçük olanı yutmak daha kolaydır. Bu nedenle ulus devletler önce şehir devletçiklere bölünecek sonra enerji ve madenler, su kaynakları ele geçirilecek. Planın özeti budur. Planın hayata geçmesi, CFR’ye sadık devşirilmiş ‘siyasilere bağlıdır. ‘AKP’nin tüzük ve programında CFR imzası var.’ AKP bir CFR projesiydi. Amerikan gizli devletinin bir ürünüydü. Arslan Bulut ‘Küresel Haçlı Seferi’ adlı eserinde yazıyor: “New York’tan gönderilen memorandumda belirtilen Türkiye’nin şehir devletlerine ayrılması plânı, AKP Program ve Tüzüğüne hemen hemen aynı ifadelerle’ geçirilmişti. 2001 yılında bu hükümeti kuracak olanlara New York’tan gönderilen memorandumda ‘Ankara, yerel yönetimlere otonomi vermek ve millî hükümetin fonksiyonlarını yerel düzeyde merkezi olmaktan çıkarmak zorundadır’ deniyordu. AKP kuruldu. Program ve tüzük CFR ‘tavsiyesine’ uygundu. Ve 9 yıl sonra gelinen noktada Türkiye yerel yönetimlere ‘geçiş’ konusunda büyük adımlar attı. (Bu adımlar atılırken, küresel çete, başından beri olduğu gibi, sadece AKP ile iştigal etmedi. CHP, MHP ve SP içindeki ‘özel’ kişilikleri de yönlendirdi.

               Ekonomik, siyasi, sosyal ve kültürel operasyonları ELİTLER eliyle yönettiler. BASIN YAYIN ve ÜNİVERSİTELER’ DE darbeler yaptılar. Bunlara muhalefet edecek olanları Kanada’da beslenen hahamların ve benzerlerinin ‘iddialarıyla’ hapse tıktırdılar. TSK’yi önce NATO’yla zehirledi, ardından diğer CFR uzantılarıyla sızma operasyonuna tabii tuttu. ‘Her şey Ankara’dan çözülemez!’ Şimdi ‘YEPYENİ’ bir anayasa yolda! CFR federasyon anayasası istiyor! Vazgeçilmezi ‘başkanlık sistemi’. Başbakan bu konuyla referandum ertesini açtı. Sonra birden konuyu kapattı. CFR memurları, ‘henüz erken’ ikazı yapmıştı. ‘Daha yavaş ve dikkatli’ adımlar atılacaktı. Cumhurbaşkanı Gül, son CFR toplantısından sonra mesajı verdi: ‘Her şey Ankara’dan yönetilemez!’di.  CIA istasyon şefi Paul Henze’nin ‘Türk halkına sabah akşam ‘federasyondan’ bahsedilmeli, kulakları bu duruma alıştırılmalıdır!’ sözüne uygun olarak televizyon ve gazeteler marifetiyle, ‘federasyon’ ‘yerelleşme’ halk arasında ‘normalleştiriliyor’. Ve medya ‘Sayın’ APO’nun siyasi bir aktör oluşunu beyinlere çakacak. Bundan sonra her gün her haber bülteninde karşınıza APO ve federasyon söylemi çıkacaktır. Birkaç ay sonra, 2011’de Türkiye daha sıkışık bir gündemle yaşayacaktır. ‘Zaman daralıyor’ … Emperyalizmin Türkiye ve bölge planları, bir kukla devletçik ön görmektedir. PKK ve siyasi kolu BDP, Barzani ile birlikte CIA ve diğer istihbarat birimleri eşliğinde adım adım ilerliyorlar. Bunları ‘boş laf’ olarak niteleyenler, son birkaç günün ‘görüşmelerini özetleyen haberleri alıp duvarlarına yapıştırsınlar! 24 Eylül tarihli Yeniçağ gazetesindeki Fatih ERBOZ’un haberleri aşağıya alınmıştır.
* Adalet ve İçişleri bakanlıkları ile MİT, Genelkurmay Başkanlığından isimler Öcalan’la görüşüyor.
* AKP, BDP’yle görüşüyor. BDP , APO’yla görüşüyor.

* PKK, ‘Türkiye ortak düşman!’ şiarıyla İsrail ve Ermenistan’la görüşüyor.

* MİT müsteşarı Hakan Fidan ABD’de CIA ile görüşüyor.

* CIA Direktörü Panetta, Fidan’la görüşme öncesi gizlice İsrail’e giderek MOSSAD Başkanı Dagan’la görüşüyor. Bağdat Büyükelçisi Murat Özçelik, Barzani’yle görüşüyor.

* PKK uzantısı STK’lar Barzaniyle görüşüyor. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül New York’da CFR ile görüşüyor.

 Muhalefet lideri Kılıçdaroğlu, Avrupa’da ECFR üyeleriyle görüşüyor.
               Halkla kim görüşüyor? CIA uzmanları ve bağlı memurlar halkla en sıkı fıkı ilişki içinde olanlar… ‘Dünyayı ele geçireceğiz!’ diyen küresel sermayenin komuta merkezi CFR emriyle, Türkiye hızlı bir virajdan geçiyor. Sözümüz odur ki, bu virajın sonunda bu araba devrilir. Enerji anlaşmaları, uyuşturucu işleri, krom ve bakır Peşkeşleri, Türkiye, İran, Suriye, Irak’ın parçalı haritaları yollara serilecektir. BUNLARA GÜLÜP GEÇENLER; BEYİNLERİNE OKSİJEN ALAMAYAN, ÖLÜM UYKUSUNUN TENEŞİR YOLCULARIDIR.