Yerel seçimlerde en az bir belediye başkan adayının kadın olması için etkin olarak çalışacaklarını dile getiren Akça, kadına yönelik şiddetin önlenmesine yönelik olarak altı ilçe belediye başkanından kadın sığınmaevi açmalarını isteyeceklerini söyledi. Fuhuş yapıp şiddet gören kadınlar için ayrı bir sığınmaevi kurulması için de girişimde bulunacaklarını da kaydeden Akça, sığınmaevinde kalan kadınlara yönelik olarak İŞKUR’la birlikte dadılık ve hastabakıcılık kursu açmak istediklerini ifade etti. Nesli tükenme tehlikesi altında bulunan ve Türkiye’de sadece Adana, Mersin ve Hatay sahillerinde yumurtlayan “Yeşil Deniz Kaplumbağaları”nın korunmasına ve kaplumbağanın kentin bir simgesi olmasına yönelik proje hazırlayacaklarını belirten Akça, kente bir kadın müzesi kurmak istediklerini vurguladı.
Geçtiğimiz günlerde Kent Konseyi Kadın Meclisi başkanlığına seçilen Çiğdem Akça, üç yıllık görev süresinde yapmak istediği çalışmaları anlattı.
EN AZ BİR İLÇEDE BELEDİYE
BAŞKAN ADAYI KADIN OLACAK
Kadın Meclisi’nin sadece kadına yönelik şiddetle mücadele eden bir yapı olmadığının altını çizen Akça, Meclis’in bugüne kadar en aktif çalışan grubunun şiddet grubu olduğunu ancak bundan sonra Meclis’in öncelikli olarak siyasette daha etkin yer alması yönünde çalışmalar yürüteceğini kaydetti. Hedeflerinin yerel seçimlerde Adana’da en az bir ilçede kadın belediye başkan adayının gösterilmesini sağlamak olduğunu dile getiren Akça, birden fazla kadın aday çıkması durumunda Kadın Meclisi olarak hepsine destek vereceklerini belirtti. Mümkün olduğu kadar çok kadın belediye ve il genel meclisi üyesi çıkarmak için çalışacaklarını anlatan Akça, kadına yönelik şiddetle mücadeleye de hız kesmeden devam edeceklerini söyledi.
ŞİDDET HASTALIK DEĞİL
ÖĞRENİLEN BİR DAVRANIŞ
Şiddetin bir hastalık değil öğrenilen bir davranış biçimi olduğunun altını çizen Akça, erkek çocukların babalarını, kız çocuklarının da annelerini rol model aldığını belirterek, “Karısını döven bir erkeğin mutlaka karısını döven bir çocuğu oluyor. Bunun tam tersi olması gerekirken ne yazık ki böyle oluyor. Alkolik bir babanın alkolik çocuğu oluyor. Kötülüğünü görerek büyüdükleri halde olmaması gerektiği halde örnek alınıyor. ‘Ben de dayak yedim gelinim de yesin. Ben ezildim, o da ezilsin’ diyerek çocuğunu yetiştiren anneler de maalesef çok. 2006 yılında yaptığımız araştırmada kadınların en çok eşinden sonra da kaynanasından ve görümcesinden şiddet gördüğünü saptadık. Kadınlar bunlardan ders almalı” dedi.
KAPATILAN SIĞINMAEVİ
BİNASINI GERİ İSTEYECEĞİZ
Adana’nın ilk sığınmaevinin Ceyhan’da kurulduğunu anımsatan Çiğdem Akça, Aytaç Durak döneminde bandolu törenle temeli atılan sığınmaevinin ifşa olduğu gerekçesiyle kapatıldığını, bu nedenle kent merkezinde bir tane sığınmaevi kaldığını aktardı. Bu binayı Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü’nden geri isteyeceklerini vurgulayan Akça, “Yerinin bilinmesi belki mahsurluydu ama o zamanki şartlar onu getirmişti ama biz binamızı geri isteyeceğiz. Aynı binayı ya da ondan daha iyi şartlardaki bir binayı. Çünkü şu andaki bina uygun değil. Zihni Bey de binanıza sahip çıkın diyor” diye konuştu.
FUHUŞ YAPIP ŞİDDET GÖREN
KADINLAR İÇİN AYRI SIĞINMAEVİ
Adana’daki iki sığınmaevinin tamamen dolu olarak hizmet verdiğini dile getiren Akça, Yüreğir, Sarıçam, Seyhan, Çukurova, Karaisalı ve Karataş belediye başkanlarını ziyaret edeceklerini ve başkanlardan sığınmaevi açmalarını isteyeceklerini ifade etti. Fuhuş yapıp şiddet gören kadınların şiddet mağduru diğer kadınların aklını çelip kötü yola düşürdüğü gerekçesiyle SHÇEK yönetmeliği doğrultusunda sığınmaevine alınmadığını vurgulayan Akça, “Sığınmaevlerinin sayısının artırılması gerekiyor ve ben bu iddiaya katılmıyorum ancak, gerçekten de böyle bir şey varsa o kadınlar için ayrı bir sığınmaevi yapmalıyız. Onları almamak, görmezden gelmek diye bir şey sözkonusu olamaz. Buna bir çözüm bulmamız gerek” şeklinde konuştu.
SIĞINMAEVİNDEKİ KADINLARA
MESLEK EDİNDİRME KURSU
Sığınmaevlerinin şiddet mağduru kadınlar için geçici bir çözüm yolu olduğuna dikkati çeken Akça, bu kadınların mutlaka ekonomik özgürlüğünü kazanmaları gerektiğinin altını çizdi. Akça, sözlerini şöyle sürdürdü:
“ 2006’da gerçekleştirdiğimiz projenin bir aşaması da kadınlara meslek edindirmekti. Bunu yapamadık çünkü İŞKUR’un kurs açması için mutlaka bir firmanın iş garantisi vermesi gerekiyordu ve biz bunu sağlayamamıştık. Şimdi İŞKUR’la birlikte Kadın Meclisi bünyesinde dadı ve hastabakıcı yetiştirme kursları açacağız inşallah. Bu kurslar olduğu sürece sığınmaevleriyle birlikte çalıştığımız için oradaki kadınları bu kurslardan yararlandırabileceğiz. İnsanlar kadın danışma merkezini arayıp ‘Evimde bakıcıya ihtiyacım var ve ben özellikle sığınmaevinden bir kadın istiyorum’ diyorlar. Biz bunu başlatacağız ve devamı gelecek.”
ADANA’DA KADINA ŞİDDETİN
BOYUTLARI BELİRLENECEK
2006 yılında Yerel Projeleri Destekleme Programı tarafından finanse edilen projenin bir benzerini daha yaşama geçireceklerini belirten Akça, aradan geçen 6-7 yıllık sürede Adana’da kadına yönelik şiddetin geldiği noktayı belirleyeceklerini bildirdi. Akça, bu projeyi gençlik ya da öğrenci meclisiyle birlikte yaparak gençlerin bütçesine katkı sağlamak istediklerinin altını çizdi.
YEŞİL DENİZ KAPLUMBAĞASI
ADANA’NIN SİMGESİ OLABİLİR
Kadın Meclisi’nin şiddetle mücadele dışında da faaliyetlerde bulunacağını dile getiren Kadın Meclisi Başkanı Çiğdem Akça, nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan ve Türkiye’de sadece Adana, Mersin ve Hatay sahillerinde yumurtlayan Yeşil Deniz Kaplumbağası’nın (Chelonia mydas) korunması ve tanıtılmasıyla ilgili bir çalışma yapacaklarını söyledi. Geçmiş dönemlerde Kent Konseyi’ne “Öyle bir festival yapın ki Adana sadece şalgamıyla, kebabıyla değil canlı bir hayvanıyla da tanınsın” şeklinde bir teklif yapıldığını kaydeden Akça, görev süresi içinde bunu yapacaklarını vurguladı. Akça, “Chelonia mydas, Adana’nın simgesi olursa çok mutlu olurum. Canlıları korumak, bunlar sayesinde şehrimizi duyurmak… Özellikle de Karataş’a eko turizmi kazandırabilirsek bu benim için inanılmaz bir şey olur. 30 yıldır Karataş aynı Karataş. Benim hedefim Karataş’ın da çehresinin değişmesi. Bu çok önemli. Orayı inceleyeceğiz ve Avrupa Birliği’ne bir proje yazacağız. Bizim bir tüzüğümüz olmadığı için kendi adımıza yazamıyoruz. Onun için Çevre Gönüllüleri Derneği üzerinden projeyi Kadın Meclisi ortaklığında vereceğiz. Büyükşehir Belediyesi’ni de proje ortağı yapacağız” dedi.
Turizm ve tarih grubuyla birlikte Tepebağ’ın ayağa kaldırılması konusunda da çalışmalar yapacaklarını belirten Akça, Ticaret Odası ya da Sanayi Odası’nın desteğiyle Adana’ya bir Kadın Müzesi kazandırmak istediklerini sözlerine ekledi.
(Günaydın Gazetesi)




