Aktürk, “Demokrasi şehitlerimiz Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’ı rahmetle anıyor, darbenin açtığı yaraların hâlâ hatırlandığını vurguluyoruz,” dedi.
Aktürk, 27 Mayıs’ın yalnızca bir darbe günü değil, aynı zamanda Türkiye’de darbeci ve vesayetçi zihniyetin kurumsallaşmasının başlangıcı olduğunu belirtti. "O günden bu yana pek çok darbeci bu düzenden cesaret aldı. Demokratik siyasetin önüne konan engeller, millet iradesinin yok sayılması hep bu vesayet anlayışının sonucudur," ifadelerini kullandı.
Adnan Menderes liderliğindeki Demokrat Parti iktidarının halkın büyük desteğiyle geldiğini ve önemli reformlara imza attığını hatırlatan Aktürk, dönemin bazı çevrelerinin bu gelişmeleri hazmedemediğini söyledi. Darbenin öncesindeki süreçte üniversite olaylarının, yalan haberlerin ve provokasyonların ön plana çıktığını dile getirdi.
Açıklamasında dönemin CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’yü de eleştiren Aktürk, İnönü’nün darbeci Cemal Gürsel ile yaptığı diyaloğun CHP’nin darbecilikle olan ilişkisini gözler önüne serdiğini ileri sürdü. "CHP her dönemde ya darbenin önünde, ya arkasında, ya da yanında yer aldı," dedi.
Aktürk, Yassıada’da yapılan yargılamaların hukuksuzluğunu ve kurulan vesayet düzeninin Türkiye’nin demokrasi yolculuğuna verdiği zararı da vurguladı. “Bu vesayet mekanizması on yıllar boyunca darbelerin kolaylaştırıcısı oldu,” şeklinde konuştu.
AK Parti iktidarının, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde bu yapılarla mücadele ettiğini belirten Aktürk, “Milletimizin desteğiyle vesayet mekanizmalarını bir bir çökerttik. Ancak bu zihniyet tamamen yok olmuş değil; bazı çevrelerde hâlâ kendini göstermeye devam ediyor,” dedi.
Aktürk açıklamasını, "Demokrasi ve hukuk için dik duruşumuz sürecek. Vesayetçi zihniyete karşı mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz" diyerek sonlandırdı.
