Anayasadan “Türklüğü çıkartmak” ve “Ülkesi ve Milletiyle bölünmez bir bütün” olan Devletimizi, Sevr’i hortlatırcasına parçalamak isteyenler seçimlere alçakça müdahale ediyor.
ABD Başkanı Obama’nın 19 Mayıs günü, Arap coğrafyasında yaşanan –bir süre önce tanık olunan aynı fabrika ürünü “renkli devrimleri” anımsatan- ayaklanmalardaki rollerine dair itirafı kafanıza not alın.
Ve neden Arap âlemindeki, sözüm ona “özgürlük” amaçlı bu ayaklanmalar kapsamına Suudi Arabistan gibi, Küveyt ya da Birleşik Emirlikler veya Katar gibi İslam dünyasının en koyu istibdat rejimlerinin dâhil edilmediği soru işaretlerini de yanına koyun.
Böyle bir ortamda 12 Haziran seçimlerine giderken Türk siyasetinde görülen tertipleri değerlendirelim.
Önce Ana Muhalefet CHP Lideri Sayın Baykal’ı hedefleyen komplo; failleri bulmada ayak sürüyen, adeta “müsebbibi bulmama” şekline bürünen vaziyet. Neyse ki CHP ölçeğinde komplocuların hevesleri kursaklarında kaldı. Kılıçdaroğlu rüzgarı AKP’yi sarsıyor.
Ardından sureta ahlak ve fazilet adına koca bir Ulusun geleceğinin belirlenmesinde Milli İradeyi hedef alan ahlaksız saldırı!
Kürt Milliyetçilerinin önceki dönemden daha güçlü bir gurupla mecliste yer alacağı belli olurken Türk Milliyetçilerini parlamento dışında bırakmayı amaçlayan iğrenç komplo, en apolitik yurttaşta dahi tepkiler yaratacak düzeye ulaşmıştır.
Söz konusu planların müellifinin okyanus ötesinden olduğu artık tartışılmaz açıklıkta.
MHP’ye dönük komplonun hedefindekiler istifa ederek kişisel bedellerini ödedikten sonra görev, partilerine bedel ödetmemek üzere artık Milliyetçi Hareket Partisi seçmeninindir;
Zira MHP’yi TBMM dışında bırakarak aşağıda sıralanan gerçekleştirilmek istenenler, MHP seçmeninin namusları kadar titiz oldukları milli değer ve hassasiyetlerimizdir.
Hangi MHP’li, Türkiye’de rejimin, İmralı mahkûmuyla vaki görüşmelerde belirlenen çerçevede, tek başına AKP oylarıyla değiştirilmesini kabul edebilir?
Hangi MHP’li: Üniter/Ulus Devlet formundaki Milli Devletin bitirilip Federalizme geçilmesini,
Ülkemizin bir bölümünde, sonu bölünme olacak olan federal bir yapının kurulmasını,
Türkçemiz yanında bir başka lisanın daha resmi dil olarak kabulünü,
Ayyıldızlı şanlı bayrağımızın yanına bir başka bayrağın daha eklenmesini,
Ankara’nın artık başkent olmaktan çıkıp, başka şehirlerinde eşbaşkent ilanını,
Türk Devletinin kurucu unsuru “Kapsayıcı” Türk Milleti yanına bir başkasının ilavesini,
Terörle mücadele kahramanı komutanlarımız zindanda iken bölücü terörist başının ev hapsine çıkarılmasını içlerine sindirebilir?
Yenisiyle, eskisiyle, muhalifi-muvafığıyla hangi Ülkücü, böyle bir zilleti kabul eder?
Açık ki Türklük düşmanları söz ettiğimiz marifetlerini, MHP’nin baraj altı olmasının avantajıyla, CHP’nin yalnız kalacağı bir TBMM’de gerçekleştirmenin peşindeler. İşte bu nedenlerle ki artık görev MHP seçmeninin, Ülkücülerin, Türk Milliyetçilerinindir.
Çünkü Türk Milliyetçiliği kişilerden ve kişisel her tür hissiyattan kat be kat yüce bir ideal ve inanç manzumesidir; Bugün o ideallere yönelik bir komplo, bir ahlaksız saldırı var.
Alınacak tavır, hatta Devlet Bahçeli’yi desteklemek dahi değildir, zira tehlikede olan Türk Milliyetçilerinin kurumsal kimliğidir. MHP’nin siyasal kimliği hedeftedir.
Bu durumda her MHP seçmeni için ilk hedef 12 Haziran’da sandık başına koşup, ideal bildiği değerler için partisine destek olmaktır.
Kaset komplosu ve yaşananlar ardından algılanan toplumsal tepki de, MHP’ye desteğin arttığı yönündedir…
Soru: İğrenç komplonun adresi, ücretini bir AKP’linin ödediği internet sitesindeki AKP reklamına iktidarın açıklaması ne?