Düşünmeden, nereden geldiğini, nasıl kazanıldığını bilmeden yaşıyoruz. Ne cefalar çekilmiş, ne zorluklar yaşanmıştır, şuan biz kullanırken normal gelen haklarımızı elde etme süreçlerinde. Hak kazanımında bedel ödeyenler, ömrünü koşulsuz hiçe sayıp bu uğurda verenler ve muradını alamadan göçüp gidenler. Hayatımızı şekillendirip, kolaylaştıran değerleri elde etme noktasında; “hak verilmez alınır” diyenlerin eseridir bunlar.

Cumhuriyet ilan edilmeden önceki zaman diliminde, birçok hizmet işi emperyalist şirketler tarafından yürütülmekteydi. İstanbul’dakitramvayla taşımacılık işini de, Belçikalı bir şirket yapıyordu. Firmanın belirlediği fiyat politikasına göre vatandaşlarımız taşıma hizmetinden yararlanıyordu. Cumhuriyet ilan edildikten sonra özgür Cumhuriyet Türkiye’si, ülkede iş yapan bütün o yabancı firmaları, koşulları tekrardan görüşme adına  bir kez daha masaya davet etmiştir. Ülkede iş yapan yabancı firmalara; “Hiçbir şey eskisi gibi değil. Eski dönem artık bitti, artık karşınızda özgür ve bağımsız bir ülke var. Yeniden şartnameler hazırlanacak ve bu şartnamelere benim de taleplerim eklenecek. Sadece sizin dayattıklarınız ve talepleriniz olmayacak, bizim de artık haklarımız yer alacak. Yeni, özgür Türkiye Cumhuriyeti ile anlaşmak isteyen, şartlarımızı kabul edecektir, etmeyenler ise çekip gidecektir” denmiştir.

Cumhuriyet Türkiye’si, kendi şartlarını sunma adına, İstanbul’da tramvay taşımacılık işini yürüten Belçikalı şirkete de koşullarını bildirir. Şirket konulan tüm şartları kayıtsız, şartsız kabul eder. Şirketin kabul ettiği bu şartların içinde yer alan maddelerden birisi de; tramvaya binen yolculardan öğrenci kimliğini gösterenlerin, tam bilet ücreti yerine, yarım bilet ücreti ödeyeceğidir. Belçikalı şirket bu şartı da kabul etmiştir. Kendilerine hak kazanımı ve kullanımı konusunda bugüne kadar hiçbir çaba sarf edilmemiş öğrenciler, ulaşımda Cumhuriyet Türkiye’sinin kendilerine sunduğu bu kazanımı tramvaya bindiklerinde kimliklerini göstererek kullanmak isterler. Şirketin tüm şartları kabul ettiğini belirtmesine rağmen, çalışanlara herkesten aynı ücretin alınması gerektiği belirtilmiştir. Öğrenciler tramvaya biner ve kimliklerini gösterip, normal ücretin yarısını ödemek istediklerinde, şirket çalışanları; “Ben öğrenci kimliği, emir filan anlamam. Herkes aynı ücreti ödeyecek. Tam para ödeyecek !” diye direterek öğrencilerden tam bilet ücreti alamaya çalışır.

Öğrenciler yapılan uygulamaya tepki göstererek; Burası Türkiye Cumhuriyeti, Siz kendinizi nerede sanıyorsunuz? Bizim de haklarımız var. İmzaladığınız o anlaşmaya göre bu kimliği gösterdiğim için tam ücretin yarısı kadar ücret ödemeliyim” diye şirket çalışanlarıyla tartışırlar.

Tramvayda tam bilet ücreti seksen para, öğrenciler için ise yarım bilet parası yani kırk paradır. Kırk paralık adam lafı buradan çıkmıştır. İnsanları hor görme, aşağılama adına kullanılan kırk paralık adam lafı; Cumhuriyetin kendine sunduğu hakkı arayan, savunan öğrenci demektir. Ülkeyi aydınlık yarınlara götürecek, okuyan insan demektir. Cumhuriyetin kendisine sağladığı 40 para hakkı için mücadele etmezse, Cumhuriyetin ve kazanımlarının zarar göreceğini bilip, onlar için mücadele eden demektir. Hakkını kullanmak isteyen Cumhuriyet gençleri ile; şirket yetkilileri arasında tramvayda büyük olaylar yaşanır. Şirket, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne gelerek; Bu öğrenci milleti tramvaylarda sorun çıkartıyor, kavga çıkartıyor, anarşist bunlar… Her tramvaya birer memur koyun.” deyip şikayet eder. Maalesef şirketin bu isteği kabul edilir ve her tramvaya birer sivil polis memuru koyulur.

Cumhuriyet gençleri (öğrenciler) haklarını kullanmakta kararlıdır. İstanbul’daki bütün öğrenciler ortak karar alırlar ve 15 Kasım 1924 günü, tüm öğrenciler duraklardan tramvaya binecek ve biletçiye kırk para verecektir.  Eylem masum ve hak kullanımına yöneliktir.

15 Kasım 1924 günü, İstanbul’un tüm tramvay duraklarında öğrenciler tramvaylara binerler.  Harbiye tramvay durağında tramvaya binen öğrenciler, biletçiye kırk’ar para uzatırlar. Biletçi verilen paraları kabul etmez. Tartışmalar, itiş kakış olur ama öğrenciler kararlıdır ve geri adım atmazlar. “Burası Türkiye Cumhuriyeti’dir artık. Benim hakkım bu, bunu kabul edeceksin.” derler. Yaşanan hengame, itiş kalkış devam ederken vatman tramvayı, Belçikalı şirketin tamir çalışması yaptığı yerin yakınında durdurur. Şirket işçileri, sahibi ve yetkilileri de oradadır. Öğrenciler tramvaydan zorla aşağı indirilip, şirket işçileri, şirket yöneticileri tarafından dövülmeye başlanır. Yaşanan kargaşada kalabalığın içinden iki el silah sesi gelir. Herkes kaçışır ve 40 paranın neden olduğu ilk öğrenci eyleminden geriye, yerde kanlar içinde yatan iki öğrenci ile eli silahlı bir polis kalır.

Günümüz Türkiye’sinde ulaşım araçlarında, öğrenci kimliğinizi gösterip indirimli ücret ödemenizdeki haktır Cumhuriyet. Kırk paralık adamların hak mücadelesi, özgür bir yaşam sürebilmeniz adına size sunulan haklardır Cumhuriyet.