Bildiğimiz kadarıyla; 1) Yurt dışına çıkmanın bir usulü vardır ve bu usulde silahlı olarak çekip gitmek (silahları yasadışı ihraç etmek) yoktur. 2) Sınırlarımızı korumak ve sözünü ettiğimiz türden ihlallere mani olmak, yasa ile güvenlik kuvvetlerine verilmiş bir görevdir. Binaenaleyh bu görevin yapılmaması dahi suçtur. 3) Devletimizce “Terörist” kabul edilmiş, üzerlerine bütçeden ayrılan ödenekler harcanarak güvenlik kuvvetleri sevk edilmiş, operasyonlar yapılmış bölücü terör örgütü mensuplarının takibini savsaklamak dahi hem görev verilenler hem görevi verenler bakımından ayrı ayrı suçları oluşturur.

Keza yanlış bilmiyorsak sözünü ettiğimiz suçların takibi için Cumhuriyetin Savcılarına ayrıca emir vermek gerekmediği gibi, kimsenin de savcılara bu suç ve suçlular için işlem yapmayın demesi de söz konusu olamaz; olduğu takdirde ise o dahi ayrı bir suçtur.

Durum bu iken, mahiyetinden ve bedelinden Milletin haberdar olmadığı bir sürecin bu aşamasında, öteden beri suç işlemiş ve işlemeyi adet edinmişlerin, muhakkak ki ileride, şimdi bilemediğimiz “bedelleri” ödenmediğinde tekrar ülkemizde terörist faaliyetler yapmak üzere inlerine çekilmelerine seyirci kalma suçunun işlenmesine karşı, yurttaşlık hakkımı kullanmak istiyorum.

Ayrıca belirtmeliyim; açıkça bir terör örgütünün silahlı adamlarını komşu Suriye’nin iç işlerine haksız müdahale için sevk etmek, hem insanlığa karşı hem komşu hukukuna karşı birer ihlaldir; Türk Devleti sınırlarına sahip çıkmayarak bu iddialara haklılık kazandırmamalıdır.

Yukarıda açıkladığım nedenle ve gerekçelere istinaden, yaygın medyada bu konuda yer alan “açık istihbarat”tan mahrum kalmışlar ise görevlilere 25.Nisan.2013 günkü görsel, 26.Nisan.2013 günü ise bilumum yazılı medyayı kaynak göstererek yazmaktayım.

Bir yurttaş olarak bu duyuru ve çağrı için kendimi hak ve görev sahibi sayarak, bu satırlarla Cumhuriyetin Savcılarına duyuru yaparak, görevlerine davet etmekteyim.

Gereği için ilgililere, Bilgi için Yüce Türk Ulusuna…

                                  X                          X                     X

                                  Sayın Vali, T.C.’nin nesi sizi rahatsız etti?

İnternette adres aramak üzere, benim de kullandığım gibi, arama motoru GOOGLE’ı tıklayanların karşısına el’an ilk çıkan “T.C.Adana Valiliği” olarak adlandırılmış “Vilayet resmi sitesi”dir.

Buradaki “T.C.” bu yazı kaleme alındığı ana kadar duruyor idi.

Keza Valilik Sitesindeki bazı bilgilerde, mesela “Projeler” başlığı altındaki “İl koord.Nisan 2013 sunu formatı” başlığı da “T.C.Adana Valiliği” ibaresi ile başlamakta iken, İnternette dolaşan haberlerde Adana Valiliği “Başlıklı kağıdından” “T.C”nin kaldırıldığı, basılı kağıdın “başlık kısmında üstte Türk Bayrağı altta ise “Adana Valiliği” yazısı var iken “T.C.ibaresinin kaldırıldığı görülmektedir. Bu durumda öncelikle beklentimiz, Sayın Valinin bu durumu açıklamasıdır.

Kuvvetle ümit etmek isteriz ki biz yanılalım; Adana Valiliği başlıklı kağıtlarında da “T.C.” ibaresi yerinde duruyor olsun.

Ancak yok eğer gerçekten Valilik başlıklı kağıdından “T.C.” kaldırılmışsa açık ki bu Sayın Vali Coş’un bir tasarrufudur.

Aynı zamanda bir Adana hemşehrisi olan Türkiye Cumhuriyeti Yurttaşı olarak bu durumun sebebinin açıklanmasını istemek hakkımdır, bu hakkımı kullanarak Sayın Vali Coş’un bu durumu açıklamasını talep ediyorum.

Aynı zamanda Sayın Vali Coş ile siyasal iktidarın her buyruğunu kayıtsız şartsız emir telakki eden bütün kamu görevlilerine sesleniyorum:

                                                                                                     

1) Mahkeme kadıya mülk değildir;

2) Bu vatan sahipsiz değildir,

3) Gün döner devran döner; keser döner sap döner; Bir gün gelir bütün bu hesaplar da döner;

Ve Vatan, Millet, Devlet ve Anayasa karşısında gerçekleştirilen ve Milli Vicdanın kabul etmediği her davranış, ayrıca suç teşkil ediyorsa behemehal yargı önüne çıkacağı gibi, suç olmasa dahi maşeri vicdanı sızlatan, etik de bulunmayan hallerde kamu vicdanının kınaması yargı kararından da etkilidir, elbette anlayana… …