“Kısır Döngü; Aynı olumsuz sonucu veren, çözüm getirmeyen durumların tekrarlanması, sürdürülmesi. Dönüp dolaşıp aynı noktaya gelinen meseleler için söylenir.”
AKP Ekonomik Politikası da dönüp dolaşıp aynı yere geliyor. Bir dirhem bal için bir çeki keçiboynuzu çiğnemek gerek. Çünkü bozukluk yapısal!
Yani yerel tabirle “Git gel Konya altı saat.”
Ancak bir, daha doğrusu iki sakıncası var:
1) Bu sonuçsuz uğraşta “Halime” hep Yandaşlara nasip oluyor, “Cereme”yi çekense Millet.
2) Yol çıkmaz; Sonu yok.
Açıklayalım: Yapılan araştırmalar gösteriyor ki 2003-2011 arasındaki ekonomik büyümenin %66 sını 12 sektör gerçekleştirmiş.
Bu 12 sektörün 6 sı da İnşaat ve inşaat ile ilgili, fosil enerjiye bağımlı sektörler. Asıl sorun ise, bu sektörlerin tümü dışa bağımlı.
Termik Santrallerde elektrik üretiminin % 55.8’i İTHAL doğalgaz ve kömürle; Demir Çelik sektöründe HAMMADDE İTHAL; HURDA dışardan getirilip eritiliyor. Yani bu sektörlerde büyümek = İthalatın artıp, CARİ AÇIĞIN çoğalmasıdır.
2013 yılında 100 milyar dolayında DIŞ TİCARET AÇIĞININ % 56 sı ENERJİ, % 9’u HURDA DEMİR İTHALİNDEN kaynaklandı.
DESTEKSİZ ATMAKTA BİRİNCİ AKP İktidarı, 2023 VİZYONUNDA 500 Milyar $ İhracat, Fert başına 25 bin $ GELİR ile Dünyanın 10. büyük ekonomisi olma hedefinde.
FASİT DAİRE tam da burada söz konusu;
Zira “Stratejik Vizyon” ekonomik büyümenin dışa bağlılığını azaltmak;
“2023 hedefine hangi sektörlerle ulaşılacağı” sorusunun cevabını tek belirleyen de “Cari Açığın düşürülmesi.”
“VİZYON” kavramı akla YÜKSEK TEKNOLOJİLİ, KATMA DEĞERİ YÜKSEK ÇEVRE ve İSTİHDAM DOSTU ürünlerde LİDERLİK getirse de bizde durum bu değil.
(Nitekim kimi STK, bazı ekonomistler sıkça “Orta Gelir Tuzağı” sözü etmeye başladı.)
Bizim ki Enerjide dışa bağımlı, demir cevheri bakımından fakir ülkemizde, adeta “Dökme suyla değirmen çevirircesine” hedef “Demir Çelik’te dünya liderleri arasına girmek” ve “İnşaata dayalı büyüme” olduğundan Fasit Daire.
Elbette bu arada “Yandaş/Yalaka takımına, inşaat sektörü eliyle zenginlik transferi de, Milletin ödediği “cereme”…
“Dünya Liderleri arasına girme” hevesinde olunan Demir Çelik üretmek için, hurda çelik ithaline mecburuz. Esasen şimdiden dünyadaki hurdanın % 15.7 sini ithal etmiş, 10 milyar dolar ödemişiz.
Bu demir çelik sektöründe -üretiminde dışa bağlılık oranımız % 78 olan- elektrik üretimimizin % 20 sini kullanmaktayız.
Elektrik enerjisi üretimi için ithalatımız yanında doğrudan elektrik de ithal ediyoruz ve bunlar CARİ AÇIĞIN önemli bileşenleri.
AKP’nin 2023 vizyonu için seçtiği sektörlerden inşaat, çimentoya muhtaç; Çimento da enerjiyi en yoğun kullanan sektörlerden.
AKP’nin 2002 sonrası öne çıkardığı ve 2023 için bel bağladığı sektörlerin Türkiye’ye maliyeti çok ağır oldu.
Enerji İthalatının toplam ithalat içinde payı 2002 de % 12 iken 2012 de % 22 ye çıktı.
Bunun “SÜRDÜRÜLEBİLİR BÜYÜME” olmadığı apaçık;
AKP büyüme modeli bu nedenlerden açıkça bir “Fasit Daire” modeli;
Üstelik bir de insanı unutan, sosyal devleti dışlayan, taşeronu genişleten yönü/sonucu var bu yaklaşımın; SOMA’daki gibi Canlarımıza mal olan, Canımızı yakan.
Eleştirilere, uyarılara karşı AKP tam kadro duyarsız; “Kellim kellim la yenfa” (Söylüyoruz, söylüyoruz bir faydası olmuyor) modunda, bağnazlığındalar.
Bir de inatla, hatta “halkı kandırma” denecek bir slogan tutturmuşlar;
“Sürdürülebilir Kalkınma” masalının bitmemesi için “İstikrar” adına “Sonsuza dek AKP İktidarı” talebinden utanmıyorlar.
Yarın da o konuya değineceğiz.
*(Bu yazıdaki veriler için Yeşiller ve Sol Partisi, SOMA Raporu ile M.Alphan’ın HÜRRİYET’teki yazısından yararlanılmıştır.)