Yürek atışımda hissediyorum seni
Asırlar önce yaşasaydın bile sevecektim
Yokken özleyecektim seni
Gidersen bir gün buralardan
Beni de yanında götür
Yağmurlar altında ıslanarak
Karanlık bulutlar sevdamızı gizleyerek
Bilinen fakat
Değeri bilinmeyen diyarlara götür
İnan ki yük olmam.

Aç sefil olsamda bir köşede 
Öyle bakmayacak gözlerim
Gidersen diyorum
İlla benide yanında götür
Buralarda sensiz
Eksik kalır her yanım
Her gün giydiğin ayakkabıların gibi
Söylediğin şarkılar,
Ağlamaklı gözlerin gibi…
Ayakkabıların,
Gözlerin,
Şarkıların olmazssa 
Buralar boğar beni
Nefes alamam.

Oraları;
Buralardan daha çok seviyorum
Bakışmalarımız…
Yaşamadıklarımız…
Hani olursa,
Yaşayacaklarımız aşkına
Beni de götür yanında
Sensiz hiçim, yokum
Varıma,
Yokluğunun isini bulaştırma
Sensiz havayım, civayım…    

Tüketimin her anlamda önüne geçilemez bir hızla ilerlediği yaşamlarımızda; eskilerin gıpta ile okunan kitaplarında yer alan, bir masal gibi dinlenen sevdalarına rast gelmek artık çok zor.

Günübirlik duygu değişimlerinin sevgileri de zapt etmiş olması, gerçek manada bağlılığın ve özenin gösterilmeden yaşandığı ilişkiler sarmalına dönüştürüyor insanı. İnsanlık tükettikçe tükeniyor, tükendikçe duygusal açıdan yozlaşıyor.