“Keser döner, sap döner; Gün döner, devran döner”, ne de güzel bir özdeyiş, “Özlü söz” nitelemesine nasıl da cuk oturuyor, değil mi? Başka amaçlı kullanımı yanı sıra bu özlü söz, “siyasal suç-siyasal suçlu” söz konusu olunca, mutlaka insaf ile birlikte, kulaklara küpe edilmelidir. Gerçekten de gün gelip, şartlar değişince insanların/toplumların olaylara bakışı, algılama ve değerlendirmeleri, çok, hatta zıt ve değişik olabiliyor, tarih böyle örneklerle dolu…
Öyle çok zahmete girip arşiv karıştırmaya, fazla gerilere gitmeye gerek duymadan, en çarpıcı örnek bizden: Tayyip beyin, okuduğu bir şiir nedeniyle “Halkı kin ve düşmanlığa teşvik etmek” gerekçesiyle mahkûm edilmesinin üzerinden 15 yıl geçti, şimdi nerede RTE?
Ancak ibret verici olan şimdi RTE iktidarında, AKP hükümetini eleştirmeyi suç haline getiren uygulamalardır. Niyet farklı olsa dahi uygulamanın kamuoyundaki algısı budur..
Siyasette doğru söz ve eylem kadar bunu doğru zamanda ve zeminde yapmak da önemli; Ancak bilinmeli doğru ve haklı söz veya eylemden siyasal mahkûmiyet, ebediyen sürmez. “Cevher yere düşmekle kıymetinden bir şey kaybetmez” atasözünü hatırlayalım.
“Siyasal suç” da, “Siyasi suçlu” da adi suçlardan, adi suç işlemekten hüküm giymiş olanlardan farklıdır toplum nezdinde, saygıyla karşılanır; Hele siyasi suç nedeniyle mahkûm edilmiş bir siyasi, ülkesi dışında kolayca melce bulur. Demokratik Hukuk Devletinde aslolan kamu vicdanının tatminidir.
Vukuu mevzuata bağlanan, “sebep ve delilleri gizli” tutuklamalar; “yargısız infaz” gibi uzun tutukluluklar; bir türlü bitmeyen yargılamalar, “adil yargılanma hakkı ihlalleri” iddiaları ulusal ve uluslar arası gündemde.
Antrparantez, “Sebep ve delili gizli tutuklamalar” her ne kadar yasaya bağlansa da, Uluslar arası Mevzuatta buna cevaz verilmediğinden, tam tersi bir AİHM kararı söz konusu olduğu için, iktidardan beklenen, Ceza ve Yargılama Yasalarını değiştirmesidir.
Sadece ülkemizde değil, tüm dünyada eleştirilere konu durumlar üzerine iktidar, “yargıya saygı” gerekçesiyle sessizliği seçti. Ancak kamuoyu hafızasındaki, işlerine gelmeyen Yüksek Mahkeme kararlarına tavırları, “ele verir talkını, kendi…” atasözünü çağrıştırdı.
AKP İktidarı, benzer çifte standartlı yaklaşımı şimdi de AB için sergiliyor; “AB’ye Tam üyelik başvurusu” işleme alındığında, gündüz gözüne havai fişekle kutlama yapanlar da onlar; şimdi eleştirel değerlendirmelere “biz bildiğimizi okuyacağız” demekte olanlar da…
Sayın Başbakanın “hukuk ve kanun bizim amaçlarımıza hizmet ettiği süre içinde muteber” izlenimi veren bu tutumu kendisinin meşhur demokrasi tarifini; Tayyip beyin “Demokrasi bizim için amaç değil, istediğimiz durağa geldiğinde inilecek bir araçtır” izahını anımsatıyor.
Gerçekten demokrasi isteyen, “ileri demokrasi” iddiasında bir iktidarın siyasal suç ve suçlu yaratan ortamı bütün unsurlarıyla yok etmesi gerekir; Gerek adli mekanizmadaki her türlü “olağanüstü” yapı gerekse mevzuattaki her türlü “olağanüstü hüküm” ve elbette uygulamada bütün “olağanüstü yetkililer” ileri demokrasi bağlamında kaldırılmalıdırlar.
Muhalif düşünceyi, muhalif söz, yazı ve yayınlar ile demokratik muhalif örgütlenmeyi “Halkı kin ve düşmanlığa teşvik etmek” suçlamasıyla kısıtlarken, kamuoyunu ikna edecek tek şey, somut ve net kanıtlarla desteklenmektir.
Yoksa gün döner, devran döner, söylediği şiir nedeniyle “Halkı kin ve düşmanlığa teşvik” suçuyla hapsedilenler, gelir Başbakan oluverirler…
Yorumlar
Trend Haberler

Adanaspor'da Son Gelişme! Transfer Tahtası Açılıyor!

Adanaspor'da Sessizlik! Karanlığa Mı Sürükleniyor

Adana’da Güvenlik ve Asayiş Değerlendirme Toplantısı Yapıldı

Adana’da Hayvancılık İçin Yeni Yol Haritası Belirlendi

Ali Bedrettin Karataş’tan Magarsus Antik Kenti Bilgilendirme Toplantısı