Ayda yürüyen ilk ve son astronotlar Neil Armstrong ve Gene Cernan ile Apollo 13'ün kaptanı Jim Lovell, Adana'da üniversiteli gençler ve çocuklarla buluştu.

Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Mithat Özsan Amfisi'nde düzenlenen söyleşide astronotlar, sevgi gösterisiyle karşılaştı. 'Günaydın Amerika' programının eski sunucusu David Hartman'ın yönettiği söyleşinin ev sahibi ÇÜ Rektörü Prof. Dr. Alper Akınoğlu, uzayın efsane isimlerine insanlığın çok şey borçlu olduğunu söyledi.

Uzaya gidiş serüvenini anlatan Astronot Neil Armstrong ise, 2. Dünya Savaşı'ndan sonra dünyada gelişmiş devletler arasında kutuplaşmanın yaşandığını hatırlattı.

Süper ülkelerin güçlerinin bilim adamlarına yeni bir fikir verdiğini kaydeden Armstrong, "Roketlerin gücüyle gezegenlere ulaşmak istendi. Ve Amerika ile Rusya kamuoyuna insanlı bir aracın yapılıp, uzaya gönderileceğini açıkladı. Her iki ülke de böyle bir yolculuğa insanlı araç gönderilebileceğini öngörüyordu; fakat kimse emin değildi. İlk başta bu proje için mahkûm ve doktorlar düşünüldü. Ancak sonunda pilotlarda karar kılındı. Ne de olsa pilotlar dünyadan uzaklaşmaktan hoşlanan insanlardır." diye konuştu.

Araştırmalarla Apollo uzay aracının geliştirildiğini vurgulayan Armstrong, dünyanın yörüngesinde dönmek üzere ilk uçuşun gerçekleştirildiğini söyledi. 16 Temmuz 1969 tarihinde aya ayak bastığını hatırlatan Armstrong, "Bu, insanlığın dünyanın yer çekiminden kaçabildiği ilk uçuş oldu. Ülkeler arasında uzay yarışı en yüksek noktaya ulaşmıştı. Bizim için de imkânsız olan başarılmıştı. Apollo projesinde 4 bin kişi çok sıkı çalıştı. İlk gidişte 'Dünyaya güvenle geri dönebilirim. Fakat ayda başarılı olabilme şansımız yüzde 50'dir' diye düşündüm. Tarih de gösterdi ki ilk yolculuğumuz başarılı geçti. Son derece mutlu olduk." diye konuştu.

İnsanoğlunun illa dünya gezegenine bağlı olmadığını ve başka alternatiflerinin de bulunabileceğini öğrendiklerini aktaran Armstrong, "İnsanlığın çizdiği sınırların sonsuz olabileceğine dair umutlarımız tazelendi. Harika bir zaman dilimiydi. Aya gidişimiz uzay araştırmalarına müthiş bir katkı koydu. Ay tuhaf bir yer. Orada rüzgâr, yağmur yok. Gökyüzü kapkaranlık. Dünyadaki yerçekiminin ancak altıda biri orada var. O yüzden yürümesi zevkli bir yer; ama merdivenlerin biraz geliştirilmesi gerekir." dedi.

Çocukken ve üniversitedeyken 'uzay yolculuğu' hedefinin olmadığını bildiren Armstrong, çünkü böyle bir imkânın bulunmadığına işaret etti.

Uçak tasarımcısı olmayı hayal ettiğini anlatan Armstrong, "Hiç kimse geleceği tahmin edemez. Her öğrenci yaşamı boyunca birçok değişiklikle karşılaşacaktır. Herkes bunların bir parçası olmak isteyecektir. Talebelere tavsiyem; mümkün oldukça çok öğrenmeye bakın. Bu gibi değişiklikler meydana geldiğinde siz de öğrendiklerinizle bunların birer parçası olabilirsiniz." ifadelerine yer verdi.

"TANRI KENDİSİNE YARDIM EDENLERE YARDIM EDER"

Apollo 13'ün uzay mekiğinin kumandanı Jim Lovell de, çok zorlu bir yolculuk gerçekleştirdiklerini kaydetti.

İlk günü başarılı geçen uçuşun ikinci gününde büyük bir patlamayla karşılaştıklarını dile getiren Lovell, şöyle devam etti; "Bu patlama sonunda hiç beklemediğimiz bir gerilim ortaya çıktı. Dünyadan 200 bin mil uzaktaydık. Artık görev amacımız değişmişti. Eve dönebilmek için ayın çevresinde bir tur atmamız gerekiyordu. Oksijen azlığı nedeniyle boğulma tehlikesiyle karşı karşıyaydık. Eve dönmek için aya iniş modülünü kullanmamız gerekti. Güvenli şekilde dünyaya inişimiz için tüm ekip çok başarılı ve özverili çalışma örneği gösterdi. Eve döndüğümde büyük bir tehlike atlatmış olmanın duygusu dışında aynı zamanda uzayda yaşadıklarımızın farklı hisleri içinde oldum. Dünyada güneş etrafında dönen küçük bir gezegen olarak gördüm. O şekilde dünyaya bakarken de yerkürenin de bir uzak aracı olduğunu düşündüm. Ve dünyada 6 milyar kişi olduğu için 6 milyar astronotun dünya için çalışıyor olduğunu hayal ettim.

Aynı bizim uzay aracımızın içinde bulunduğu durum gibi dünyanın da kaynaklarının kısıtlı olduğunu ve bu yüzden hepimizin birbirimize tanıma şansı vererek kısıtlı kaynakları kullanabilmek için iş birliği yapmamız gerektiği sonucuna vardım."

Bir soru üzerine Lovell, "Patlama olunca korktuk; ama korkuya kapılma şansımız da yoktu. Çünkü hiçbir şey yapmasaydık, bir mucize bekleseydik, olmayacaktı. Ben şunu öğrendim: Tanrı kendisine yardım edenlere yardım eder."

"DÜNYA TERK EDİLMEYECEK KADAR GÜZEL BİR YER"

Ayda yürüyen son astronot Gene Cernan da, Apollo daha önceki uzay yolcuklarının işlerini kolaylaştırdığına işaret etti.

Cernan, "Apollo-11 bize aya iniş yapılabileceğini gösterdi. O yüzden orada bize eğlenmekten başka bir şey kalmamıştı. Gerçekten de orada eğlendik. Ben ve ekibim ayda 3 günden fazla bir süre kaldık. Bu ayda kalınan en uzun süreydi. Ay aracıyla 5 kilometre yol kat ettik, dağlara gittik, pek çok deney yaptık." bilgisini verdi.

Kurdukları düzeneklerin dünyaya döndükten sonra da 10 yıl veri vermeye devam ettiğini söyleyen Gene Cernan, sözlerini şu şekilde sürdürdü;

"Apollo-17'nin misyonunu dünyadaki tüm gençlere adadık. Nil Armstrong bir insan için küçük; ama tüm insanlık için büyük bir adım attı. Uzayda dünyada 200 mil uzaklıktayız. Orada dünyayı tam görmüyor. Sadece etrafında uçuyorsunuz. Ayda saatler sonra ancak dünyaya bakabiliyorsunuz. Orada okyanuslar, kıtalar görülüyor. Bu yolcuğu yaparken dünya hızla küçülüyor. Aynı zaman çevrenizde kapkara bir gökyüzü hakim. Ben buna 'zamanın ve uzayın' sonsuzluğu adını veriyorum. Bu zaman sonsuzluğu içinde bir mantık çerçevesinde hareket ettik. Şu karara vardım: Evimiz, yuvamız adını verdiğimiz bu dünya terk edilmeyecek kadar çok güzel. Hepinizin de böyle hissettiğini tahmin ediyorum. Gençlerin yeter ki hayal gücü olsun. Yapılmayacak bir şey yok. Türkiye'nin geleceği siz gençlere bağlıdır."

Orta Doğu'daki ABD'li askeri birliklere moral desteği vermek amacıyla 10 günlük seyahatte çıkan astronotlara konuşmalarının ardından Rektör Prof. Dr. Alper Akınoğlu, çiçek verdi. Salonu dolduran öğrenciler astronotların fotoğraflarını çekmek için yarıştı.

Almanya'dan İncirlik Hava Üssü'ne gelen ABD'li konuklar için polis sıkı güvenlik tedbirleri aldı.