'İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar
Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun'a' 'sosyal ağ
sağlayıcı' şeklinde yeni bir tanımlama getirildi.

Kanunla, kullanıcıların internet ortamında sosyal etkileşim amacıyla
metin, görüntü, ses, konum gibi içerikleri oluşturmalarına,
görüntülemelerine veya paylaşmalarına imkan sağlayan gerçek veya tüzel
kişiler, sosyal ağ sağlayıcı olarak tanımlanacak.

Sosyal medya ağında, yapılan yanlış karşısında ilk anda üye bilgisi
istenecek. Üye bilgisini alan devlet bu bilgiyle kişileri “Vatandaş
Takip Sistemi”ne dâhil edilecek ve sosyal medyada anlık sanal polisler
vatandaşın peşine takılacak. Bazı yazışmaların ve paylaşımların
silinmesi istenecek. Silinmezse, para cezası, silinirse, arşiv de
silinsin istenecek.

Baro Başkanı Av. Veli Küçük, yaptığı yazılı açıklamada görüş ve
düşüncelerini paylaştı.

“Kanunla, kendilerine gönderilen kararları uygulamazlar ise doğan
zararlardan da sorumlu olacaklar ve çok sayıda dava ile karşı karşıya
kalacaklar.

Kişilik hakları ihlali gerekçesi ile sadece erişim engellenmeyecek,
içerikler de çıkartılacak. Sansür genişleyecek, geriye dönük tüm
eleştirel içerik taşıyan haberlerin ve paylaşımların silinmesi
sağlanacak. Bu içeriklerin adresleri de arama motorlarından
çıkartılacak. Yani kanunla, sadece günceli değil, tarihi bile sansürleme
amaçlanmaktadır. Otoriterliği de aşarak, totaliterliğe doğru savrulan
bir siyaset anlayışıdır.  Yasa eğer bir temsilci bulundurulmazsa bant
daraltmaya kadar varan yaptırımlar öngörmektedir.


Türkiye’den mevcut düzende 2019 sonu itibarı ile 408 bin 494 web sitesi,
130 bin URL adresi, 7 bin Twitter hesabı, 40 bin tweet, 10 bin YouTube
videosu ve 6 bin 200 Facebook içeriği erişime engellenmiştir.


Gazeteciliğin suç sayıldığı Türkiye’de internet ve SM Platformları;
iletişim kurmak, doğru bilgiye erişmek ve örgütlenmek için en etkin
kullanım alanlarıdır. Bu yasa ile tüm özgürlük mücadeleleri
engellenmektedir.

Geçmişin yaşanmış iyi ve kötü her türlü belleğini silmek, yok etmektir.
Bunun adı sansürdür.

Kişilerin verileri ciddi şekilde müdahale ile karşı karşıya kalacaktır.

Türkiye’de belirli sayıda kullanıcısı olan sosyal medya adresleri
Türkiye içinde bir sabit adreste bulunacak ve bu durumu devlete
bildirecek. Kanuni temsilcisi de olacak.

Bu yapılar devletin isteklerinin resmi muhatabı olacaklar.  Bu madde
sanki hiç tehlikeli değilmiş gibi duruyor. Oysa kullanıcı sayısının neye
göre ölçüleceği, sahte hesapların hangi sayıya dâhil olacağı, kurumsal
hesaplar, şahıs hesapları, keyfi veya tanıtım sayfa hesapları, özel veya
tanıtım grup hesaplarının nereye dâhil olacağı netleştirilmemiştir.

İlk bakışta masum gibi gözüken bu yasa tasarısının ülkemizin
demokrasisine hiçbir katkı sunmayacağı açıktır.

Türkiye’nin gündemi sosyal medya yasası olmamalıdır.  Türkiye’nin
gündemi bitmek bilmeyen kadın cinayetleridir, gelir eşitsizliğidir,
ekonomidir, İşsizliktir, insanların gelecek kaygısıdır.” dedi.