Değerli bir sitenin seçkin bir köşesinde yazılacak ilk yazının ilk cümlesinin dayanılmaz zorluğunu çabucak atlatarak, çok mühim bir mevzuyla başlamak isterim…
Saygıdeğer atalarımızdan bize ulaşan “Hapı yuttuk!” tabiri tam da bugünlerde uyanmaya başladığımız bir hakikati dile getiriyor sanki!..
Bahsettiğimiz hakikat odur ki,günümüzde “Modern Tıp” veya “Batı Tıbbı” veya “Ortodoks Tıbbı” veya “Semptomatik Tıp” veya “Allopatik Tıp” gibi pekçok tabir ile anılan ve bizlerin hem hekimler olarak hemde halk olarak adeta teslim (!) olduğumuz tıp ekolü neyazıkki tüm gerçekleri bize anlatmamaktadır! Hemen güncel bir konudan örnek verecek olursak, “kolesterol” gibi vücudumuzun temel yapı taşlarından birini damar tıkanıklığının ana nedeniymiş gibi lanse edilerek(!), bahsedilen ilaçların aksi tesirlerinin sümenaltı edilmesi, Batı tıbbının niyetini, hem dünyada hemde ülkemizde yeniden sorgulanır hale getirmiştir.
Batı Ortodoks Tıbbının acil durumlarda, hastanede yatan hasta bakımında ve cerrahideki üstün başarısının takdire şayan olduğunu teslim-i hak olarak belirtmek ve teknolojiden sonuna kadar faydalanarak insanları pekçok dertten kurtardığını söylemek te boynumuzun borcudur. Fakat neyazıkki söz konusu “kronikleşmiş hastalıklar” olduğunda bu Baskın Tıp ekolü sadece bulgu ve şikayetleri yani hastalıkların sonuçlarını gidermek üzerine ilerlemiştir.
Öyleyse Batı (!) Tıbbı -bilerek veya bilmeyerek- nerede hata yapmıştır ki bugün Kanser gibi Diyabet, Hipertansiyon, Obezite, Romatizma, Damar sertliği, Kireçlenme, Allerji-Astım, Egzema, Migren, MS, Alzheimer, Parkinson vs gibi insan hayatını yaşanmaz hale getiren kronik(!) hastalıklarla başedemeyecek kadar aciz durumda kalmıştır?
Acaba bu hastalıklardan kurtulmanın hakikaten(!) hiçbir yolu yok mudur? Yoksaaa… yutturacak bir hapını henüz üretemediği için bizi yıllar boyunca oyalamış mıdır? Daha kötü bir ihtimal daha varki onu şimdi burada zikretmeyelim…
Düşünelim ve soralım, dünyada 1 trilyon(!) doları aşmış bir ilaç piyasası varken ve bu ilaçların ezici çoğunluğu yazdığımız kronik hastalıkların sözde(!) tedavileri için harcanırken, hem iyileşmeyip yani şifa bulamayıp hemde bu kadar para ödemiş olmak bizim yanımıza zarar mı kalmıştır?
Aslında en çarpıcı soruyu tekrar soralım mı? Bu hastalıkların gerçekten çaresi yani şifası yok mudur? Modern=Batı tıbbına göre YOKTUR!.. Ama ben size insan evladının görüp göreceği en güvenilir kaynaktan gelen bir hakikati aktarayım mı?
“Hiçbir hastalık yoktur ki Allah(cc) onun çaresini yaratmış olmasın.aylnız ölümün çaresi yoktur.”(Hz.Muhammed (S.A.V)-Buhari ve Müslim’den sahih rivayetle)
Bunun üzerine söz söyleyip haddi aşmaktansa, mezkur çareleri araştırmak bize yakışacak en güzel davranış ve düşünce şekli olsa gerek!
Yeniden buluşmak dileğiyle, bol Oksijenli günler diliyorum.
Uzm.Dr.Dinçer Erdinç
Aile Hekimliği Uzmanı