Siz, 30 yaşına bile varmadan okyanusların en heybetli deniz filolarına nasıl sahip oldunuz diye birilerine sorduğunuzda elinize bir şey geçmez…

Siz, tarafsız olacağına ve toplumun her kesimine eşit mesafede duracağına dair namus ve şeref sözü vermiş birisinin sade bir partinin oy dişiriciliğine çıktığını eleştirdiğinizde bir şey elde edemezsiniz…

Siz, ‘Akrabayı koruyup kollayın’ tavsiyesini dibine kadar kendine yontan, tüm akraba ve yakınlarını liyakatlerine bakmaksızın ballı mevkilere yerleştirmenin İslam’ın adalet prensibiyle bağdaşmayacağını sorup sual ettiğinizde, söylediğinizle kalırsınız…

Siz, yolsuzluk yaptığı güneş kadar aşikâra çıkmış 4 Bakan’ın neden yargılanmadığını ve neden Yüce Divan’a gönderilmediğini sorduğunuzda başınızı belaya sokmuş olursunuz…

Siz, din ve vatan sevgisini diline pelesenk eden adama, eline Kur’anı Kerimi alıp seçim meydanlarında gövde göstermenin, ülkeyi 36 etnik parselasyona tabi tutmanın ve Türk’üm bile demenin nasıl olabildiğini sorduğunuzda okkalı şekilde hışma uğrarsınız.

Siz, siz nasıl BOB’un eş başkanı olursunuz diye bir zata soru sorduğunuzda apar topar derdest edilir, makul şüphe kapsamında karanlık dehlizlere sokulursunuz…

Siz, acaba bu denli ‘Türk’ ifadesinden gocunma nedenini sual ettiğinizde alnınızı karışlatırsınız…

Siz, 12 yıldır beraber yürüyüp, yağmurlarda beraber ıslandığınız yol arkadaşlarınızı neden zindanlara doldurdunuz diye soracak olursanız, paralel olmakla yargılanırsınız…

Siz, Allah Rasülünün yolunda olduklarını iddia edenlere ‘Peki neden millet sefalet içindeyken sizler bu kadar şatafata düştünüz, 1000 liralık kadehlerde su içer oldunuz’ diye sorarsanız, başınızı büyük belalara sokmuş olduğunuzla kalırsınız.

Hem siz, yaptığınız bütün bu sual ve savunmalarınıza rağmen onun: ‘Ben Kur’an ile büyüdüm’ cevabıyla nakavt olursunuz.