Birey ya da ailelerin geçimleri için gerekli olan temel besini temin edememeleri şeklinde tanımlanan açlık sorununun, insanların yaşamını tehdit eder hale gelmesi, açlığın kronikleşerek bir yaşam biçimi haline gelmesi sonucu ortaya çıkıyor. Bugün yeryüzünde 900 milyondan fazla kişinin kronik olarak açlık çekmesi demek; bu insanların günler, haftalar ve hatta aylar boyunca yaşamları için gerekli olan besini alamamaları, açlığın ve yetersiz beslenmenin bu insanlar için uzun süreli bir yaşam tarzı haline dönüştüğü anlamına gelmekte.

Peki, açlığı milyonlarca insanın yaşam tarzı haline getiren, sorunun kronik bir hal almasına neden olan sebepler nelerdir?

Dünya açlık haritasına bakıldığında, doğal afetlerin ve savaş/işgal gibi insan eliyle oluşturulan krizlerin, geniş insan kitlelerini açlık sorununa maruz bıraktığı görülüyor. Doğal afetlerin ötesinde, savaş, işgal ve çatışmalar ise açlık sorununu tetikleyen hatta kronikleşmesine neden olan sebepler. Adı açlıkla özdeşleşen Afrika ülkelerinde açlık sorunu, kuraklık ve iklim şartlarının ürettiği bir sorun olarak yansıtılmakta; açlık kıta ülkelerinin kaderiymiş gibi sunulmaktadır.
Halbuki uzun yıllar sömürge olan ve sonrasında iç savaşlarla boğuşan çoğu Afrika ülkesi, elverişli tarım politikaları ve kuraklıkla mücadele politikalarının geliştirilmemesi gibi nedenlerle, iklim şartları ve hastalıklarla dahi mücadele edememektedir. İç savaşlar, mültecilik ve göç sorunları, kıtanın geçimi için gerekli gıdayı üretememesi ve dışarıdan gıda ithal etmek için yeterli fonun olmaması gibi nedenler “açlık” kavramını kıtanın bir gerçeği yapmıştır. 
Dünyada açlıktan en çok etkilenen ülkelerin 4’te 3’ünün savaş kurbanı olduğunu biliyormusunuz?
Dünya, İnsanlığı Uyarıyor: Kapitalizm + Savaş/Sömürü + Açlık + Kuraklık = Ölüm(dür)!

----------------------------------

Tehlikeli Derin Ayrışma

Biz Türkiye de yaşayan insanlar,her devirde olduğu gibi bu gün de bizleri yönetenler ile onlara muhalefet yapan  siyasiler arasındaki kavgalara tanık mı olacağız? Biz siyasilerin egolarını birbirleri üzerinden tatmin etmesini kesinlikle tasvip etmiyoruz.Daha önceki kaos filmleri her dönem benzer senaryolarla mille
tin önüne servis yapılmaktadır.

Tepedeki durum böyle olunca; çekişme,tartışma,kavga,kamplaşma ve ayrışma şiddetlenerek tabana yani halka yani bizlere yansımaktadır.Türkiye her zaman kamplaşmalara ve kutuplaşmalara açık bir toplum olmuştur.Çünkü bizler hala birer yurttaş olma yetkinliğine ulaşabilmiş değiliz.Bizleri ya gocuklu bir celep yönetecek ya da  Demirel,Çiller,Yılmaz ve Akbulut gibi kifayetsiz muhteris insan
lar yönetecek.Yani kırk katır ya da kırk satırın dışında alternatif bir çözüm üre
tebilmiş değiliz.

Doğrusu bu şekilde bir yönetim biçimini de bizler ısrarla talep ediyoruz.Yoksa kırk yıl bu milleti aldatıp tüm nesebini Karun gibi zenginleştiren,Süleyman Dem
irel altı defa gidip yedi defa gelmez ve en sonunda Cumhurbaşkanı olmaz.Bunlar,
Türkiye’ye ait yaşam algılarıdır.Bir başka ülkede görebilme olasılığı sıfırdır.Bu
gün; Sayın Başbakan, Sayın Baykal ,Sayın Bahçeli ve BDP, Türkiye’yi Kategori
ze etmek ve milleti bölmek için tüm güçlerini seferber etmişlerdir.Yanlışa millet de yanlış yaparak sürece katkı sağlamaktadır. Bu yanlışlıklar manzumesi nedeniyle
Türkiye derin bir ayrışmaya doğru hızla sürüklenmektedir.
Sayın Başbakan, Sayın Baykal millet sizleri oralara, birbirinize karşı “yüksek egolarınızı tatmin için göndermedi”.Millet Sayın Erdoğan’a , Başvekillik görevini , Sayın Baykal’a’ da muhalefet yapma görevini verdi. İktidar ve muhalefet parti müntesiplerini millet adına asli görevlerini yapmaya davet ediyoruz. Tepedeki negatif iyonlar,ışık hızı ile tabana doğru yayılıp tehlikeli bir sürecin yapı taşlarını oluşturmaktadır.Sayın Başbakan, Sayın Baykal,Sayın Bahçeli ve BDP’nin Sayın milletvekilleri Türkiye’nin  dostumusunuz yoksa düşmanımısınız? bunu millete somut olarak ispat etmeniz gerekmektedir.
BEKLİYORUZ.