Ardı ardına takılmış hızı kesilemeyen bir katar misali geçiyor yaşamımızdan yıllar.
Bir kırlangıç kırılganlığı üzerimde vezaman su gibi akıp gidiyor. Ürkek anların çokluğu, mutlu anların açlığıyla ruhumu yoruyor. Ve şüpheye mahal yok, biliyorum hüzünlüsün. Sanki karakalem bir resimde, hüzünlerin ifadelerde yüzüsün. Birine günlük güneşlik hak etmediği anlar, çoğuna gaz lambasında yanan ışıkta ihtiyacı olduğu anda sönsün. Bir haksızlık, düzende bir bozukluk var mı dersen, kaldırıp başını etrafına bakarsan, bence sende görürsün. Görürsen eğer eşitlik adına, gelecek yarınlar adına umutların kaybolmayıp hep sürsün...
Sürsün ki; topraklar sürülsün ki çoluk çocuk gelecekte, emek verip, alın teri dökerek ekip biçip bilimle, ilimle, sanatla, hoşgörü ve sevgiyle büyüsün.
Herkes gibi bende, tüm yıl gülüp eğlenmedim. Bazen ağladım, bazen gözyaşlarımı içime akıtıp bir köşede sessizce bekledim. Bekleyerek; caddeden, sokaktan, önümden ve ömürden geçenleri gözledim. Gelip geçenlerin solgun asık suratlarını; hayal ettiklerimle, umutlarımla, içten içe çürüyen bir dişin zamansız ağrılarıyla heves kırıcı bir noktaya sürükledim. Duygularımla saklandığımı sandığım anlarda, daha çok ortaya çıkıp belirdim. Gizli gizli sevsemde sevilene diyemedim.
Sırdaşımla, sevgimle köşe bucak dilden dile gezdim. Hani yağmurdan sonra bir ormanda, kendini gizlemek istemeyle, toprağı delip özgürlüğe çıkmak isteyen mantarın sahip olduğu lezzette mahcubiyettim. Ateş düşen kentlerin gecekondularında, feryat figan çığlıklarla, hissettiğim acılarıyla kendi yüreğimdeydim.
Kolay değildi günleriacılarla geçmek, geçtiğim yerlere istenmeden mutluluk filizleri dikmek. Elbette kolay olmadı, sevda şiirleri yazılıp ikiye yırtılmış yaşam kokan kağıdı, yarınlarla birleştirmek. Gülmek, el ele birlikte gezmek, saygı gösterip, ta yürekten sevmek… Hiç kolay olmadı, sevgiler zahmetsiz, emeksiz olmasında… Bize göre olan, zorla mücadele edip aşarak yolumuza devam etmek.
Bitirmek üzere olduğumuz 2022 yılının herkese; çoğu zaman üzüldüğümüz, azda olsa mutlu olduğumuz anları yaşattığını biliyoruz.
Acıların katmerleşmiş haline, insanlığın fütursuzca yaşama müdahale etmesiyle bu devirde biz denk geldik. Gözle göremediklerimizin zerreden milyon küçük hallerinin elinde perişan edildik. Tüketmeye, yok etmeye ve sadece kazanmaya odaklı yaşam içerisinde güç gösterisi devasa gökdelenler, her türlü lüksle donatılmış evler, teknoloji harikası bir biriyle yarışan otomobiller bu devirde derdimize derman olamadı. Milyon liralık otomobiller bizi alıp tertemiz bir yaşamın içine sokamadı. Her türlü güvenlik tedbiri alınan lüks evlere acıların girmesi engellenemedi. Doğadan uzaklaşıp yaşamı mahveden insanlık çözümün yine kendinde olduğunu geç olmadan hatırlamalı ve ona göre bir yaşam tercihinde bulunmalı.
Yıl boyunca üzüldüğümüz anlarda mahvolduğumuzu, bittiğimizi sandık ama düştüğümüz yerden kalkıp doğrulduk ve yola devam ettik. Mutluluklarımız da oldu, ayaklarımızın yerden kesilmesine neden olan anlarımızda. Evet; yıllarımız gelip geçiyor ama nasıl diye bir soru gelirse de, delip geçiyor hem sözleri, hem sevgileri, hem de yürekleri…
Acısıyla, tatlısıyla ve acılarının sancısıyla gelip geçiyor.
Yaşamı, doğayı, insanları seven herkes gibi, günde umut büyütüp, yarınlarda hüzünlü yüreklere yüklemek için çaba sarf etmeye devam etmeliyiz. Kısa bir şiirimi sizlerle paylaşıp bu haftayı noktalarken, yeni yılın birlik ve dirlik içinde, herkese sağlık, mutluluk, huzur getirmesini diliyorum. Umut her yeni doğan günde, yeni yıl adın umut olsun…
Bir Çığlık Sevgilerin
Dünde kalan gözyaşıyla
Gecelerin...
Uzak diyarların
Özlem dolu kokusu
Yüreğinde yer eden
Bir çığlık sevgilerin!
Günle uyanıp arşınlayacak
Yeni bir yolu
Yeni bir yılı
Umut onda
Yarınlar onda
Onda güneşli günlerin…