10 Ocak Çalışan Gazeteciler Gününde hep aynı davranış biçimidir. Kutlama mesajları, yok basın şöyle yok basın böyle...

Atıp tutmak o kadar kolay ki!

Dinleyince "Medya da neymiş be!" diyesiniz gelir. Bir kısım gazeteciler de memnun olur aslında söylemlere. "Yağmasalar da gürlüyorlar" diye!

Siyaset öyledir!

Hep gürlerler, ama yağmazlar...

Çalışan Gazeteciler Gününde, Atatürk dışında "kimsenin adamı olmayan" bir gazeteci olarak gördüğüm ve test ettiğim söylem ve davranışları kendi gözümden anlatayım. 

***

Misal Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar;

Gazetecilerin Günlerini kutlar, belediye kasasından bir yemek - kahvaltı verir, istediği  gazetecileri ve medya kuruluşlarını destekler. 

Büyükşehir Belediyesinde medyadan sorumlu yönetici gazetecilikten gelme değildir.

Basın burosunda çalışan 100 kişi varsa 90'ı gazetecilikten gelme değildir. Tanıdıklar, nazı geçenler, kolay iş olarak görülen basın burosunda çalıştırılırlar.

Sadece kolay iş olarak görüldüğü için orada görev yaparlar.

Özeldirler. 

Orada çalışan gerçekten gazetecilikten gelme kişiler çok azdır. Tüm işlerin asıl yoğunluğu onlardadır. Diğerleri öğrenebildikleri kadardır!

İlanlar , abonelikler ikili ilişkilere dayalıdır.

"Sev beni seveyim seni" sistemidir.

Gerçek kriter koyamazlar. Koysalar da çoğuna uygulama imkanları yoktur!

İstisnalar hariç; "En çok bağırıp çağıran en çok ilan reklamı alır" sistemi geçerlidir. 

Sizin doğru gazetecilik yaptığınızın önemi yoktur, Başkan için "Doğru Gazetecilik" yapmanız önemlidir.

Misal, Seyhan Belediye Başkanı Akif Kemal Akay

Gazetecilerin Günlerini kutlar, belediye kasasından bir yemek - kahvaltı verir, istediği  gazetecileri ve medya kuruluşlarını destekler.  Seyhan Belediyesinde çalışan yaklaşık 20 personelin 15'i gazetecilikten gelmez. 

Ahbap Çavuş ilişkisiyle kolay olarak görülen basın bürosuna alınan özel kişilerdir onlar. Gerçek gazeteci 5-6'yı geçmez. 

Sadece kolay iş olarak görüldüğü için orada görev yaparlar.

Özeldirler. 

Orada çalışan gerçekten gazetecilikten gelme kişiler çok azdır. Tüm işlerin asıl yoğunluğu onlardadır. Diğerleri öğrenebildikleri kadardır.

İlanlar , abonelikler ikili ilişkilere dayalıdır.

"Sev beni seveyim seni" sistemidir.

Gerçek kriter koyamazlar. Koysalar da çoğuna uygulama imkanları yoktur!

İstisnalar hariç; "En çok bağırıp çağıran en çok ilan reklamı alır" sistemi geçerlidir. 

Sizin doğru gazetecilik yaptığınızın önemi yoktur, Başkan için "Doğru Gazetecilik" yapmanız önemlidir.

Efsane Osmanlı Bankası Reklamı

osmanlı bankası reklamı

Misal Yüreğir Belediye Başkanı Fatih Mehmet Kocaispir;

Gazetecilerin Günlerini kutlar, belediye kasasından bir yemek - kahvaltı verir, istediği  gazetecileri ve medya kuruluşlarını destekler. Yüreğir Belediyesinde çalışan yaklaşık 20 personelin 15'i gazetecilikten gelmez. 

Ahbap Çavuş ilişkisiyle kolay olarak görülen basın bürosuna alınan özel kişilerdir onlar. Gerçek gazeteci 5-6'yı geçmez. 

Sadece kolay iş olarak görüldüğü için orada görev yaparlar.

Özeldirler. 

Orada çalışan gerçekten gazetecilikten gelme kişiler çok azdır. Tüm işlerin asıl yoğunluğu onlardadır. Diğerleri öğrenebildikleri kadardır!

İlanlar , abonelikler ikili ilişkilere dayalıdır.

"Sev beni seveyim seni" sistemidir.

Gerçek kriter koyamazlar. Koysalar da çoğuna uygulama imkanları yoktur!

İstisnalar hariç; "En çok bağırıp çağıran en çok ilan reklamı alır" sistemi geçerlidir. 

Sizin doğru gazetecilik yaptığınızın önemi yoktur, Başkan için "Doğru Gazetecilik" yapmanız önemlidir.

Misal Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin;

Gazetecilerin Günlerini kutlar, belediye kasasından bir yemek - kahvaltı verir, istediği  gazetecileri ve medya kuruluşlarını destekler.  Çukurova Belediyesinde çalışan yaklaşık 20 personelin 15'i gazetecilikten gelmez. 

Ahbap Çavuş ilişkisiyle kolay olarak görülen basın bürosuna alınan özel kişilerdir onlar. Gerçek gazeteci 5-6'yı geçmez. 

Sadece kolay iş olarak görüldüğü için orada görev yaparlar.

Özeldirler. 

Orada çalışan gerçekten gazetecilikten gelme kişiler çok azdır. Tüm işlerin asıl yoğunluğu onlardadır. Diğerleri öğrenebildikleri kadardır!

İlanlar , abonelikler ikili ilişkilere dayalıdır. "Sev beni seveyim seni" sistemidir.

Gerçek kriter koyamazlar. Koysalar da çoğuna uygulama imkanları yoktur!

İstisnalar hariç; "En çok bağırıp çağıran en çok ilan reklamı alır" sistemi geçerlidir. 

Sizin doğru gazetecilik yaptığınızın önemi yoktur, Başkan için "Doğru Gazetecilik" yapmanız önemlidir.

Misal Sarıçam Belediye Başkanı Bilal Uludağ;

Gazetecilerin Günlerini kutlar, belediye kasasından bir yemek - kahvaltı verir, istediği  gazetecileri ve medya kuruluşlarını destekler.  Sarıçam Belediyesinde çalışan yaklaşık 20 personelin 15'i gazetecilikten gelmez. 

Ahbap Çavuş ilişkisiyle kolay olarak görülen basın bürosuna alınan özel kişilerdir onlar. Gerçek gazeteci 5-6'yı geçmez. 

Sadece kolay iş olarak görüldüğü için orada görev yaparlar.

Özeldirler. 

Orada çalışan gerçekten gazetecilikten gelme kişiler çok azdır. Tüm işlerin asıl yoğunluğu onlardadır. Diğerleri öğrenebildikleri kadardır!

İlanlar , abonelikler ikili ilişkilere dayalıdır. "Sev beni seveyim seni" sistemidir.

Gerçek kriter koyamazlar. Koysalar da çoğuna uygulama imkanları yoktur!

İstisnalar hariç; "En çok bağırıp çağıran en çok ilan reklamı alır" sistemi geçerlidir. 

Sizin doğru gazetecilik yaptığınızın önemi yoktur, Başkan için "Doğru Gazetecilik" yapmanız önemlidir.

*** 

Umarım tekrar olan yazıyı okurken sıkılmadınız!

Ben 30 yıla yaklaşan meslek yaşamımda bunları görmekten, duymaktan, yazmaktan sıkıldım inanın.

Ama gerçek budur!

Gerçekten gazetecilikten gelen çalışanlar, karın tokluğuna, gazetelerde yarı maaşa, zor şartlarda hayat sürerken, sözde Çalışan Gazeteciler Gününü kutlayan Başkanlar kendileri ve siyasi partileri için "çok özel" oldukları için alakasız olsalar da o kişileri, gazeteci olarak yanlarında çalıştırıyorlar.

Sonra; yanlarında bulunan çoğunluğu gazetecilikten gelmeyen çalışanların gününü yaş pastalarla kutlarken halkın haber alma hakkı için yarı maaş, sigortasız, güvencesiz,  zor şartlarda çalışan gazetecilerin gününü sözde "Gürleyerek" kutluyorlar!

Bir de, belli bir kriter ortaya koyamadan kafalarına göre İşine gelmeyene ilan vermiyorlari abone olmuyorlar önemli toplantılarına bile çağırmıyorlar.

Malesef gerçek budur.

Kalifiye olmayan yöneticilerin kriter koyamadan işine geldiği gibi davranmasının sonucudur bu.

Gazetecilikten gelen çalışanların, "atıp tutanlar" tarafından yok edilme girişimidir!

Gazeteciliğe ve Adana'ya yapılan büyük yanlışlıktır.

Haksızlıktır

***

Bu yazıyı 9 Ocakta yazıyorum.

Bahsettiklerimin samimiyetini ölçmek sizin için o kadar basit ki!

10 Ocak Çalışan Gazeteciler Gününde bayiden bir yerel gazete alın. 

Sayfa sayfa açın hem okuyun hem de "Çalışan Gazeteciler Gününüz Kutlu Olsun" gibi bir ibareyle bir tane belediyenin ilanını bulabilecek misiniz?

Şayet bulursanız ben 30 yıl bu memlekette boşa gazetecilik yapmışım demektir. 

Ve ertesi gün özür dileyeceğim.

Şayet öyle bir ilan bulamazsanız samimiyetsizliğin şahidi olacaksınız!

Kendi belediyelerinde meslekten gelmeyen çalışan gazetecilere pastalı kutlama yapanların, meslekten gelen gerçek gazetecilere bir yudum su bile vermediklerinin ispatıyla karşılaşacaksınız.

Kendine yağdıranlara, başkalarına gürlemesini göreceksiniz...