Değerli okurlarım anımsayacaktır, CHP Lideri Sayın Kılıçdaroğlu, bir süre evvel “Demokratikleşme” tartışmalarına nokta koyacak bir çıkış yapmış;
17 Maddelik bir “Demokratikleşme Paketi” açıklayıp, Başbakan’ı, bu paket etrafında –elbette ilaveler olmak üzere- çalışmaya çağırmıştı.
Bir AKP/RTE klasiği haline gelen “kendi pişirip kendi yemek” usulünü terk etmeyen Başbakan, bu çağrıya duyarsız kaldı; Kendi açıkladığı paketi de birlikte gördük.
Şimdi herhangi bir yorum yapmadan, CHP’nin 17 maddelik paketini aşağıya çıkarıyorum.
AKP’ninkinin satırbaşlarına kısaca görüşünü ekleyip, kararı sizlere bırakıyorum.
Önce, işte satırbaşlarıyla, CHP’nin 17 önerisi:
1) % 10 seçim barajı (şart öne sürmeden) kaldırılsın.
2) Demokrasi ve insan haklarına saygı gösterilsin.
3) Milletin vekillerini Millet seçsin. (Ön seçim zorunlu olsun)
4) Düşünce ve ifade özgürlüğü güvence altına alınsın.
5) Toplantı, gösteri ve örgütlenme özgürlüğünü geliştirelim.
6) Din ve Vicdan özgürlüğü korunsun. Her inanca eşit imkan tanınsın.
7) Basın Özgürlüğü sağlansın.
8) Tutuklu öğrenci ayıbına son verilsin.
9) Özel Yetkili Mahkemeler kaldırılsın.
10) Yeniden yargılanma yolu açılsın.
11) Halkın Vekillerine özgürlük verilsin.
12) Gizli Tanık Hukukuna ve yasa dışı dinlemelere son verilsin.
13) Faili meçhul cinayetler çözümlensin.
14) Nevruz Resmi Bayram olsun.
15) Uludere katliamı aydınlatılsın.
16) Diyarbakır’a cezaevi değil müze yapılsın.
17) Mayınlı araziler temizlenip köylülere verilsin.
Başbakanın açıkladığının satırbaşlarını anımsayalım:
-Seçim barajı için 3 seçenek var ancak sonuçta amaç “AKP nasıl daha az oyla çok sandalye kazanır”
-Partilere yardım barajı geri çekiliyor (Fakat seçim barajı yükseltiliyor.)
-Partilere örgütlenme kolaylığı geliyor (Maksat muhalefet daha da kolay ve çok bölünsün)
-Partilere “EŞ Genel Başkanlık (Maksat BDP’nin gönlü hoş olsun)
-Siyasi Parti üyeliği kolaylaşıyor (Amaç bölünmüş toplumda ‘Benim Polisim, Benim memurum’ daha kolay belli olsun, partizanlık devlette yaygınlaşsın.)
-Farklı dillerde siyasi propaganda (Asıl gaye Üniter Türk Devletini tasfiye değil mi?)
-Nefret Suçlarının cezası artıyor (Tarikatlar, tekke ve zaviyeler yaygınlaşacak, Devletin çivisi çıkarılıp, ‘Din Özgürlüğü’ adına şeriat düzeni dayatılırken, zinhar Çağdaşlığı, Laik Cumhuriyeti savunmayın, Fazıl Say gibi mahkum edilmeniz daha kolaylaşıyor)
-Yaşam Tarzına Koruma (Yobaların Devlet destekli mahalle baskısı ile modern yaşam baskılanırken, hazretin adamlarına asla karışılamayacak)
-Q,W,X kullanılacak (Hani tek dilli devlet? Tasfiyeye alfabeden başlanıyor.)
-Gösteri Yürüyüşü hakkına makyaj (Başlık olarak iyi de içeriği niye fos? Yersen…)
- Anadilde özel okul (Nihayet Türkiye’de Türkçe, böylece ‘Yabancı Dil’ diye okutulacak!)
-Köy ve Kentlerin ismi değiştirilecek (Ayrılığa doğru adım adım, koşar adım…)
-“Hacı Bektaş Veli” Üniversitesi (40 bin Alevi Türkmeni kılıçtan geçirenin isminin 3. Köprüye verilmesinin bedeli bu, yerseniz; Pardon, Cemevleri mi dediniz?…)
-Kişisel verilerin korunması (Önce sen çalınan ortam dinleme cihazlarını bulup, resmi fişlemeyi durdursana!)
-Yardım toplama serbestisi, (Bir Atatürk yadigar Cumhuriyet Kurumunun, Türk Hava Kurumunun ruhuna el Fatiha!)
-Kamuda başörtüsü serbestisi (Hoş geldin Çarşaflı Öğretmen!?!?)
-Andımız kalkıyor (Ne dersiniz AKP’ye oy veren Milliyetçiler? Acıttı mı?)
-Mor Gabriel iade ediliyor. (Ülkede Süryaniler ‘Kelaynaklar’ kadar kaldıktan sonra, nihayet)
-ROMAN Enstitüsü (Türk birliğini bozmak üzere, el atılmadık başka gurup kaldı mı?)
Ya siz bütün bunlara ne diyorsunuz?