Bir kurbağanın birden 100 ısı derecelik suda tutulabildiği nerede görülmüştür? Uyuşması, mahmurlaşması, uyuması, kaynatılıp haşlanması için Hayım Nahum şurubunun içirilmesi gereklidir. Kurbağanın ilk önceleri çok rahatsız olmayacağı ortam sıcaklığında muameleye tabi tutulması gerekecektir. Ciğerlerinin haşlanmasına, derisinin pul pul dökülmesine ve takatten kesilip ölüm uykusuna uzanmasına kadar uzanan bir netice için, bir hazım reçetesine tabi tutulması gerekir ki, ölümü mukadder kılınsın. Çocuklarımızın her sabah okuduğu “Andımız”ın kaldırılması; kurbağanın nizami ısıdaki suya daldırılmasıdır. Su ki, ısıtılma işlemi başlatılmıştır artık.

Acele etmeyiniz… Hazmettirildikçe yepyeni kerpeten gücünde paketler devreye konulacak ve o illet hece bulunduğu her mahfilden teker teker sökülecektir…


Rahat olunuz! Bir gün İstiklal marşı da kaldırılacaktır. Hatta içeriğinde o illet hece olduğu için “Türkiye” adı da değiştirilecektir. Bankaların adından, hastanelerin isminden, okulların, derneklerin, vakıfların ve her bir niteleme başlangıcından o illet hece mutlaka kazınacaktır. 

1000 lerce woltluk enerji teline yapışmışçasına Sayın Başbakanı çarpan “Türk” hecesi tüm şerlerin kaynağı olsa gerekir ki, çocuklarımızın okuduğu andımız hitabesinden bu illet (!) hece kaldırılmıştır. Sayın Tayyip Erdoğan 12 yıl önce çıkardığı şiir albümünde Necip Fazıl Kısakürek’in hemen tüm önemli şiirlerini yorumlamasına rağmen üstadın en önemli ve köşe taşı şiiri olan “Sakarya Türküsü” nü şiir albümüne dâhil etmemişti. Zira o desimetrelerce uzunluktaki o şiirin bir yerinde aynı illet sözcük vardı. Çünkü o illet hecenin de bulunduğu o şiir, onun hissiyat dünyasına adeta karanlık hücrelerde bir cendere hayatı yaşatıyor gibiydi. İşte o şiirden bir pasaj ve işte son satırdaki o illet hece…


......
.......

Çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için. 
Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin? 
Rabbim isterse, sular büklüm büklüm burulur, 
Sırtına Sakarya'nın, Türk tarihi vurulur.

F.Korkmaz