Misal!?
Halkın yanında yer alırsın.
Onun hak arama taleplerinin yanında olur gerektiğinde sessiz çoğunluğun sesi olursun.
Sonra!
Biri çıkar, “ Yaw ben bunlara istediğini vermediğim için beni hedef alıyorlar. İstediklerini verseydim böyle yapmazlardı” der.
Suçlanırsınız, mesleğinizde yıllarca namusunuzla geldiğiniz noktada hak etmediğiniz şekilde hedef alınırsınız.
Ya da;
Gazeteci çıkar elindeki belgelerle haber yapar.
Sonra biri çıkar, “ Yaw ben bunlara istediğini vermediğim için beni hedef alıyorlar. İstediklerini verseydim böyle yapmazlardı” der.
Yine suçlanırsınız.
Söylemem o ki, kimseyi mutlu edemezsiniz.
“Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık” misali.
***
Son olarak Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin ile ilgili “Yandaş Medya” olarak bilinen medya gruplarında bir savcının iddianamesinden yola çıkarak haber yapılmış.
Bu iddialar doğrumu yanlışmı, mahkeme karar verecek biz değil.
Çetin bunları yalanlayıp kendi üzerinden CHP’nin yıpratıldığı görüşünü dile getirdi.
***
Bu belge, sanırım Adana medyasında görev yapan tüm gazetecilerde vardı.
(Soner Çetin her ne kadar sevildiğini söylesede o nu sevmeyenler de az değil. Bu belgeleri medyaya servis ettiler)
***
Bu belge önemliydi.
Bu belge önemliydi.
Ancak yargıyı etkilememek için bu haberleri yapmadık.
Hatta Sayın Çetin bize “bunlara istediğini vermediğim için bana saldırıyorlar” söylemini kullanmasına rağmen biz gerçek gazetecilik yaptık.
Kızmamıza rağmen Nisan ayında görülecek davayla ilgili tek satır yazmadık, söylemedik.
Biz ve diğer Adanalı gerçek gazeteciler istese bu belgeyi sallandırır “işte o belge, bu doğru mu Sayın Çetin” diye sorar haberini de çatır çatır yapardı.
“İddianame böyle”, “Bu iddia doğru mu Sayın Çetin” diye bağırır dururduk.
Ama gerçek gazeteciler için yargıyı etkilememek adına bu ETİK olmazdı.
(Hani siz “şantiye binasını kaldırdım vatandaş rahat nefes alacak” deyip, Resmi kurum alanını konut ve ticari konuma çevirdiğiniz “kanuni ama etik olmayan” durumun tersi)
Etik dersi veren ve “Ben bunlara (para işareti yapıp) istediklerini verseydim, bana saldırmazlardı” dediğiniz gazetecilerden utandınız mı?
***
Sizin, bizi hedef göstererek Adanalı gerçek gazetecileri “para almakla suçlayıp” töhmet altında bıraktığınız “Onlara istediğini verseydim, bana saldırmazlardı” söyleminizden yola çıkarak soralım.
“Yandaş Medya”da paranız mı geçmedi Sayın Çetin?
Sayın Çetin, yaptığının “Doğru” olduğunu düşündüğü için birilerinin farklı ses çıkarmasından rahatsız.
Benim önerim farklı sesleri de dinlesin, belki de doğru orada gizlidir.
Neyse biz duygularımızla değil aklımızla hareket ettik. Biz birilerinin çıkarları peşinde değil, halkın yanında olduk.
Olmaya devam edeceğiz.
***
Son olarak Sayın Çetin’e birkaç sözüm var.
Sayın Çetin, size bizimle ilgili “(Para işareti yapıp) Onlara istediğini verseydim böyle yapmazlardı” söyleminizden sonra, alın terim olmayan avanta aldığımı ispatlayın, gazeteciliği bırakıp kenti terk edeceğimi milyonlar huzurunda söyledim.
Halkın çıkarlarının yanında olan benim ve gazeteci arkadaşlarım Kerim Hoşfikirer ve Murat Yonat ile ilgili “Avanta” aldığımızı ortaya çıkaracak araştırmanız bitmedi mi?
Hatta çalıştığımız kurum olan Koza TV patronu Haluk Vural’ın da sizden her hangi bir çıkarı oldu mu?
Açıklayın.
Vural’ın sizden 50 kuruşluk su (küçük su) hakkı geçtiyse dahi bunu açıklamak boynunuzun borcudur.
Ama bu araştırmalarınız bitti ve kurumumuzla ve bizimle ilgili bir şey bulamadıysanız, başta bizden ve Adana’daki tüm gerçek gazetecilerden özür dilemeniz gerekmiyor mu?
Yoksa “Özür dilemek erdemliği”nden kaçacak mısınız?