Atı alan Üsküdar’ı, Adanalı Ayşe teyze bir yıl önceki gibi tozlu çamurlu yolları geçti. Araçlar delik deşik asfalttan, Adananın kirli havasını soluyan çocuklarımızın, annelerimizin, babalarımızın, sevdiklerimizin, bizlerin ciğerlerinden kirli hava ağır ağır geçti. Partizanca sürgünler, adamına göre yaratılan işler, olur olmadık yerde boy boy icraatsız resimler alayımızla dalga geçti. Gece kondular da, kent merkezlerinde, şehrin her yerinde yağmurla birlikte sel evleri, yolları, araçları basıp geçti. Adrese teslim işler, halkın aleyhine gözden uzak sözler vicdanları delip geçti. Çokça büyükşehrimizi yönetmek için ruhsat alanlar, bir yılımızı suratımıza gülerek çalıp geçti.
Yerel seçimlerin yapılmasının üzerinden bir yıl geçmesine rağmen, şehirde acil olarak beklenen projelerden hala ses çıkmamıştır. Diğer alanlarda, şehir bir yıl önceki durumundadır. Alt yapıda her yağmurla birlikte yaşanan seller ve halkın mağduriyeti, eskiden olduğu gibi defalarca görmezden gelinmiştir. Alttan üste bozuk olan sistemlerde, zihniyetin onarılması gerektiği apaçık ortaya çıkmıştır. Büyükşehir Kanunuyla belediye sınırı il sınırı olmuş ve kendi görüşünden olmayanların sürgünlerinde bu durum bariz şekilde kullanılmıştır. Sürgün projeleri kişilerin ailesinin, çoluğunun çocuğunun yaşamı göz ardı edilerek yapılmıştır. Toplu taşımada meydana gelen ve var olan sorunlar, gelişi güzel oluşturulan sistemlerle çözülmeye çalışılmıştır. Hafif bir mantık ile yapılan hafif raylı sistemin hizmetinden, kentteki tüm vatandaşların yararlanabilmesi için yapılan çalışmalar (eğer yapılmış ise) ve çözüm yolları henüz halka duyurulmamıştır. Alt yapısı bozuk olan şehir, üst yapıda da; asfaltsız delik deşik yollar, uzun kuyrukların oluşmasına neden olan trafik problemini çözecek adımların atılmamasıyla kaos şehrine dönüşme yolunda ilerlemektedir. Sağlıksız ve ruhsatsız yapıların arttığı kentimizde; kentin ekolojisine uygun olup olmadığını düşünülmeden, kentsel dönüşüm adı altında, şehrin en kıymetli alanlarında yıkım düşünülmektedir. Bazı kesimlerin kendilerine sadece rant çıkarmak için planladığı rant odaklı projelerde, halkın malından mülkünden çalınmaya devam edilmektedir. Kentsel dönüşümün olağan seyriyle ve kente uyumlu dokuyla gerçekleşmesi için mevcut alanların imara açılmasını sağlamayan yöneticiler, zorla kapattıkları alanlarda, kentsel(!) dönüşümle neyi amaçladıklarını ve niyetlerini ortaya koymaktadırlar. Resmi rakamlarda abartılan yeşil alan miktarı, şehir içinde yapılan ağaç katliamları ile her geçen gün azalmaktadır. Bunlara somut örnekler vermek mümkündür. Aşkım Tüfekçi Hastanesi bahçesindeki ağaçların ek hizmet binası için kesilmesi, ayrıca ormanlık alan içerisine yapılmış ve birçok ağacın kesilmesine neden olmuş, sadece belirli bir zümrenin kullandığı Atlı Spor Kulübünün karşısında, otoban bağlantı yolunun kenarında yapılan şehir hastanesi için kesilen ağaçlar örnektir. Şehirde hava kirliliğinin önlemesi, temiz hava sirkülasyonunun sağlaması, iklim değerlerinin insan yaşamına daha uygun duruma getirilmesi, yeşil alanlar ile sağlanabilmekte olup, canlılar için çok büyük bir öneme sahip olduğu bilinmelidir. Birilerinin çay kahve keyfi nedeniyle, işgaline izin verilen kaldırımlarda yürümekte dahi zorluk çeken vatandaşlar, zaman zaman araç yoluna inerek yollarına devam etmek zorunda kalmaktadır. Sağlam(!) bir vatandaş için durum böyleyken, zaten yer yer bozuk olan ve işgaline izin verilen kaldırımlarda, engelli bir vatandaşın geçişini varın gelin siz düşünün. Oysaki o kaldırımlar; işçi sağlığı ve iş güvenliğini hiçe sayan, emek sömürüsü yapan kodaman şirketlerin değil, halkın ortak kullanım alanlarıdır. Halkın ortak kullanım alanları ne suretle olursa olsun, bu şekilde birilerine peşkeş çekilmemelidir. İşgallerde sınır o kadar aşılmıştır ki utanmasalar araç yoluna dahi masa atılacak duruma getirilmiştir. Kaldırımını dahi zar zor kullandığımız şehrin merkezinde ve ilçelerinde, vatandaşların çeşitli etkinliklerde buluşup zaman geçireceği meydan dahi bulunmaması çokta yadırganmamalıdır.
TMMOB Adana İl Koordinasyon Kurulu ve bağlı meslek odaları, 2011 yılından beri 2 yılda bir olmak üzere, Adana Kent Sorunları Sempozyumunu düzenlemektedir. Sempozyumda bilimsel veriler ışığında tespit edilen sorunlara, aynı zamanda çözüm yolarlıda sunulmaktadır. Bu yıl 22-23 Mayısta 3.sü düzenlenecek olan sempozyuma, Çevre Mühendisleri Odası Adana Şube olarak 2 bildiri ile katılım sağlayıp, kente ait çevresel sorunlara çözüm yolları sunacağız. Yerel yöneticiler; kentimize ait sorunların belirtilip çözüm yollarının sunulduğu sempozyum kitapçığını okusalar dahi, kentte birçok değişim meydana getirebilecek vasfa kavuşurlar. Sempozyuma katılıma rağbet göstermeyen yöneticilerin, kendilerine ulaştırılan kitapçığı da okumaya niyetli olmadıklarını düşünmekteyim. Kenti yönetenler şehrin gelişmesinden yana projeler üretmeli ve koltuklarının hakkını vermelidir…