Adana Adliyesi Mahmut Esat Bozkurt Avukatlar Salonun'da gerçekleştirilen
ruhsat törenine Baro Başkanı Av. Veli Küçük, Baro Başkan Yardımcısı Av.
Sabahattin Gümüş, Baro Genel Sekreteri Av. Semih Gökayaz, Yönetim Kurulu
Üyeleri Av. Timur Ortatepe, Av. Sinem Tanrısınatapan Keskin, Av.
Miyesser Ersalan Önenli, Av. Ayşe Duygu Özgüven, Av. Furkan Kılıç, genç
avukaların ailesi ve çok sayıda davetli katıldı.
Baro Başkan Yardımcısı Av. Sabahattin Gümüş tarafından okunan yemin
metni ruhsat alan genç hukukçular tekrarladı. Yeminin ardından çiçeği
burnunda avukatlar cübbelerini yanlarında staj yaptıkları büro
avukatları Av. Mehmet Fatih Öztürk, Av. Mustafa Serdar Demirtaş ve Av.
Ebru Atıcı Sevindik giydirdi.
CÜBBESİNİ OĞLU GİYDİRDİ
Törende; hemşirelik mesleğini ifa ederken Çağ Üniversitesi Hukuk
Fakültesi'ni de başarıyla bitiren Fidan Oğuz'a meslek yemininin ardından
cübbesini yanında staj yaptığı Av. Kamil Toprak ile 12 yaşındaki oğlu
Mehmet Yağız birlikte giydirdi.
Baro Başkanı Av. Veli Küçük, yaptığı konuşmasına geçtiğimiz hafta sonu
vefat eden değerli meslek büyüğümüz ve üstadımız Av. İbrahim Çağlar'ı
anarak başladı.
Av. Küçük, avukatlığa adım atan genç meslektaşlarını ve ailelerini
kutladı, başarılı, uzun ve kazançlı bir meslek hayatı diledi.
Adana Barosu'nun avukat sayısı ile güçlendiğini belirten Av. Küçük,
avukatlık mesleğinin tarih boyunca öne çıkan önemli meslek gruplarından
biri olduğunu vurguladı. Avukatlığın bir sorumluluk mesleği ve yaşadığı
dönemin tanığı olma yönüyle kamu görevi olduğunu ifade etti.
Av. Küçük, "Bu öyle bir meslektir ki toplumsal ve sosyal olaylara
duyarlılık gerektirir. Uluslararası Sözleşmeleri de (Turin İlkeleri ve
Havana Kuralları) mesleğimize önemli yükümlülükler yüklemektedir. Bu
bilinçle mevcut olan 30 komisyonumuzun içerisinde görev almanızı
bekliyorum. " dedi.
ÜLKEMİZDEKİ GELİŞMELERİ DEĞERLENDİRDİ.
TBMM Sağlık Komisyonu’nda ihraç edilen doktorlara çalışma sınırı getiren
değişiklikle ilgili olarak Baro Başkanı Av. Veli Küçük; “Bu düzenleme
devletin güvenliğini tehlikeye düşüren terör örgütleri ile irtibatlı
olduğu düşünülen sağlık mensuplarıyla ilgili yapılmak istenen
düzenlemeydi. Yap boz tahtasına dönen yasalaşma çalışmaları barolardan
ve meslek örgütlerinden gelen yoğun tepkiler üzerine, çok değişik hale
getirildi.
"AÇLIĞA TERK EDİLMEMELİ"
Doktorların, sağlık çalışanlarının hastanelerde ve Acil Servislerde
uğradıkları saldırılara getirilen cezaları düzenleyen yasa tasarısı
çalışma özgürlüğünü kısıtlaması, ihraç edilmesi durumunda çalışma
alanlarını ortadan kaldırması boyutuyla üzüntü vericiydi. İnsanların
kendileriyle birlikte ailelerini de açlığa mahkum etme yönüyle hak
ihlali doğurmaktaydı. Bu düzenlemeyi kabulü etmek mümkün değildi. Kişi
suça bulaştıysa, mesleği ne olursa olsun devlet onun hakkında yasal
işlem yapmalı ve cezalandırılmalıdır. Ama OHAL gerekçe gösterilerek çok
daha farklı, sert ve acımasız uygulamalar hem Anayasımıza aykırı, hem de
AİHS'ye aykırıdır. En son ortaya konulan eleştiriler üzerine ihracından
sonra Sosyal Güvenlik Kurumlarıyla anlaşmalı hastanelerde çalışma
önerisi kaldırıldı.
"TOPLUMSAL BARIŞ VE HUZURA İHTİYACIMIZ VAR"
İhraç edilen veya güvenlik soruşturması nedeniyle kamuda çalışması
sakıncalı görülen doktorların 450 gün bekleme süresi ve tazminat
ödenmesine ilişkin hükümlerden de vazgeçildi. Bizim önerimiz şu: güzel
ülkemizin toplumsal huzura, barışa, uzlaşmaya ve aydınlanmaya ihtiyacı
var. Bunun için toplumun tüm kesimlerini bir araya getirici bakış
açısını yaşama geçirmek gerekir."
"AVUKATLIK MESLEĞİ GERİYE GÖTÜRÜLMEK İSTENMEKTEDİR"
Baro Başkanı Av. Veli Küçük, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile
TBMM'nin şekli unsur haline getirilmesinden duyduğu rahatsızlığı ifade
ederek, "Aboneliklerle ilgili hak ve alacaklarla ilgili yapılacak UYAP
kapsamı adı altında yeni bir Merkezi Takip Sistemi adı altındaki
düzenlemedir. Ne yazık ki gözden kaçırılmaya çalışılan 6. maddesinde
avukatlık ücretinden hiç bahsedilmiyor. Yargının kurucu unsuru olan
avukatlar her düzenlemeyle bir adım daha geri götürülüp, hedef olmaya
devam ediyor. Biz önerilerimizi ve eleştirilerimizi ortaya koyduk. İcra
takipleri ile ilgili vekalet ücretlerini arada kaynatmak yetki ve
sorumluluk makamında olanlara yakışmaz. Birileri bir emek bir hizmet
veriyorsa karşılığını mutlaka almalı. Hizmet sektörünün alınterini
karşılıksız bırakmaya kimsenin bırakmaya hakkı yoktur. Bu torba yasa
içerisinde Konkordato ve Arabuluculuğa dair toplumda, sivil toplum
kuruluşları nezdinde tartışılmadan ve değerlendirilmeden düzenleme
yapılmak istenmesi de ayrı bir yanlıştır. Siyasi iktidarın son dönemde
eksenine alamadığı, yandaş yapamadığı baroları hedef aldığı, avukatların
bilinçli olarak özlük haklarını geriye götürme düşüncesini de gözden
kaçırmadığımızı ve mücadeleye devam edeceğimizi ifade etmek istiyorum.
"
"TORBA YASALARIN ÜLKEMİZE FAYDASI YOK"
Ükemizde son 16 yılda 12 bine yakın yasa maddesinin değiştiğini belirten
Av. Küçük, "Bunun Cumhuriyet tarihimizde bir örneği yoktur. Çıkartılan
yasaların çoğunluğu hukuk sistemimizi daha karmaşık hale getiren
düzenlemeledir. Torba kanunları eski Roma'da gündeme getirmek
yasaktı, rüşvet ve olumsuzluk sayılırdı. Bugün bu torba yasaları
ülkemizde olağanmış gibi sıklıkla gündeme getirilmek isteniyor. Tüm
hukukçuların, toplumun hasssiyet sahibi insanların eleştirisini ve
tavrını ortaya koyması gerekiyor." diye konuştu.
Baro Başkanı Av. Veli Küçük, Cumhuriyetimize ve kurucusu olan Büyük
Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e, milli şairimiz Mehmet Akif
Ersoy’a hakaretemiz sözleriyle bilinen Kadir Mısırlıoğlu'nu devletin
resmî kurumlarının sahiplenilmesine bir kez daha tepkisini ifade etti.
ENGİN ARDIÇ'A TEPKİ
"Her devrin adamı" olmayı başaran Sabah Gazetesi Yazarı Engin Ardıç'ın
10 ve 11 Kasım 2018 tarihli yazılarıyla Atatürk’e hakaret ermesinden
ötürü de suç duyurusunda bulunduklarını, Cumhuriyetimize ve Atatürk'e
kimden ve nereden gelirse gelsin tüm saldırılara karşı duracaklarını
sözlerine ekledi.
"AVUKATA SALDIRANLARA EN AĞIR ŞEKİLDE CEZA VERİLMELİDİR"
Baro Başkanı Av. Veli Küçük, son olarak Ankara ve Gaziantep Barosu'na
mensup meslektaşlarımıza yönelik saldırılara da değindi. Av. Küçük, bu
saldırıları yapanların yakalanmasını, görevden el çektirilmesini ve en
ağır şekilde cezalandırılmasını istediklerini belirtti.