AKP İktidarını, sözüm ona istemeden, kabul edenlerden sık duyduğumuz mazerettir: Alternatifi yok ki!
Çoğu kez neden, kim için vb. diye irdelenmeden, mutlak bir veri olarak kabul edilen bu tespit üzerinde durmak istiyoruz. Bu saptamayı geçen gün VATAN gazetesindeki söyleşisinde ünlü muhalif Amerikalı aydın Chomsky de yapmış; Yapmış yapmasına ama Chomsky fikir namusu sahibi bir aydın olarak, gerçek nedeni ile birlikte ifade etmiş durumu, şöyle: “ABD (emperyalizmi) alternatif olmadığı için AKP’yi destekliyor”.
Dikkatinizi çekerim, püf noktası “Alternatifi olmamak” değil, o alternatifin kimin için olmayışıdır. ABD, AKP’yi Türkiye ve bölge üzerindeki emperyalist planlar için işbirliği bakımından ‘Seçeneksiz’ görmektedir. Boşuna mı BOP eşbaşkanlığı…
Bu tespite ülkemiz içinden katılıp, takındığı AKP yanlısı tavırla herkesi şaşırtan kimi zevatın düştüğü durumun komikliğindeki püf nokta da aynı sebepten kaynaklanıyor.
O zevat, üzerinize afiyet, “Amerikanofili” ile malul olduklarından, o illetin en sık görülen arazıysa, öz ülkeleri üzerinde ABD çıkarları söz konusu olunca “Amerikanofiller”, ülkelerinin öz çıkarlarından önce Amerikan menfaatlerine titizlendiğinden, kimi zaman insanı şaşırtırlar; Tıpkı son zamanlarda bizdeki Entel-danteller, liboşlar ve bazı eski solcuların, AKP’yi seçeneksiz görmeleri gibi…
Özgürlük ve demokratikleşme sözcüklerini dilinden düşürmeyen, aynı zamanda BOP Eşbaşkanlığıyla gurur duyan Tayyip beyin AKP’sini, ABD çıkarları itibarıyla “seçeneksiz” görenlerin Noam Chomsky’nin şu sözleri üzerine kafa yormaları gereklidir:
“Savaşsız, barış içinde, sömürünün olmadığı bir dünya için çok fazla işaret yok. Tek olumlu gelişme, ABD’nin artık tek güç olmaması. Türkiye’nin de aralarında olduğu bazı ülkelerin bağımsız davranmaları ve Çin gibi bir ülkenin gelişmesi çok önemli.”
Chomsky’nin “Barış içinde bir dünyaya sahip olma” koşulları olarak değindiği: 1) ABD’nin (dünyaya egemen) tek güç olmaması lüzumu ve 2) Türkiye gibi ülkelerin bağımsız davranmaları, birlikte düşünüldüğünde, örneğin salt ABD uydusu bir konum yerine “Avrasya” kavramıyla birden fazla odaklı dünya fikrini öne atanların, “Tam bağımsızlıkçı Atatürkçülerin” asıl mahiyet ve insanlık için faydaları, veciz şekilde anlaşılmıyor mu?
Tesadüfe bakın ki VATAN, Noam Chomsky mülakatıyla aynı gün, İngiliz arşivlerine dayalı "Kıskaç Altında" adlı kitabında, Türk Tarih Kurumu şeref üyesi Prof. Dr. Salahi R. Sonyel’in yer verdiği bir belgeyi yayınladı: “Vahdettin, eğittiği Kürt militanlarla Atatürk'ü devirip, bağımsız Kürdistan'ı tanıyacaktı.”
Elbette bu belge ve içeriği hakkında başta İngilizler, çok konuşan olacak. O nedenle işin o kısmına şimdilik girmeyeceğiz. Fakat bir gerçek açık ki Emperyalizmin dostları da düşmanları da o zamandan bu zamana değişmiş değil. Öncelikler, yandaş elde etmek için üzerine oynadıkları, ihanetçi müttefikleri vb. hep aynı!
Tabii böyle bir uluslar arası arenada Atatürk önderliğinde Türk Ulusunu bir kurtuluş savaşına sevk eden değerler; bu değerlere sahiplikte Ulusal tavır sahiplerinin konumları da bir tutarlı çizgide devam ede gelmiş.
Savunulan, önem verilen değerler, hedefler ve ilkeler belli olunca tam da karşınızda yer alanların yola sizinle gitmek istememesi değil istemesi kuşku uyandıracak bir durum olurdu asıl, değil mi?
Böyle olunca da tam bağımsızlık ve ulusal egemenlik ülküsüne sıkıca bağlı olanlar elbette emperyalistlerin “alternatifleri” arasında yer almazlar.
Ve fakat onlar, elbette yurtseverlerin, ulusseverlerin biricik seçeneğidirler; Ancak, toplumu buna inandırmak da siyasetin bir sanat oluşunun icaplarından değil mi?