Güncel

AK Parti Adana’da yeniden yapılanmalı

Abone Ol

Ekspres Gazetesi - İnci Gül


Yıllarca Almanya’da ve Türkiye’de öğretim görevliliği yapan ve bir yandan da siyasetten hiç kopmayan Sosyal Demokrasi Vakfı Kurucularından Fehmi Kaya, AK Parti’nin Adana’da 8 yıl içinde 8 il başkanı değiştirdiğine dikkat çekiyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor: “Adana, talihsiz bir kent. AK Parti’nin Adana’da bu sekizinci il başkanı. Neredeyse her yıl bir il başkanı değişti. En son şafak operasyonuyla il başkanı görevden alındı. Mustafa Kebude’nin  geliş biçimi de ciddi sıkıntılar yarattı. Parti saflarında küskünler oluştu. Böyle olmaz. AK Parti’nin Adana’da yeniden yapılanması gerekiyor” dedi.
 
“AVRUPA BİRLİĞİ’NDE İSLAM FOBİSİ VAR”
Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üye olması konusunda açıklamada bulunan Fehmi Kaya, Türkiye’nin, Avrupa Birliği’ne girebilecek bir yapıya sahip olduğunu belirterek, potansiyel, birikim olarak, jeopolitik konumu itibariyle yeni üye olan ülkelerden çok çok iyi durumda olduğunu, aslında Türkiye’nin çoktan Avrupa Birliği’ne girmesi gerektiğini söyledi. Kaya, Avrupa Birliği’nde çok tanımlanmayan, çok telaffuz edilmeyen bir İslam fobisi olduğuna dikkat çekti ve “Osmanlı’dan kalma bir İslam fobisi var. Şu anda bu kuşak bunu aşamadı. Umarım bundan sonraki kuşak bunu aşar” şeklinde konuştu.
 
 
Sosyal demokrat AK Partili Fehmi Kaya
 
“İnci Gül’le Kahve Bahane”nin konuğu Sosyal Demokrasi Vakfı Kurucularından Fehmi Kaya’ydı. Uluslararası deneyimleri olan Fehmi Kaya, sol partilerde aradığını bulamadığını belirtirken AK Parti’nin yerel yönetimler, kalkınma ve uluslar arası ilişkiler programının kendisine daha yakın olduğu için bu partiyi tercih ettiğini söylüyor. Kaya, özel hayatından siyasi yaşamına kadar tüm bilinmeyenleri Ekspres gazetesi okurları için paylaştı.
 
Uzun yıllar Almanya’da yaşamış, öğretim görevliliği yapmışsınız. Almanya’daki eğitim sistemi ile Türkiye arasındaki farkı değerlendirebilir misiniz?
Bir karşılaştırma yapmak ne kadar doğru olabilir bilmiyorum. Çünkü Türkiye’nin insana bakış açısı, gelenekleri, yaşam kültürü, insan ilişkileri, olayları irdeleyişi, davranış kalıpları Batı’ya göre daha farklı. Bir şeyi çok istemesek bile çok istediğimizi belirtmeyiz. Batı’da öyle değil. Evet ve hayırları vardır. Kararları kesindir. Bizdeki en büyük sorun bireye özgürlük alanı tanımıyoruz. Batı, bireyi özgür bırakarak bugünlere geldi. Batı’nın çıkış noktası bu. Türkiye’de otonom birey yok, itaatkar birey istiyoruz. Sapkın bireyi sevmiyoruz. Bireyin kendi özgür düşüncesini, nesnel fikirlerini çok net ortaya koymasıdır. Bunun sağlanması lazım. Batı ile bizim aramızda bir eşitlik noktasına varmamız bence oldukça zor görünüyor. 
 
Eğitim dünyasından siyasete geçiş serüveninizi anlatabilir misiniz?
Yaşamın kendisi zaten bir siyaset biçimidir. Bir parti büyük bir ailedir. Diğeri bildiğimiz çekirdek ailedir. Birbirinden farklı şeyler değildir. Yaşamakla ölmek de iç içedir. Yaşamı kolaylaştırmak için bir takım parsellere gideriz. İnsan duyuları Türkiye’de söylendiği gibi 5 tane değildir. 5 duyuyla birlikte çalışmıyorum. İyi bir terapistim aynı zamanda. 9 duyuyla birlikte çalışıyorum. Örneğin; gücünü kullanma, derinlik duyusu vardır. Bireyin spesifik ihtiyaçları ile bizim sunduklarımız arasında bir dengesizlik var Türkiye’de. Biz kendimize göre birey yetiştiriyoruz. Eğitim de bir politikadır aslında. Sonuçta onda da tercih yapıyorsunuz. Siyaset yapıyorsanız; siyasette bir eğitimdir. Siyasetin de okulu vardır. Siyasi partiler topluma öncülük ve gözcülük yapmak için kurulur sonra değişim ve dönüşümde rehberlik yapar. Sonra bir sistem olmaya gider, siyasi parti budur. Siyasi parti çok büyük bir ailedir. Birini dışlayıp, birini yakın tutarsanız benle eşitlik prensibini bozmuş olursunuz. Eğitim, öğretim ve siyaset birbirinden ayrı değildir.
 
Peki neden Adalet ve Kalkınma Partisi?
Adalet ve Kalkınma Partisi Türkiye’de en fazla sosyal demokrat uygulamaları hayata geçiren bir siyasi parti. Hakkını teslim etmek lazım. 2 yıldır bu parti saflarındayım. Daha önceki gözlemlerim ve düşüncelerimde vardı. Recep Tayyip Erdoğan gerçekten Türkiye’yi dış dünyaya iyi tanıtan bir lider. Bunun içinde takdir ediyorum. AK Partili olmadan önce de takdir ediyordum. Partinin de programlarına baktığınız zaman hakikaten iyi bir sosyal demokrat. Şu anda da sosyal demokrat kimliğini koruyor. Bu parti sosyal demokrat kimliğime de ters gelmiyor. AK Parti’nin programına daha yakınım aslında. Yerel yönetimler, kalkınma, uluslararası ilişkiler programını yazılı okuduğunuzda, ben çok daha yakınım. Diğer partilerdeki uygulamalar kalıplara dönüştürülmüş durumda. Parti içi demokrasi işlemiyorsa, o parti sosyal demokrat değildir. AK Parti’nin evrensel sosyal demokrasiyi, çağdaş ilkelerini hayata geçiren siyasi bir yapı, teşkilat olduğuna inanıyorum. Bu nedenle de bu partide hizmet etmenin iyi olacağına inanıyorum. Türkiye’nin bu partiye gerçekten ihtiyacı var. Bilgilerimi, birikimlerimi, deneyimlerim bu partide kullanmak istiyorum. Bunu da Türkiye insanı için, geleceğimiz için yapmak istiyorum.
 
AK Parti’nin beğendiğiniz ya da beğenmediğiniz yönleri var mı?
AK Parti güzel işler yapıyor. Dış dünyada Türkiye’nin hiç olmadığı kadar itibarı var bugün. Sınırların, vizelerin kaldırılması… Efendim, kıytırık devletlerde vize kaldırılıyormuş, kaldırılsın. Önemli değil bu bir başlangıç. Ücretsiz kitap dağıtılması, sağlıkta devrim niteliğinde değişiklikler yapması AK Parti’nin sosyal demokrat olduğunun bir göstergesidir. AK Parti’deki insan profiliyle sıkıntılar var. AK Parti’nin Genel Merkezi’nden çıkan bir takım ışıklar, projeksiyonlar Adana’ya gelinceye kadar ya da Van’a gidinceye kadar birazcık azalıyor. Adana’da parti için görev yapanlar, farklı siyasi partilerin içerisinden geldikleri için her biri eski partilerindeki algılamayla hareket eder. AK Parti, bir koalisyon birliği. İdeolojik sapmaları az olan, olmayacak derecede olan ve herkese cevap veren bir parti. Vatandaş “içi boş ideolojik söylemleri bıraksın, bana yakın mı değil mi, beni temsil ediyor mu etmiyor mu” mantığıyla hareket ediyor.
 
AK Parti’ye kitle partisi diyebilir miyiz?
AK Parti, geniş kitle partisi. AK Parti, vatandaş ne istiyorsa ben oraya kadar diyor. Çünkü vatandaşın hizmetkarıyım diyor. Bu cümleyle AK Parti, Türkiye’nin her köşesine kadar gidebilir. Belki vatandaş bu sözü yüzde yüz doğru bulmayabilir. Ancak vatandaşa yüzde 55’i dahi yeter. Devlet, vatandaşa hizmet için değil, denetlemek için var. AK Parti’nin reforma tabi tuttuğu kurumların hepsi vatandaşa zorluk çıkarır. Devlet vatandaşa hizmet etmediği için Türkiye’de demokrasi kültürünün olmadığını gösteriyor. Bu nedenle olaylar birbirleriyle çok ilintilidir. Demokrasi kültürü yoksa size hizmet etmek için gelen bireyler sizi tepeden görür. Türkiye’deki bütün devlet kurumları böyle. AK Parti bunu yıkıyor olma aşaması içinde olduğu için tutuluyor. Halkın iktidarı dediğimiz budur. Sosyalist Enternasyonal eski Başkanı Willy Brandt’ın sürekli söylediği söz: “Sosyal demokrasi, Hıristiyan kültürü içerisinde özümsenerek, kendini yenileyerek, renk alarak hareket etmiştir.” Bizim de bunu görmemiz lazım. Sosyal demokrasi Türkiye’de, hayat Türkiye’de, siyaset Türkiye’de. İnsan kendi doğal yaşamını reddederek yürüyemez. Mesele burada. AK Parti bunu da gördüğü için, AK Parti’nin çok iyi bilinen, gözlenen, dini motifleri de ele alan bir yanı var.
 
AK Parti’nin Adana’daki durumunu nasıl yorumluyorsunuz?
Adana, talihsiz bir kent. AK Parti’nin Adana’da bu sekizinci il başkanı. Neredeyse her yıl bir il başkanı değişti. Bu göreve gelen insanlar bu kadar kötü müydü? Hayır. Adana’ya sahip çıkan yok. Bir il başkanı geliyor, buna karşı çıkılıyor; başka bir il başkanı geliyor, diğer grup buna karşı çıkıyor. Bir bütünsellik olmalı. AK Parti’nin şu anki durumu çok iyi derseniz çok iyi de değil, çok kötü de değil. Yönetimin oluş biçimi de bütün teamüllere aykırı bir şey. Böyle olmaz. Böyle olunca da partide çok büyük kırgınlıklar oluyor. Bir dönem partinin saflarında tartışıldı. Yerli ve yabancı tartışması yapıldı. Yerli kim, yabancı kim ya. Bence böyle bir tartışmanın yapılması doğru değil. Mustafa Kebude’nin de geliş biçimi de ciddi sıkıntılar yarattı. Parti saflarında küskünler oluştu. Küskünlerin olduğu bir siyasal yapılanmada her zaman informel kanallar işler. İnformel kanallar, dedikodu kanallarıdır. Şu anda partide informel kanallar çok fazla işliyor. Parti içi demokrasi çok fazla işlemiyor. Böyle olunca diğerleri de dedikodu furyasına yöneliyorlar. Böyle olmaması gerekiyor. Bilgi, birikim çok önemli. Partinin geleceğine yönelik öngörülerin olması gerekir. Örneğin; Başbakan Erdoğan’ın en büyük özelliği öngörüsünün yüksek olmasıdır. Tayip Erdoğan’ı, Tayip Erdoğan yapan da bir beş yıllık projeksiyonun olmasıdır. Burada da öyle. Adana teşkilatının içindeyim. Tüyü bitmemiş kuş yavruları gibi otururuz, genel merkezden ne gelirse onu yaparız. Adana özelinde bizim herhangi bir proje yapma şansımız yok. Adana özelinde farklı projelerin hayata geçirilmesi gerekir. Partinin bir toparlanmaya ihtiyacı var. Yeniden bir genel af ihtiyacı var herkese. İyiler, kötüler diye değil. Kırgın olan, dargın olanların barışmasına, bir araya gelmesine ihtiyaç var. AK Parti’nin bir ferdi harcama lüksüne sahip olmaması gerekiyor. Ferdin harcanmaması gerekiyor. İç koalisyona ihtiyaç var. Eğer birleşirseniz, bütünleşirseniz, bilgi ve birikimlerinizi birleştirirseniz, daha başarılı olursunuz.
 
Sizce Türkiye Avrupa Birliği’ne tam üyelik hakkını elde edebilecek mi?
O hakkın kriterini ve çizgilerini kimin çizdiğine bağlı. Türkiye, Avrupa Birliği’ne girebilecek bir yapıya sahip, potansiyel, birikim olarak, jeopolitik konumu itibariyle yeni üye olan ülkelerden çok çok iyi durumda. Aslında Türkiye’nin çoktan Avrupa Birliği’ne girmesi gerekiyordu. Avrupa Birliği’nde çok tanımlanmayan, çok telaffuz edilmeyen bir İslam fobisi var. Osmanlı’dan kalma bir İslam fobisi var. Şu anda bu kuşak bunu aşamadı. Umarım bundan sonraki kuşak bunu aşar.
 
Anayasa Değişikliği Paketi için referanduma gidildi. Siz referandum sonucunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Referanduma neden ‘Hayır’ denildiğini anlamış değilim. Konu referandum paketinin konusu değildi zaten. Konu muhalefet partileriyle, iktidar partisiyle ciddi bir erk mücadelesiydi. Bu paket hazırlanırken biraz daha uzlaşmacı olunsaydı çok daha iyi olurdu. Zaten vatandaş tercihini AK Parti’den yana kullanıyor. Aslında AK Parti, Cumhuriyet Halk Partisi’nin bir katkı varsa, onu da değerlendirip referanduma gitmeseydi daha iyi olurdu. Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun yapısında değişiklik olacak. Üye sayısı artıyor. Sayısı artan bir kurumda antidemokratik olur diyemiyorum. Hakim ve savcıları parlamento seçecek. Sonuçta ilelebet AK Parti Türkiye’nin başında kalmayacak. Muhalefet partisi olarak cumhurbaşkanı olarak sen seçilsen buna kimsenin bir diyeceği var mı? AK Parti ile muhalefet partisi arasında bu bir iktidar savaşıydı. Çünkü maddeler pek fazla tartışılmadı. 40 yıldır devam eden bir silsilenin reforma tabi tutulması gerekiyor. Türkiye’nin artık bireyin özgür, dominant olduğu bir yapıyı oluşturması gerekiyor. Sivil inisiyatiflerin yetki ve hak sahibi olması gerekiyor. Resmi devlet olmaz. Türkiye’de geziyorsunuz her yerde asker görüyorsunuz. Batı’da bu yok. Sonuca baktığımızda pek fazla oy farkının olmaması iyidir. Güçlü bir muhalefet her zaman iktidarı yönlendirir, hata yapmasını engeller. Sonuçta insanız herkesin bir hatası, yanlışı olabilir.
 
Burcunuz: Terazi.
Tuttuğunuz takım: Avrupa Liginde lider olan takımı tutarım.
En sevdiğiniz renk: Mavi.
 
Ne tür müzik dinlersiniz?
Türküleri, deyişleri çok severim. Türk Sanat Müziğini, Batı müziği dinlerim.
 
Hobileriniz ve sizi tanımlayacak özelliklerinizi de bilmek isteriz.
Gezmeyi çok seviyorum. Hayvanları çok seviyorum. Doğaya çok düşkünüm.
 
En büyük hayaliniz ve gerçekleştirmek istediğiniz projeleriniz nelerdir?
Türkiye ile dünya arasında bir farkın olmamasını isterim. Hayatım boyunca hep eşitliğe inandım. Diploması ne olursa olsun, herkes kendi işinin ustasıdır. İşlerini en iyi şekilde yapmalarını isterim. Dünyada geceleri aç yatan insanlar olmasın. Türkiye’nin dünyada saygın bir ülke haline gelmesini çok arzuluyorum.
 
Yaptığınız en büyük çılgınlık?
Hiçbir projenin semeresini almış bir insan değilim. Kendi yaptığım projelerimi doyum noktasına geldiği anda bırakırım. Yaşam itibariyle çılgın bir kimliğim.
 
Benzetildiğiniz birisi var mı?
Demir Karahan’a benzetiliyorum.
 
Son olarak Ekspres gazetesini nasıl buluyorsunuz?
Ekspres gazetesi, Adana’da aslında bir rota çizme misyonu üstlenmiş durumda. Ekspres gazetesini bir gün okumasam büyük eksiklik hissediyorum. Çukurova’nın, bu bölgenin nabzı bir anlamda Ekspres gazetesinde atıyor. Kim ne olmuş, ne etmiş oradan öğreniyorum. Çok önemli bir görevi yerine getiriyor diye düşünüyorum.
 
3N + 1K
Kim: 5 Mart 1950, Elazığ doğumluyum. İlköğretim ve liseyi Adana’da okudum. Üniversiteyi Ankara’da okudum. Yüksek Lisansımı ise Bremen Üniversitesinde yaptım. Oldenburg Üniversitesi’nde öğretim görevliliği, Bremen Radyo ve Televizyon yöneticiliği, Almanya Gıda Toptancılar Birliği koordinatörlüğü, Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi öğretim görevliliği, Mersin Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi öğretim görevliliği, Almanya DESA BAU İnşaat Şirketi Yönetim Kurulu Başkanlığı, Fehmi Kaya Engelli Çocuklar Özel Eğitim Merkezi kuruculuğu, eğitim uzmanlığı yaptım. Alman Sosyal Demokrat Partisi’nin üyeliği, SPD Bremen Eyaleti Dış İlişkiler yönetim kurulu üyeliği, SHP Avrupa Temsilciliği, CHP Seyhan İlçe Başkanlığı yaptım. Son yapılan yerel seçimlerde AK Parti Çukurova İlçe Belediye Başkan aday adayı oldum. Halen AK Parti Adana İl Yönetim Kurulu üyesiyim. Emekli Felsefe öğretmeni Tülay Kaya ile evliyim. Sayılgan ve Onurcan adında iki oğlum var.
Neden: Eğitim ve siyaset ile ilgili görüşlerini sorduk.
Ne zaman: 18 Eylül Cumartesi günü.
Nerede: Fehmi Kaya’nın yayla evinde.