2013 bütçesinde savaş harcamalarının büyüdüğünü, sosyal harcamaların ise azaldığını dile getiren Kayadan, Diyanet İşleri Başkanlığı’na ayrılan bütçenin 11 bakanlığın bütçesinden fazla olduğuna dikkati çekti. Kayadan, eğitime ayrılan bütçenin ise eğitim alanındaki sorunları çözemeyeceğini vurgulayarak, yoksulluk bütçesinin geri çekilmesini istedi.

 

EMEKÇİLER VE YOKSULLAR DAHA DA SEFALETE SÜRÜKLENECEK

Yaptığı yazılı açıklamada AKP Hükümeti’nin hazırladığı 2013 yılı bütçesiyle ilgili Eğitim İş’in görüşlerini aktaran İsa Kayadan, 2013 bütçesinin emekçilerin, eğitimden sağlığa, ulaşımdan haberleşmeye kadar birçok alanda yaşamını doğrudan etkileyeceğini belirterek, yeni bütçenin geçmiş yıllardaki bütçeler gibi yeni zam ve vergilerden oluşacağının, emekçi ve yoksul halk kesimlerini daha da sefalete sürükleyeceğinin aşikar olduğunu bildirdi.

 

HALKIN BÜTÇESİ DEĞİL

Bütçelerin sadece gelir ve giderlerden oluşan bir bilanço olmadığını, siyasal iktidarın halka, emekçilere bakışını da yansıttığını ifade eden Kayadan, “Bu haliyle TBMM’de görüşülmekte olan 2013 bütçesi, yüzünü egemenlere sırtını halka ve emekçilere dönmüş tam anlamıyla bir yoksulluk bütçesidir. Bu bütçe halkın bütçesi değildir” diye konuştu.

 

SAVAŞ HARCAMALARI BÜYÜYOR, SOSYAL HARCAMALAR AZALIYOR

AKP hükümetinin yeraltı ve yerüstü kaynaklarını küresel sermayeye peşkeş çektiğini, ülke ekonomisini sıcak parayla ayakta tuttuğunu, üretimi değil tüketimi esas alan politikalar izlediğini savunan Kayadan, “AKP hükümeti, neoliberal devlet anlayışı ile eğitim, sağlık, barınma ve çalışma hayatına yönelik kamu hizmetlerini özelleştirerek gelir dağılımındaki uçurumu daha da derinleştirmektedir. 2013 bütçesi, AKP hükümetinin toplumsal muhalefeti baskı altında tutmaya yönelik ‘güvenlik’ harcamalarının hangi boyutlara vardığını  da göstermektedir. Emekçilerden topladığı vergilerle Ortadoğu’da emperyalizmin taşeronluğunu yapan AKP’nin bütçesi, Suriye’ye yönelik izlenen savaş politikaları ile savaş harcamalarının büyüdüğünü, sosyal harcamaların ise giderek küçüldüğünü ortaya koymaktadır” şeklinde konuştu.

 

DİYANET’E DEV BÜTÇE

2012 yılında 3 milyar 891 milyon liralık bütçeye sahip olan Diyanet’e 2013 yılı bütçesinden 4 milyar 604 milyon lira ayrıldığına dikkati çeken Kayadan, Diyanet’in 2013 yılı bütçesinde 11 bakanlık bütçesini geride bıraktığını vurguladı.

 

AKP BÜTÇESİNDE EĞİTİME YER YOK

AKP hükümetinin, sadece zorunlu harcamaları karşılayan bir bütçe hazırlayarak eğitim harcamalarının yükünü yine velilerin ve hayırsever vatandaşların sırtına yüklediğini öne süren Kayadan, bütçeden eğitime ayrılan payın artırılmış gibi göründüğünü ancak, MEB bütçesinin büyük bölümünün personel giderlerine ayrıldığını ifade etti.

 

BU BÜTÇEYLE EĞİTİMDEKİ SORUNLAR ÇÖZÜLEMEZ

Bütçeden, eğitim yatırımlarına ayrılan payın sürekli düştüğünü, 2002’de yatırımlara yüzde 17 pay ayrılırken 2013’te bu oranın yüzde 8’lere düştüğünü belirten Kayadan şöyle konuştu:

“Eğitimde 4+4+4 dayatmasının 4 yıllık maliyetinin 40 milyar TL olduğu düşünüldüğünde, 2013 bütçesinde öngörülen rakamlarla kronik hale gelen alt yapı sorunları, personel ve öğretmen açıkları gibi sorunları çözmek mümkün görünmemektedir. Bütçede, eğitimin geliştirilmesine ve planlanmasına da yeterince kaynak ayrılmamıştır. Görünen o ki eğitimi devletin sırtında bir yük olarak gören AKP hükümeti, eğitim  kurumlarını  birer  ‘ticarethaneye’,  okul müdürlerini ‘tüccara’, öğrenci velilerini ise ‘müşteri’ durumuna düşürmektedir.”

 

ÖĞRETMEN AÇIĞI MEVSİMLİK İŞÇİ MANTIĞIYLA KAPATILMAYA ÇALIŞILIYOR

Öngörülen milli eğitim bütçesi ile okul öncesi, ilköğretim, ortaöğretim ve yüksek öğretimde okullaşma oranını yukarı çekmenin de olanaksız olduğunu iddia eden Kayadan,  2013-2014 eğitim öğretim yılı için ilköğretimde ek derslik ihtiyacının 36 bin 45, maliyetinin ise 6 milyar 325 milyon TL olduğunu söyledi. Kayadan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Liselerde ek derslik maliyetinin de 14 milyar 958 TL olduğunu dikkate alırsak, MEB bütçesinde yatırımlara ayrılan 3 milyar 952 bin TL’lik payın ne kadar yetersiz olduğu anlaşılmaktadır. Okul yetersizliği ve derslik açığının yanında, acil çözüm bekleyen en önemli sorun, öğretmen açıklarıdır. Ancak MEB, öğretmen açığını mevsimlik işçi istihdamına benzer bir anlayış üzerinden kadrosuz öğretmenlerle kapatma yoluna giderek, kalıcı çözümlerin uzağında kalmakta, eğitimde ve eğitim kadrolarındaki sürekliliği sekteye uğratmaktadır.

Bu haliyle Türkiye, 2013 yılında da milli eğitime ayırdığı  bütçe açısından OECD ülkelerinin gerisinde kalmış, eğitime en az pay ayıran ülkeler arasında yer almaktan kendini kurtaramamıştır.”

 

ÜNİVERSİTELER DE TİCARETHANEYE DÖNÜŞTÜRÜLÜYOR

AKP iktidarının üniversitelere de bütçeden yeterli payı ayırmadığını dile getiren Kayadan, 2002 yılında 76 üniversite için ulusal gelirin yüzde 0.90’ı ayrılırken, 2013’te 168 üniversiteye karşılık milli gelirin sadece yüzde 0.97’sinin ayrıldığını ifade etti.

Gerekli altyapı ve akademik kadrolar oluşturulmadan kurulan üniversitelerin, bilim üreten kurumlar olmaktan çıkarak, neredeyse ticari mantığa hizmet eder hale getirildiğini ve bilimsel eğitimin de adeta metalaştırıldığını öne süren Kayadan, üniversitelere yeterli kadronun ayrılmadığını, var olan kadroların da politik ortamın ürettiği anlayış nedeniyle özgürlük alanını yavaş yavaş yitirdiğini söyledi.

 

YOKSULLUK BÜTÇESİ GERİ ÇEKİLSİN

Kayadan, “2013 yılı yükseköğretim bütçesi taslağına göre üniversiteler kendi başlarının çaresine bakacaklar, kaynaklarını kendileri yaratacaklardır. Bu anlayışla, özerk demokratik üniversite anlayışından bahsedilemez. Kısacası, eğitime ayrılan bütçe rakamları siyasal iktidarın eğitime bakışını göstermektedir. Bu bakış, eğitimi özelleştirme, eğitimin yükünü yoksul halkın sırtına yükleme bakışıdır. Öngörülen milli eğitim bütçesiyle parasız, nitelikli ve herkese eğitim anlayışının yaşama geçirilmesi mümkün değildir. Eğitim-İş olarak, halkı daha da yoksullaştıracak, emekçiyi ezecek, emeği sömürecek; savaşın, rantın ve yoksulluğun bütçesinin derhal geri çekilmesini istiyoruz. Emekten ve halktan yana bir bütçe için; tüm demokratik kitle örgütlerini ve halkımızı birlikte mücadeleye çağırıyoruz.”